?>

Bursa Sağlık Platformu: ‘Sağlıkta Şiddet Sona ERSİN’

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

Sağlık çalışanlarını pandemide alkışladık, göklere çıkardık. Sonra da yere bıraktık. Oysa sağlık çalışanları pandemide ve son olarak da 6 Şubat depremlerinde ölümüne çalıştılar… Sağlık çalışanlarının en büyük sorunlarından biri can güvenliği…Ne yazık ki sağlıkta şiddet durmuyor… Bunda sağlık çalışanlarının itibarsızlaştırılması, sağlık sisteminin özelleşmesi, kamu hastanelerinde yan dal eğitimi gerektiren uzmanlığı olan hekimlerin özel sağlık sisteminde yer alması, kamu sağlığının kan kaybetmesi, kent yoksullarının özel hastane ücretlerini karşılayamadıkları için kamu hastanelerine yüklenmeleri ve hasta yoğunluğu gibi pek çok nedenim var…

Oğlum, eşi ve çekirdek ailesiyle Yunuseli’nde oturuyor; aile hekiminden randevu alamadıkları için basit sağlık sorunlarında bile özel hastaneye başvurmak zorunda kalıyorlar.

Başta Bursa Tabip Odası olmak üzere Bursa Sağlık bileşenleri  tüm Türkiye’de olduğu gibi kentte de sık sık sağlıkta şiddeti gündeme getirdi… İş bırakma eylemleri, beyaz yürüyüşler, basın açıklamaları gerçekleştirdi… Ancak sağlıkta şiddetin duru yok… 17 Nisan 2012’de sağlıkta şiddetin en uç noktası olan bir olay yaşandı. Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan bir hasta yakını tarafından görevinin başında katledildi…

Türk Tabipler Birliği 17 Nisan’ı Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü ilan etti… Bursa’da da bugün Şehir Hastanesi önünde Bursa Sağlık Platformu bileşenleri bir araya gelerek sağlıkta şiddeti ve yapılması gerekenleri gündeme getirdi…

 Basın açıklamasına Bursa Sağlık Platformu’nda yer alan Bursa Tabip Odası, Bursa Dişhekimleri Odası, Bursa Eczacılar Odası, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birik ve Dayanışma Sendikası, Bursa Aile Hekimliği Derneği (BURSAHED), Bursa Aile Hekimliği Çalışanı Ebe Hemşireler Derneği (BASED), Genel Sağlık İş Sendikası Bursa Şubesi, Hekim Birliği, Hekim ve Diğer Sağlık Çalışanları Kamu Sağlık ve Sosyal Hizmetler Sendikası (HEKİMSEN) ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası Bursa Şubesi (SES) temsilcileri katıldı…

Ortak basın açıklaması Bursa Tabip Odası (BTO) Başkanı Levent Tufan Kumaş tarafından yapıldı… Başkan Kumaş, sağlıkta şiddeti önlemenin öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın görevi olduğunun altını çizdi…

Basın açıklamasında katledilen hekim ve sağlık personeli de anıldı:

“Dr. Göksel Kalaycı (2005), Dr. Ali Menekşe (2008), Dr. Ersin Arslan (2010), Dr. Kamil Furtun (2015), Dr. Aynur Dağdemir (2015), Dr. Fikret Hacıosman (2018), Dr. Ekrem Karakaya ve güvenlik görevlisi Tuğrul Okudan (2022)”

Başkan Tufan Kumaş şunları söyledi:

“Sağlıkta şiddeti sadece öfkeli hasta ve hasta yakınlarının saldırılarından ibaret bir toplumsal olgu olarak görmüyoruz.

Toplumumuzda günden güne yaygınlaşma eğilimi gösteren şiddet eylemleri sağlık kurumlarını ve çalışanlarını ciddi biçimde etkilemekte, sadece şiddet görme endişesi dahi çalışanların tükenmişliğine neden olmaktadır.

Sağlıkta şiddetin önlenmesinde sağlık çalışanlarına yönelik hakların, şiddet uygulayanlara yönelik yaptırımların ve güvenliğe yönelik önlemlerin hepsinin birlikte artırılması gerekmektedir. Şiddetin kaynağı bir olmadığı gibi çözümü de bir değildir.

Sağlık hizmetlerinin piyasalaşmasını hedefleyen ‘Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın bir sonucu olarak sağlık alanında yaşanan sorunlar, sağlık çalışanı-hasta ilişkisini zedeledikçe, sağlık çalışanları, yaşanan olumsuzlukların sorumlusuymuş gibi hastalarla karşı karşıya getiriliyor.”

