?>

İşçi Kadınlar Zirvesi düzenlendi

 Cumhuriyet Kadınları Bursa Şubeleri tarafından düzenlenen İşçi Kadınlar Zirvesi Teksif Sendikası toplantı salonunda gerçekleşti.

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

İşçi Kadınlar Zirvesi’ne tekstil, metal, petrol ve gıda işkolu başta olmak üzere çeşitli işyerlerinde çalışan kadınlar ile Teksif Bursa Şubesi Başkanı Nihat Şeker, Gıda İş Sendikası Örgütlenme Koordinatörü Suat Karlıkaya, Hürriyet Köyü Derneği Başkanı Bayram Efe, Petrol İş Bursa Şubesi Başkan Yardımcısı Abdullah Şengezer, Türkiye Sanatçılar Birliği Bursa Temsilcisi Günay Arda katıldı…

Böylece Bursa’da sendikalar haricinde işçi kadınlara yönelik bir etkinlik yapıldığına tanık olduk.

KADINLAR ÜRETİMDE OLDUKÇA GÜÇLENECEK

Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Zeynep Ses, Türkiye Gençlik Birliği eski genel başkanı Dilek Çınar’ın kürsüde yer aldığı toplantıyı CKD Osmangazi Şube Başkanı Sevim Erol yönetti…

Toplantının açılışında söz alan Zeynep Ses, CKD tüzüğünü ve faaliyet kapsamını anlatarak “Kadınlar üretimin içinde oldukça daha da güçlenecekler. Bu topraklarda kadınlar 99 yıl önce ülkemizin kurtuluşuna büyük katkı koydular” dedi…

CKD olarak uyuşturucuyla mücadele kapsamında çalışmalar yürüttüklerini, çocukların PKK’nın eline düşen annelerin yanında olduklarını söyledi.

Kadınların istihdamda yaşadıkları sorunlara ve çözümlerine yönelik zirveler düzenlendiğine vurgu yapan Zeynep Ses, “Biz bu zirvelerle katılan her kişiye söz vererek çözümün bir parçası olmayı hedefliyoruz” dedi…

CKD farklı kesimlerle gerçekleştirdiği zirvenin sonuçlarını ve çözüm önerilerini 25 Kasım’da yetkililerle ve yöneticilerle paylaşacak…

‘HANIM KOLLARINDA MISINIZ?’

Geçmiş dönem Türkiye Gençlik Birliği Başkanı olan Dilek Çınar üniversitede okurken çalıştığını anlattı:

şunları söyledi:

“Bir gıda firmasının mutfağında çalıştım. Orada çok şey öğrendim. Çalışırken kollarım morarırdı.

İşçi ablalar vardı, aralarında konuşurlardı. Ben eve gittiğimde dinleniyordum. O ablalar ise yemek yapıyor, çocuklarını doyuruyor, temizlik yapıyordu. Hiç dinlenmeden işe geliyorlardı. Kimisi de eşiyle sorun yaşıyordu. Anlamakta zorluk çekerdim; “Niye çekiyorsun?” dediğimde ise mecbur olduklarını söylerlerdi.

Hepiniz bunu tecrübe etmişsinizdir. Bunları gördüğümde ‘Hayat çok acımasız, kadın erkek eşitliği derhal sağlanmalı’ dedim.

TGB Genel Başkanı olduğumda bir yere gittiğimizde ‘Siz hanım kollarından mısınız?’ diyorlardı.

Mustafa Kemal Atatürk ‘Hiçbir milletin kadını Anadolu kadını kadar çalışmamıştır’ diyor…”

Ardından kadın işçiler söz aldı. Çoğu ilk kez bir kitle karşısında konuşma yaptıklarını söyledi…

‘SADECE ÇALIŞIYOR VE AZA KANAAT GETİRİYORUZ!’

24 yıldır Banvit’te çalışan Aytek Keben şunları paylaştı:

Gıda İş Sendikası ile tanışıncaya kadar haklarımızı bilmiyormuşuz. Sadece çalışıyormuşuz ve aza kanaat ediyormuşuz. Sendika geldikten sonra fark ettim; insan olmak sadece çalışmak değilmiş.

24 yılım boşuna geçmiş gibi. Suat Karlıkaya bize çok şey öğretti. Sendika denilince şunlar söyleniyor; ‘Biz bu işyerine ihanet edemeyiz”.

