“Hiç kimse hukuktan üstün değildir, ve hiç kimse hukukun altında değildir. Herhangi birinden hukuka uymasını istediğimizde, izin istemeyiz” demiş 1901-1909 yılları arası ABD başkanlığı yapan Theodore Roosevelt. Peki nasıl? İnsanların hukuka uymasını nasıl sağlarsınız? Sabaha kadar emredin, yapamazsınız. Uygulanmayan hukuk düzeni de, hiçbir işe yaramaz. Tek bir yolu var: Caydırıcılık.
Bu köşede geçmiş bir yazımda, “insan davranışlarını teşvikler belirler” demiştim. Caydırıcılık da bir teşviktir. Bugün, dikkatimi çeken üç caydırıcı hukuk yaptırımından bahsedeceğim: Ciro bazlı yaptırım, cezalandırıcı tazminat, ve doğru temerrüt faizi oranı.
Ciro Bazlı Yaptırım: Şirketinizin yıllık cirosunun yüzde 2’si, yüzde 4’ü, yüzde 10’u gibi cezalardır. Örneğin rekabet hukukunda sıkça görülür. Rekabet Kurulu, sizin ihlalinizi tespit ettiğinde, cezayı “cironuzun üzerinden” belirler. Cironun yüzde 10’una kadar çıkabilir, ve yönetmelik ile detayları düzenlenmiştir. Örneğin geçen sene 100 Milyon TL ciro yaptınız, ve distribütörlerinizin “yeniden satış fiyatlarını” tespit edecek fiillerde bulundunuz; 10 Milyon TL’ye varan idari para cezası alabilirsiniz. Dünyada kişisel verilerin korunması düzenlemelerinin başında gelen Avrupa Veri Koruma Tüzüğü’ne göre, kişisel veri ihlallerinde cezalar, şirketin global yıllık cirosunun yüzde 4’üne kadar çıkabilir. Yeni yürürlüğe giren AB Dijital Pazarlar Yasası’na göre, ihlal gösteren şirket, global yıllık cirosunun yüzde 20’sine kadar para cezası ödeyebilir.
Büyük ve pazarı elinde tutan bir şirketsiniz. Kanunda yazan ceza ise örneğin, 1 Milyon TL. Bu ceza çoğuna fazla geliyor, ancak size basit bir “operasyon gideri” olabilir. İhlal etmeyi alışkanlık haline getirip, 1 Milyon TL’yi basitçe “gider” yazıp, devam edersiniz. Ancak “ciro bazlı yaptırımlar”, şirketlerin “ihlal etmeyelim, hem cezalar ciddi hem de ceza tutarından ötürü piyasada etki yaratıyor; şu kanunlara uyalım” reaksiyonu göstermesine sebep oluyor. (Örneğin Apple, geçen hafta tarihinde ilk defa, online platformları düzenleyen AB DMA kanununa uymak için, App Store’da farklı “app mağazaları” açılmasına izin verdi. Öncesinde Apple, yalnızca kendi App Store’undan indirmeye izin verip, geliştiricilere yüzde 30 “platform kesintisi” yapıyordu. Gerçi bu yeni izni verirken “madem öyle, ben de indirme başına ekstra 50 cent alacağım” diye duyurdu ve şimdiden ortalık çalkalandı, o başka konu.)
Cezalandırıcı Tazminat: Türk hukukunda malesef bir kural var. Bu kural açıkça, “tazminat zenginleştirmez” diyor. Bir tarafı zenginleştirmeyen tazminat da, diğer tarafı cezalandırmaya yetmiyor malesef. Bu nedenle, çok ağır ihlallerde dahi, cezalandırıcı nitelikte tazminat almak oldukça güç. ABD hukukunda yaygın görünen bu tazminat türü, büyük şirketlerin tek bir vatandaşa karşı yaptığı ihlalde, uğranan zarara orantısız şekilde yüksek tazminatlar ödeterek, şirketi “cezalandırıyor”. Genelde ürün sorumluluğu ve kötü niyetli davranışlarda görünüyor. Elbette burada da sınırsızlık yok; bazı ihlal türlerine göre de farklı limitler belirlenmiş (zararın 9 katı, 5 katı gibi) ve davaların az bir kısmında bu yöntem seçiliyor. Örneğin General Motors bir aracında yakıt tankı patladı diye 1.09 Milyar Dolar ödüyor. Johnson & Johnson, geçtiğimiz aylarda, kansere yol açan bir ürünü nedeniyle 8.9 Milyar Dolar tazminat ödemek için mağdurlara teklif yapıyor.
Doğru Temerrüt Faizi Oranı: Bizim de sonunda tekrar tanıştığımız caydırıcı yaptırım. Ocak 2024 itibariyle ticari gecikme faizleri, yüzde 11,75’ten yüzde 48’e çıkartıldı. Enflasyonist ortamda şirketler, “biz neden borç ödeyelim, parayı yatırım yapar, bir sene sonra yüzde 50 kâr ederek öderiz” derken, artık yan masraflarla bir senede 2 katına çıkacağını düşünerek borçlarını kapatma yolunu seçebiliyorlar. Hakkaniyet yerine oturuyor. Bu da caydırıcılık değil de, nedir?