?>

Adıyaman’a gelen de ağlar giden de ağlar

Yalçın ARAS

2 yıl önce

Ülkemiz maalesef bir kez daha depremin acı, yıkıcı ve trajik gerçeği ile karşı karşıya.

Ben her sabah uyanmak için telefonuma kurduğum alarm sayesinde güne radyodan haberleri duyarak başlarım.

6 Şubat Pazartesi sabahı da alarm olarak haberler başlayıp da şehirlerin adını ve 7.6’lık depremi duyunca nevrim döndü ve adeta şakülüm kaydı.

Bu yazımı yazdığım 18. güne kadar, geçen her bir günde, her saniyesinde aklımla, kalbimle ve duygularımla birlikte oradaydım sanki.

Bütün bu duygular ile hem kişisel hem kurumsal hem de bağlı bulunduğum dernek ve sivil toplum örgütleri ile maddi, manevi bölge halkıyla birlikte olduğumuzu hissettirmeye çalışıyoruz.

Bu konuda bütün ülkemin ve iyi yürekli insanlarımızın da tıpkı bizim gibi düşündüklerine dair en ufacık bir tereddüdümün olmadığını da rahatlıkla söylemeliyim.

Şunu iyi bilmeliyiz ki Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilimizi derinden etkileyen bu depreme yakalanan her insan büyük bir travma yaşamaktadır.

Özellikle yakınlarını kaybeden insanların ise kelimeler ile anlatılamayacak acılar yaşadıklarını ve bütün kalbimiz ile hepsinin yanında olduğumuzu bir kez daha söylemek istiyorum.

Her felakette olduğu gibi, bu 11 ilimizi etkileyen depreme yakalanan her insanın acı hikayeleri vardır.

Hele anne ve babasının üstüne kapanması sonucu hayatta kalan ve 30 saat sonra kurtarılan 10 yaşındaki Eylül kızımız ve onu kurtaran Gümüşhane İtfaiyesi erlerinin minik Eylül’e anne ve babalarının cansız bedenlerini göstermemek için verdikleri çaba dramatik bir hikâye. Kahraman İtfaiye erlerinin ve şefi bölgeden ayrılırken enkazda bulmuş olduğu ‘Adıyaman’a Gelen de Ağlar Giden de Ağlar’ adlı kitabı hatıra olarak götürmesi unutulacak bir trajedi değildi.

Zaman akıp gidiyor ve zaman her şeyin ilacı ancak akıp giden zaman içerisinde bu acılara en iyi ilaç elbette ki manevi inanç, ancak dünyada tek deprem ülkesi de biz değiliz. Bir daha bu acıları kayıpları yaşamamız için ortak akla, bilime, liyakata, adalete her zamankinden daha fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var.

Ülke olarak hepimizin yüreği yaralı, duygularımız ve dualarımız sizinle sevgili canlarımız, kardeşlerimiz. Bilmenizi isterim ki daima yanınızdayız.

Bölge için yapılabilecek en iyi şeyin orada yaşayan insanların güvenli ve sağlıklı bir ortamda kalabilmeleri için bol miktarda konteynır ve 4 mevsim çadırlarla geçici yerleşim alanları kurarak, sosyal ihtiyaçlarını hayat normale dönene kadar karşılayabilmek olduğunu düşünüyorum.

Bütün yapılacak yardımların bu yönde gelişmesi, en kısa sürede bu problemin ortadan kaldırılması, bölgede üretim yapan tarım ve sanayi kuruluşlarına öncelik verilerek istihdam ortamının oluşturulması da gerektirmektedir.

Değerli Ekohaber okuyucularım, fuar ve yoğun iş seyahati programım nedeniyle yazılarıma nisan ayından sonra devam edebileceğim. Anlayışınız için teşekkür ederim.

Saygılarımla.

YAZARIN DİĞER YAZILARI