?>

Kongreler ve Bursaspor Genel Kurulu...

Kongreler ve Bursaspor Genel Kurulu...

Av. Öztürk YAZICI

9 yıl önce

Bu Salı Bursaspor Kulübümüzün Olağan Genel Kurulu yapılacak. Normal şartlarda seçimli genel kurullar üç yılda bir yapılır. Ancak sık yapılması tabii ki “hayra alamet” değildir. Gelin görün ki Bursaspor Kulübünde de kaynayan kazanlar, olağan genel kurulları istisna, olağan üstü genel kurulları ise kural haline getirdi. 80ler öncesi ülkemiz siyasetini hatırlayalım.Bir seçimden çıkmadan diğerine, üç beş ayda bir rahmetli Demirel ve Ecevit arasında gidip gelen liderlik çekişmesine kurban giden sağlıksız siyasi, ekonomik, sosyal mevsimler yaşadı bizim nesil. Tabii olarak da iki yakası bir araya gelmeyen, üretemeyen, yağ, tüp ve devlet hastaneleri kuyruklarında ömür tüketen bir ülkenin vatandaşlarıydık, çabuk unuttuk.Yönetimde istikrarı denediğimiz 80lerden sonra ise toparlanmaya, üretmeye, insan ve toplumumuz için kalkınma modelleri inşa etmeye başladık ve bugün öyle ya da böyle, üst yönetimde oluşan hiç değilse -istikrar- arz eden bu dönemlerin semeresini topladık. Haksız mıyım ?Keşke bu istikrar; demokrasi, siyaset, sosyal, eğitim ve kültürel alanlarda da yüksek vizyonla bütünleşebilseydi belki de bugün yaşanılan bir çok sorunun tohumu, büyüme imkanı bulamazdı.Sonuçta ülkemiz, insanımız, çocuklarımız için her alanda onlara, bize yakışan onurlu ve müreffeh bir yaşam için iyi yönetim modelleri – iyi yönetilebilen bir ülke inşa etmek zorundayız. Bu sorumluluk ise sanıldığının aksine hepimizin, her bireyin. Gelelim asıl konumuz Bursasporumuza. Bursaspor Kulübü, Bursanın göz bebeği, markası, heyecanı. Sevincini, üzüntüsünü birlikte yaşıyoruz. 2010 Lig Şampiyonluğu öncesi ve sonrasında Boğazda, Avrupa arenasında, İngilterede, İspanyada bir çok memleket ve şehirde bayrağımızın dalgalanması, Bursada ve Bursa ismiyle nefes alan gururlanan, sevinen, endişelenen milyonların unutabileceği günler mi?Şampiyonluk yılı, yükselen vizyon, atılan adımlar ve daha bir çok güzel iş, sonraki yıllarda istikrarla devam edebilseydi şüphesiz gelecek nesillere bıraktığımız, bırakacağımız anı ve eserlerimizle daha çok övünecektik.Ama gelin görün ki gözbebeğimiz, markamız, onurumuz olan kulüp 2010 şampiyonluğunun ardından aynı sene asılsız, sonu beraatle, başlangıcı göz altılar, içeri atmalar, sonu ise resmi özür mesajlarıyla sona eren, hatta alçakça iftira, şikayet ve başvurular sonucu soruşturma makamlarınca da Türkiyede son yıllarda başka alanlarda da yaşanmış olan bu özensiz ve maksatlı soruşturmalarla meşgul edilmiş, kulübün daha ileri hedefleri yakalaması için üstelik tam da şampiyonluk arifesinde atılacak önemli hamleler yerine, merhum başkanı, yöneticisi, taraftarı, personeli, hatta avukatları bile polis, savcı, adliye üçgenine, demir parmaklıklar arkasına hapsedilerek özgürlüklerden mahrum bırakılmıştı. İşte, geçmişte yaşadığımız sıkça çeşitli çevrelerce dayatılan kongreler, Türk işi basit ayak oyunları, daimi ve pervasız muhalif hareketler, başkanında, yönetiminde, kongrelerinde, kurallarında istikrar olmayan bir kulübün, bir organizasyonun vizyonel, ileri hamleler yapması sizce ne kadar imkan dahilinde olabilir?Bu mülahazalarla, Bursaspor Kulübünün 19 Ocak 2016 tarihine yapılacak genel kurulu ve sonrasında delegelerine, camia, basın ve özellikle taraftarına, yeşil beyaz sevdalısı her bireye büyük sorumluluklar düşmektedir. Seçilecek başkan ve yönetim öncelikle kulübün ihtiyaçlarına şu an cevap veremeyen tüzüğünü (ki iki güne yayılan seçim ve üyelerin kabul ve sorumluluklarına dair düzenleme hükümleri bence çok önceliklidir) bir an önce tüzük kongresi yaparak, katılımcı anlayışla ele almalı, öte yandan kulübün reorganizasyonu için gerekli adımları profesyonel yardımlar, profesyonel yönetim anlayışı ile hayata geçirmeli.Taraftarımız, üyeler, basın, iş alemimiz, bürokrasimiz, milletvekillerimiz, özetle tüm camia da yönetimde istikrar ve kulübün ilerki dönemde özlenen istenen başarıları, daim kalacak güzel günleri yakalaması için üzerine düşen sorumlu davranışları, çabayı ortaya koymalıdır. Sonuçta aynı gemideyiz. Ve basit çıkarlarla, üçüncü sınıf muhalif davranışlarla kulübü, başkanını, yönetimini, teknik direktörünü, futbolcusunu, çalışanını yıldırmak, yıpratmak, kulübün vizyonunu aşağı çekmekle değil yapıcı muhalefet ve kulübüne her koşulda maddi manevi destekle ancak bir yere varılabilir.İbra konusuna da değineceğim (ki geçmiş de yazılarımda da hukuken bu konuya ayrıntıyla değinmiştim); Gözlemim, bu ibra hususu maalesef –ibra nın anlam ve işlevi ile hiç ilgisi olmayan biçimde- üstelik Bursaspor kurumsal kimliğine, bütünlüğümüze zarar verici bir tarzda ele alınmakta. Sahada alınan sonuçlara, başkanın taahhütlerinin yerine getirilmesine, getirilmemesi kriterlerine göre ibra etme, etmeme konuşulmaktadır ki bir hukukçu olarak ibra kararı verilse de verilmese de yeni yönetimin rahatlıkla basit incelemeler yaptırarak varsa bir usulsüzlük, istediği zaman yargı yerine müracaat etme imkanı, şikayet ve dava açma imkanı olduğunu biliyoruz. Yani ibra değerlendirmesi bilançoya, hesap kitapta ortaya çıkabilecek ciddi usulsüzlüklere göre yapılacak bir değerlendirmedir, ki kimseden emir, telkin ve talimat almadan her genel kurul üyesi, her Bursasporlu bu vicdani muhasebeyi kendisi yapacaktır. İstikrarın önemini vurgulamaya çalıştığım bu düşüncelerle, genel kurulumuzun Bursamıza ve Bursasporumuza güzel günler, uğurlar getirmesini diliyor, yönetimde ve kurullarda yer alacak arkadaşlarımızın şimdiden “Allah yar ve yardımcıları olsun” diyorum. Saygılarımla.

EKOHABER

YAZARIN DİĞER YAZILARI