Bursa’nın çarpık yapılaşmasından yakınırken, bundan en az 30 küsur yıl önce şehrin periferindeki sokakların hisseli parselli arazilerde emlakçılar tarafından çizildiğini yazar dururuz… Yaşı 50’nin üzerinde olanlar anımsar…
Yurt içinden ya da Balkanlardan göçle gelen nüfusun yapılaşma baskısı nedeniyle şehrin birinci derece tarım arazileri devlet eliyle değil; plansızca emlakçı ve vatandaş eliyle imara açılmış ve o yıllarda şehirde pıtrak gibi kaçak yapılar yükselmişti…
Sanayi devrimini tamamlayan Batı’da tarihi kentleri korunarak, yasal ve planlı bir şekilde yapılaşırken, gelişmekte olan ya da geri kalmış ülkelerde ise ya gelişigüzel yasalar çiğnenerek yapılmıştır…
Avrupa ülkelerinin çoğuna gittim… İlk gittiğim Avrupa Ülkesi İtalya idi… Bundan 17, 18 yıl önce… En makul çözüm, düzgün esnafın müşterilerinin rahatça yürüyebileceği bir kaldırım yapılır, kaldırımın kenarlarına araba parkını engelleyen beton mantar ya da metal boru gibi bir şeyler konur ve trafik akar gider…
En kötü ihtimalle ise beton saksılar yolda bir ambulans ile bir aracın rahat geçebileceği mesafeye çekilir…
Neden mi?
Tarihi kentlerin nasıl korunacağını, kentleşmenin tarihi kentlerin periferinde kontrollü ve planlı bir şekilde nasıl yapıldığını görmüşlerdi. Doğrusunu biliyorlardı, bile bile bu kente yapılanlara ya göz yummuşlardı ya da paydaş olmuşlardı…
Paris’te yaşayan bir arkadaşım ilk taşındıklarındaki anısını nakletmişti…
“… Bir arkadaşımın Paris’in tarihi bölgesinde tarihi bir binada eskiden hizmetçilerin kaldığı ama şimdilerde çok kıymetli olan çatı katında dairesi vardı, kendisi iş nedeniyle ABD’ye taşınınca evi bana kiraya verdi. Normalde Türkiye’den giden bir akademisyenin oralarda bir evin kirasını ödeyebilmesi mümkün değil.
Ben de yerleşirken yanımda getirdiğim bir iki sevdiğim duvar süsü için duvara çivi çaktım… Beş on dakika sonra kapıya polis ve belediye memurları geldi, komşular ihbar etmiş; evde tadilat yapıp yapmadığımı incelediler. Her türlü tadilatın izne tabi olduğunu bildirip gittiler. “
Ve 2024 yılının yerel ve idari yöneticileri şehirlere alt yapı ve üstyapıda hizmet vermeye ve depreme hazırlamaya çalışırken önlerine çıkan en büyük engel plansız kentleşen kaçak mahalleler…
ŞAHISLARIN ŞEHRE KAFALARINA GÖRE MÜDAHALESİ
Bu konuya nereden geldiğimi soracak olursanız…
Şahısların yerel ve idari yönetimleri bypass ederek gerekçeleri ne olursa olsun kafalarına göre şehre müdahale etmeleri doğru değil…
Bu defa da esnaf kafasına göre yol oluşturuyor…
Bir süre önce yolum Özel Aritmi Osmangazi Hastanesi’ne düştü… Adı üstünde Osmangazi’nin tam göbeğinde; Uluyol’da Ulubatlı Hasan Bulvarı’nda, Kent Meydanı’na birkaç yüz metre yürüme mesafesinde…
Hastaneye bir yakınımın aracıyla gittik. Herkesin malumu olduğu üzere Aritmi Osmangazi Hastanesi ve Osmangazi Göz’ün bulunduğu bina Kent Meydanı’ndan Yıldırım İstikametine doğru hemen sağda bulunuyor…
Hastaneye gelindiğinde hasta ya da refakatçisi aracı sadece otoparka park ederek hastaneye giriş yapabiliyor…
Otopark’a Ulubatlı Hasan Bulvarı’ndan giriş yapılabilirken, çıkış ise sadece Hastane’nin arkasındaki Güzel Sokak’tan…
O yol da sadece Uluyol Caddesi’nin altına Kent Meydanı mevkine çıkıyor
Yani Hastaneye araçla geldiyseniz ve otoparka bıraktıysanız tek çıkış yolunuz Güzel Sokak…
Ve… Sorun tam da burada başlıyor…
İnanılır gibi değil…
Esnaf dükkan ve mağazaların önüne, kaldırımı da aşar biçimde birkaç metre arayla beton çiçeklikler koymuş… Ve Güzel Sokak’taki yol bir buçuk araçlık darlığa düşmüş… Önünüzde bir iri kasalı bir araç durmuşsa daralıyorsunuz, zira gidemiyorsunuz…
Sezen Sokak ve devamındaki Güzel Sokak eskiden çift yön imiş!.. Hastaneye gelen giden hasta ve yakınlarıyla hastane personelinin araçları otoparkta mahsur kalıp da şikayetler artınca UKOME sokaktaki araç trafiğini tek yönlü yapmış…
Tek yönlü de olsa sıkıntı sürüyor. Ambulansların başka çıkış yolu yok. Ticaretin olduğu bir sokak; bir arabanın park etmesi halinde ambulanslar ya da geniş kasalı araçlar geçiş yapamıyor…
Hastane günde 2 bin poliklinik yapıyor, yatan hastalar, refakatçileri, ziyaretçileri, poliklinik hastalarının yanlarında gelen yakınlarını, hastane çalışanlarını da kattığınızda günde en az 5-6 bin kişilik bir insan sirkülasyonu var… Özel araç ve ambulans sirkülasyonunu siz düşünün…
Güzel Sokak esnafı yola çiçeklikle müdahaleyi kendilerine göre gerekçelendirmişlerdir mutlaka… Ama yolu iki arabanın yan yana geçemeyeceği kadar daraltmak makul değil. Saksıların kendisi zaten yolu sağlı sollu bir metreye yakın küçültüyor…
Osmangazi Belediyesi’nin muhtemelen bu sorunu çözeceğini ve gerekli düzenlemeyi yapacağını düşünüyorum…
En makul çözüm, dükkân ve mağaza müşterilerinin rahatça yürüyebileceği bir kaldırım yapılır, kaldırımın kenarlarına araba parkını engelleyen beton mantar ya da metal boru gibi bir şeyler konur ve trafik akar gider…
En kötü ihtimalle ise beton saksılar yolda bir ambulans ile bir aracın rahat geçebileceği mesafeye çekilerek araç yolu rahatlatılır…