Sendika demek işten atılmak demekti. Çalışıyorduk, paramızı alıyorduk. O yeterdi. İşletme el değiştirdi, durumlar düzelecek diye sevindik. Gelen gideni arattı. Asgari ücretten az maaş almaya başladık. Şu anda bilgi alabileceğim bir yer var.”

HÜRRİYET KÖYÜ’NÜN ARAZİLERİ

Hürriyet Köyü Derneği üyesi ve yöre halkının Şerife bacısı (Güler) farklı bir konuyu gündeme getirdi:

“Yıllarca çağrı usulü işçilik yaptım. Tarım topraklarımızı kaybediyoruz” dedi.

1951 yılında Bulgaristan’dan göç ettiklerinde aile büyüklerinin büyük bir çiftlik alarak orada Hürriyet Köyü’nü kurduklarını anlattı: “Biz çalışkan insanlarız. Dedelerimizin tapulu arazileri var. 12 bin dönüm yer alıyorlar, 6 bin dönümü hayvanların otlaması ve köye gelir olması için odunluk, kavaklık olarak bırakıyorlar, ” Şerife Güler, Büyükşehir Yasası nedeniyle tüzel kişilerin Hürriyet köyü arazilerini sattığını, ayçiçeği hasadına 10 gün kala dozerle gelindiğini anlattı…

Çoats emeklisi Mukadder Boz da Hürriyet Köyü’nün tarım arazilerinin satılmasını gündeme getirdi:

“Tarım ve hayvancılık yapamaz hale geldiğinde bizlerin de şehirlerin yoksulları arasına katılmamız kaçınılmaz. Dedelerimizin, ninelerimizin var olma mücadelesi verdi; biz de fabrikalarda, tarlalarda çalıştık. Ürettik. Şimdi topraklarımızı, meralarımızı kaybediyoruz…”

‘MOLA NEDİR BİLMEZDİK!’

Petrol-İş üyesi Nutice Yalçın şunları söyledi:

“Çalışmak zorundaydım. Mola bilmezdik. 4 yıl çalıştım, evlenince, hamile kalınca işten ayrıldım. Çocuğum biraz büyüyünce şu andaki işyerime girdim. 12 yıldır bu firmadayım. Oradaki örgütlenmeyi, hakları görünce dedim ki, ‘4 yıl boşuna çalışmışım’.

Bu işyerine yeni başlamıştım, yanımda tecrübeli bir abi vardı, çalışıyorduk, bana işi öğretiyordu, ’molaya gel’ dedi. Ben de yeniyim, öğrenmek için çalışmaya devam etmek istedim. ‘Olmaz, sen molaya, çayına, yemeğine çıkacaksın. Bu senin hakkın’ dediler. Orada haklarımızı öğrendim. Bir kadın dünyayı değiştirebilir. İstihdama kadının katılımı çok önemli.”

‘ÇOCUĞUMU KOLİLERİN ARASINDA BÜYÜTTÜM!’

Teksif üyesi Serap Tüzün Yumuşak şunları anlattı:

“2006 yılında çalışma hayatına başladım. 3 kız çocuğum var. Kızım 11 aylıktı, çocuğu çocuğa emanet ediyordum. İşyeri yöneticilerine bana gece vardiyası vermeyin, dedim. Olmadı. Çocuğumu 3,5 sene kolilerin içinde büyüttüm. Sonrasında örgütlü mücadele ve Nihat Şeker Başkanımız geldi.

Bizler sendikaya üye olmak için 170 gün mücadele ettik. E-devlet şifresi istendi, işten çıkarmalar yaşandı, ikna odaları kuruldu. Biz şunu anladık; “Siz büyüdünüz, biz aynı kaldık.’. Sendikamız yetki belgesini aldı. Beni 7 Mayıs’ta tutanakla kapının önüne koydular. Sendika sahip çıktı. Ben varsam, biz varız.  Biz varsak, o işyeri var.”

İŞYERİNDE TACİZLER GEÇİŞTİRİLİYOR!

Türkiye Sanatçılar Birliği Bursa Temsilcisi Günay Arda;

“Ben 17 yaşımdan beri hep iki işte çalıştım. Televizyonda gördüğünüz kadınların hayatları renkli algılanır.

Sırf kadın olduğum için erkeklerden az maaş aldım. Kadınların en çok ezildiği alan TV’dir, medyadır. Kadınlar obje olarak gösteriliyor. Kadın haklarının ihlal edildiği bir alandır. Kadınların ezik sunulduğu programları çocuklar da izliyor.”