100 BİNDEN FAZLA BEYAZ KOD BİLDİRİMİ

BTO Başkanı Dr. Tuman Kumaş her gün 30’dan fazla sağlık çalışanının görevini yaparken sözlü ya da fiziksel şiddete uğradığına dikkat çekti:

“Yaklaşık her 24 saatte 30’dan fazla sağlık çalışanı görevi başında sözlü veya fiziksel şiddete uğruyor. Mecliste cevaplanan soru önergelerinden öğrenebildiğimiz kadarıyla 2021 sonu itibariyle Beyaz Kod sistemine 100 binen fazla şiddet bildirimi yapıldı; bunların 27 bin 560 tanesi 2021 yılı içinde ve de üçte biri ise hekimlerin ve sağlık çalışanlarının canına kast edebilecek fiziksel şiddetten oluşuyor.

 Tüm bu ağır tabloya karşın, hala Sağlık Bakanlığı tarafından sağlıkta şiddetin önlenmesine yönelik etkili bir önlem alındığını görmüyoruz…”

SAĞLIKTA ŞİDDET SORUN ÇÖZMENİN DOĞALI OLDU!

Dr. Tufan Kumaş sağlıkta şiddetin sorun çözme aracı olarak doğal davranışa dönüştüğüne vurgu yaptı:

“Ne yazık ki, sağlıkta şiddet, artık sorun çözme aracı olarak başvurulan doğal bir davranış ve düşünce biçimine dönüşmüş, sağlık çalışanlarına hakaret, küfür, tehdit, aşağılama, darp ve hatta cinayet, sorunlar karşısında başvurulan genel geçer bir yöntem halini almış durumda.

 Sağlıkta şiddeti önlemek öncelikle siyasi iktidarın ve Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluğundadır. Ancak sağlıkta şiddeti önlemek bir yana, şiddeti besleyecek bir yönetsel tutumda ısrarcı olunduğunu görüyoruz.

Sağlıkta yaşanan şiddeti Türkiye’deki kutuplaştırıcı siyasi iklimden ve toplumsal şiddetten de ayrı düşünmüyoruz.

Sağlık ortamındaki şiddetin asıl kaynağının sağlık sisteminin kendisi olduğu açık olarak görülebilir. Bu nedenle, uygulanmakta olan sağlık politikalarını ele almadan gösterilecek hiçbir yaklaşım sağlıkta şiddetin çözümüne yönelik etkili bir çözüm ortaya koyamayacaktır.

Son 20 yıldır uygulanan sağlık politikaları, sağlık çalışanlarının saygınlığını ve mesleki itibarını ortadan kaldırmıştır.”

ACİLLERDEKİ YIĞILMANIN, 3, 5 DAKİKALIK MUAYENENİN SORUMLUSU SAĞLIK ÇALIŞANLARI DEĞİL!

Tufan Kumaş sağlıkta şiddetin önlenmesi için etkili yasa çıkarılması talebini gündeme getirdi:

“Şiddetin önlenmesi için yapılması gereken, sağlık çalışanlarının mesleki itibarının tekrar kazandırılmasıdır.

Ayrıca sağlıkta şiddeti önleme yasasının şiddeti önleyici ve caydırıcı olarak düzenlenmesi gerekir. Sağlık çalışanlarına yönelik her tür şiddete asla hoşgörü gösterilmeyeceği, aksine şiddet faillerinin cezalandırılacağı düşüncesi yerleştirilmelidir.

Sağlık Bakanlığı’nın görevleri arasında; halkın sağlığını korumanın yanı sıra sağlık çalışanlarının çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve sağlıklı, şiddetten uzak bir yaşam sürmeleri için gerekli çalışma ortamının oluşturulması da yer alır.

Sağlık emek ve meslek örgütleri defalarca bu şiddet ortamını düzeltecek, iyileştirecek öneriler sunarken, siyasi iktidar bu önerilere kulaklarını tıkayarak yanıt vermemiştir.

Sonuç ortadadır:

 Alınamayan hasta randevularının, 3-5 dakikalık muayene sürelerinin, akıl almaz sayılardaki Acil Servis başvurularının, bulunamayan ilaç, aşı ve hatta kanların sorumlusu pandemi ve deprem koşullarında fedakarca çalışan sağlık emekçileri değildir!

İflas eden sağlık sistemi sağlıkta şiddetin daha da artmasına zemin hazırlamıştır. Artık hiçbir sağlık ve sosyal hizmet emekçisinin kılına zarar gelmesine tahammülümüz kalmamıştır.

Sağlıkta şiddetin sona ermesi için vereceğimiz mücadeleyi sonuç alıncaya kadar sürdürmekte kararlıyız.

 17 Nisan gününde Dr. Ersin Arslan’ı ve yaşamını sağlıkta şiddet sonucu kaybeden tüm sağlık ve sosyal hizmet çalışanlarını saygıyla anıyor, herkes için sağlıkta ve yaşamın diğer alanlarında şiddetin olmadığı bir gelecek diliyoruz.”.

YAZARIN DİĞER YAZILARI