Bu aralar, en son söyleyeceği sözü en başta söyler oldum. Bu yazıya da yansıyor…
45 yıllık düşmanımla vedalaştım…
Televizyonda sigara denmiyor, yasak… Tütün deniyor ya, hadi bende tütün diyeyim…
Beni tanıyan herkesin ortak kanaati şuydu hep:
“Gül Abla sigarayı bırakırsa, herkes bırakır”dı… Yanılmıyorsam 2008 yılında çok kısa bir süre bırakmış; gizli gizli içerek bir süre “Mış” gibi yapmıştım…
Benim tütün alışkanlığım aslında ziyanlıktı… Yaşamıma dahil olan tüm aile bireylerim, dostlarım farkındaydı…
O kendi kendine yanar, ben yazımı yazar, işimi gücümü yapardım…
Ama bu da kendini kandırma hali! Sonuçta içmesem de duman altılık bir durum vardı… Günlük tüketimim de yüksekti…
Uzun süredir sigarayı bırakmak istiyordum, bir türlü beceremiyordum…
Son yıllarda hangi doktora gitsem, ilk söylediği şey “Sigarayı bırakın” oluyordu…
Sigarasız bir hayat!.. Sigara bırakılabilir mi?
En az 10 kitap, yüzlerce makale okumuşumdur… Sayısız seminer, konferans izlemişimdir. Yani teorik olarak sigaranın nasıl bırakılacağının her türlü yöntemini ezberlemiştim… Aslında sigarasız bir yaşamı hep istiyordum…
Bir ara şu sigarayı bıraktıran ilaçlardan da kullandım… Ama olası en ağır yan tesiri bende zuhur etti; halüsinasyon gördüm, ölüler, diriler eve doluştu…
Kullandığım ilaçtan olduğunu anladım. Bol su içtim. TV’yi açtım, evin içinde sabaha kadar dolaştım… O gece şizofrenler için çok üzülmüştüm; zira, onlar da halüsinasyon görüyor, ama acı yanı bunu gerçek sanıyorlardı…
SİGARASIZ NEFES ALMAYI UNUTUYORDUM!
Neredeyse 3 hafta oluyor, sigara içmeden yaşamayı tercih edeli… Sandığımdan çok daha kolay geçen bir süreç… Nikotin yoksunluğu ilk birkaç gün etkili oldu, muhtemelen tansiyonumun ara ara tırlattığı dönem o araydı…
Kontrol için gittiğimde doktoruma; “Hep sigarayla nefes aldım, sigarasız nasıl nefes alacağımı bilmiyorum” demiştim…
Saçma gibi gelebilir. Ama uzun yıllar içince onunla nefes almaya alışıyorsunuz…
Mesela ilk günlerde nefes almadığımı, nefesimi tuttuğumu, bu nedenle de kandaki oksijen seviyemi düşürdüğümü fark ettim…
Neyse ki Prof. Dr. Vahide Savcı’nın ‘doğru nefes alma yöntemleri” ile ilgili uygulamalı bir eğitime katılmıştım…
Sık sık öğrettiği eksersizleri yapıyorum. Nefes almayı unuttuğum an diyafram solunumuna geçiyorum. Kandaki oksijen seviyesi anında yükseliyor…
Velhasıl şimdi insan gibi nefes almayı öğreniyorum…
BU KADAR AZ ZORLANACAĞIMI BİLSEYDİM ÇOKTAN BIRAKIRDIM
Peki zor mu?
Bu benim garip gerçeğim; zor değildi. Bu kadar kolay bırakabileceğimi bilseydim, çok daha önce vazgeçerdim…
Üstelik diyetle de çakıştı… Yani abur cubur da yiyemiyorum…
Aklıma geliyor mu? Günde birkaç kez “Dııın…” bir titreşim gibi aniden akla geliveriyor… Sigaranın yerine suyu koydum, bir yudum su içiyorum ve diyafram solunumu yapıyorum. Burnumdan nefes alıp, ağzımı büzerek soluğumu veriyorum… Aklımdan hızla gönderiyorum…
Sigarayı bırakanların yüzde 99’u aradan 10, 20, 30 yıl geçse de hala akıllarına geldiğini söylemesi boşuna değilmiş…
Evet… Fiziki bağımlılık çoktan bitti. Yıllardır belki milyonlarca kez tekrarlanan sigara eşlikli hareketler var; onlara yönelik bir alışkanlık ya da bağımlılık söz konusu… Tik gibi bir şey diye düşünüyorum, böyle düşününce aşılmasını basitleştirip kolaylaştırıyorum.
En çok gelmesini beklediğim rutinlerimin üstüne üstüne gittim… Türk kahvesi içtim… Arkadaşlarımın çoğu sigara içiyor… Bahçede dumandan etkilenmeyecek kadar benden uzakta sigara içmelerini istedim… Etkilenmediğimi fark ettim…
45 yıllık canımın düşmanıyla vedalaşmanın artılarına gelince…
İnsan gibi nefes almayı öğreniyorum…
Odamda eşyalar islenmiyor; koru yok. Açık renk çorap giyiyorum; yerler bile temiz, çorap kirlenmiyor…
Sigara dumanının kiri saçımdan, tenimden, üst başımdan gitti…
Tat alma ve koku duyarlılığım arttı… Ama bunlar artı mı karar veremedim. Zira hastanede kortizon yüklemesi yaptıkları, şeker oynadığı için kalorisiz, bol yeşillikli sebze ağırlıklı bir diyetteyim. Her şeyin tadını fazla fazla alıyorum ama yiyemiyorum.. Koku desen o da sıkıntı… Mesela, hastanede bekleme koltuğunda oturuyorum. Önümden insanlar geçiyor; her bir kokuyu alıyorum, sarımsak mı yemiş, az önce gaz mı çıkarmış, temiz mi, duş almış mı?
Uyku düzenim düzeldi… Sigaradan mı tam olarak bilemiyorum; 24.00 gibi yatıp, 07.00 gibi kalkıyorum…
Masrafım çok azaldı. Artık sigaraya para vermiyorum. Her gün almak için markete gittiğimde başka şeyler de alıyordum. Artık almıyorum…
Yakın gelecekteki olası artılara gelince…
Kapalı mekanlardaki her türlü toplantıda bir saat sonra afakanlar basıyor, bağlasan durmaz bir hale geliyor, bir yolunu bulup kendimi açık sigara içilebilir alana atıyordum… Artık bu sıkıntıları yaşamayacağım…
Artık kara, hava ve deniz yolculukları katlanabilir olacak. Binmeden önce ve inişlerde sigara telaşı olmayacak. Her türlü toplantıda sigara molalarına gerek kalmayacak. Kapalı ortamlarda rahat rahat yemek yiyip çay kahve içebileceğim. Alışverişe çıktığımda bir saat sonra sigara içecek yer aramayacağım…
Eskiden “Sigara içme” diyenlere sinir olurdum. Şimdi de sigara içmediğim halde bana sürekli sigarayı hatırlatıp hala “Sigara içme” diyenlere daha çok sinir oluyorum.
Bir kararım daha var; sigara faşisti de olmayacağım. Hiç sigara içmeyenlerin sigara içenler üzerinde baskısı yok, ama içip de sonradan bırakanlar sigara faşistine dönüyor! (Bence sigaraya duydukları özlemin ya da uzun yıllar içmiş olmanın kızgınlığını sigara içenlerden çıkartıyorlar!)
Bu yazıyı niye yazdığıma gelince…
Birincisi; eğer bırakmaya niyetiniz varsa, hemen bırakın. Ben bıraktıktan sonra herkes bırakır! O kesin!..
İkincisi; çok düşük bir ihtimal olsa da yeniden başlama olasılığını önlemek adına… Buna gemileri yakmak da denir! Yani herkese ilan ederek kendime başka yol bırakmadım.