Teksif üyesi Yıldız Gürel ise işyerlerindeki tacizlere dikkat çekti:

“22 yıldır pek çok sektörde çalıştım. Biz fabrikalarda kadınlar olarak taciz ediliyoruz, susturuluyoruz, susmak zorunda kalıyoruz.

Eşlerimize yansıtamıyoruz. İşyerine bildiren kadınların vardiyası değişiyor, üst yönetim ‘hallederiz’ diyerek olayı yatıştırıyor. İşyerlerinde genç anne adayları var. Emzirme odası, kreş istiyoruz. Bir de vergi kesintileri çok fazla.”

KADIN İŞÇİNİN TAKOZU

Tek Gıda-İş Sendikası Örgütlenme Uzmanı Suat Karlıkaya’yı Nestle direnişinden ve sonraki çeşitli sendikal faaliyetlerinden tanıyorum. Çok da azimli, kararlı bir sendikacı olan Karlıkaya şu mesajı verdi:

Kadın işçiler erkek işçiden daha fazla efor sarfeder. Erkek işçi işten çıkınca kahveye gider, kadın işçi ise eve gider, çocuğuyla ilgilenir, yemek yapar, temizlik yapar.

Bir işçi kadın bana ‘Bizler daha iyisini tahayyül edemediğimiz bir yaşantı içindeyiz. Biz sürünerek geldik sürünerek gideceğiz’, dedi. Kadın işçiler taviz ve mobbinge maruz kalıyor. Eşlerine söyleyemiyor. Bizler zor bir ülkede yaşıyoruz. Yönetenler sermayeden yana, işçiyi düşünen yok. Biz kendimiz düşünmek zorundayız.

Kadın işçinin önünde takoz var; kadınlar sendikayı erkeklerden daha çok istiyor; ama eve hazır gelen bir para var, eşinin işine geliyor. Kadınlar inandıkları anda durmuyor, biz sendikal faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Karamsar değiliz.” Teksif Sendikası Bursa Şubesi Başkanı Nihat Şeker

“Türkiye’de şöyle bir yaklaşım var; ‘Birileri yapsın, biz de nemalanalım.’ Bu sendikayı Türk-İş yokken, pamuk toplayan, yün ören insanlar kurmuş. Bir saat önce Savcan Tekstil’deydik 1300 çalışanı var, çoğu kadın. Gittiğimizde 30 yönetici takip ediyor. Ben bizim kuşaktan değil ama yeni kuşağın çocuklarından umutluyum. Kadın kardeşlerimize güveniyorum.”

TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİNDEN YARARLANAN İŞÇİLER SADECE YÜZDE 7!

Nihat Şeker kimi zaman işyerlerindeki sendikal faaliyetin yetki alınamasa da işçilere haklarının verilmesine vesile olduğunu söyledi.

Çok da önemli bir bilgi paylaştı:

“Toplu iş sözleşmesi yapılabilen işyerlerinde çalışan sendika üyesi işçilerin oranı toplam işçiler arasında yüzde 7… Bu tekstil sektöründe ise yüzde 3…Asgari ücret adı üstünde en az verilen ücrettir. Örgütlü olmadığımız sürece kırılırız. Bir fabrika önünde bir çadır gördüğünüzde uğrayın, orada emek, alınteri vardır.”

Evlerde gündelik yardımcı hizmetlerde çalışan Meryem Karaş ise şunları söyledi:

“Bizler evlere giden temizlik işçileriyiz. İşimizin hiçbir sosyal güvencesi yok. Kimi zaman tacize maruz kalıyoruz. Kimi zaman da iş bitiminde önceden konuştuğumuz ücret ödenmiyor. Küçümsendiğimiz mobbinge maruz kaldığımız da oluyor. Hastalanıp çalışamadığımızda dara düşüyoruz.”

ZİRVE’DE SÜRPRİZ KONSER

CKD tarafından düzenlenen etkinlikte folklor, ritim ve halk müziği öğretmeni ve sanatçısı Cuma Çimen ve arkadaşları konser verdi. Sazlarda Yüksal Öndeç ile Hasan Elsıkar’ın, vurmalı çalgıda ise Serdar Tetik’in olduğu grupta türküleri ise Cuma Çimen seslendirdi.

Çoban Yıldızı ile başlayan konserde Kerkük ve Azerbaycan da dahil olmak üzere Anadolu’nun çeşitli yörelerinden türküler söylendi. Bu grubu ilk kez dinledim, çok da başarılıydılar.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI