?>

Cumhuriyet ve hukuk

Adil GÖKÇADIR

1 yıl önce

Hukuk ve adaletin olmadığı yerde huzur ve refah aramak, boşa harcan­mış emek ve zamandır.

Tarih farklı rejimleri denemiştir. Günü­müzde en mutlu yaşayan insanlar Laik De­mokrasiyi benimsemiş toplumların insanlarıdır. Çünkü bireysel hırsların ve suis­timallerin en az meydan bulabildiği, yanlış­ların mutlaka ve ayrımsız cezalandırıldığı rejimler, Hukuk ve Adaletin güçlü olduğu bu rejimlerdir. Yaşam adına tercih edilmeleri de sağlam bir kanıttır.

Komünizmin bakış açısında toplumun her ferdinin, bütün imkan­lardan eşit faydalan­ması ilkesi ön planda idi. Ancak bu ideal yet­memiş, daha doğrusu yönetim erkinin suisti­malleri ve güven kaybı ile kendi kendisini yok etmiş ya da yumuşamış ve Sosyalizme devşiril­miştir.

Sosyalizm bazı ülke­lerde güven ilkesini ön planda tutmuş, şeffaflık ile denetimi güçlü kriterlere bağlamış, kıs­men başarı elde etmişken bazı ülkelerde diktaya devşirilmiş ve toplumun baskı al­tında tutulduğu, büyük kesimlerin ezildiği rejimler haline gelmiş. Karşıt olarak kapita­lizm ise eşitlik yerine üretim araçlarının mül­kiyetini esas almış, bunların kâr amacıyla çalıştırılmasını ve bireyin zenginleşmesini böylece toplumun zenginleşeceği düşünce­sini hedeflemiştir. Serbest piyasa rejimin ge­reğidir. Ancak hedefleri yakalayamayan bireylerin ezilmesini görmezden gelmiştir. Hukuk ve adaletin suistimaller yaşattığı ezi­len toplumlarda ise azalan güven sen­dromu, ekonomik sorunları beslemiş, huzur ve refahtan uzaklaşmayı, suça, ahlak erozyo­nuna yönelimi, sınıflaşmayı getirmiştir.

Açıkça görünmektedir ki hangi rejim olursa olsun, hukuk ve adalet bağımsız ol­duğu, geç kalmadığı ve güven verdiği sü­rece toplumun huzur ve refah içinde yaşama şansı olabilir. Hukuk ve adaletin bağımsız olma, eşitlik, hak, huzur dağıtma, güven verme imkanının en yüksek olduğu rejim ise tartışmasız Cumhuriyet ve demok­rasidir. Bu nedenle Cumhuriyet rejimi ve de­mokrasi dünyadaki en doğru ve mükemmel rejim sayılmıştır. Cumhuriyet ve demokrasiyi ayakta tutan olmazsa olmaz şart ise güçler ayrılığı ilkesidir. Yasama, yürütme ve yargı erkleri ayrı ve bağımsız olmak zorundadır. Bunun olmadığı yönetim şekline demokrasi demek mümkün değildir. Çünkü ancak kuv­vetler ayrılığı prensibi ile karşılıklı denetim ve düzenleme sağlanabilmektedir. Aksi halde yönetimlerin ya da bireylerin niyetleri toplumun yaşamını etkileyecek güçte teza­hür edebilir. Halkın seçtiği vekiller yasalar yapacak, yürütme bu yasalar kapsamında yönetecek, sapmalar olduğunda hukuk ada­leti sağlayacak. Ancak sistemin içindeki zaaf­lar, bireyin niyeti, hırsları, eğitimi, ahlakı gibi insani duygularla, toplumun eğitim düzeyi, inançları gibi eksilerini kullanarak suistimal edebilmesine açık olabi­lir. Eğer hukuk üstüne düşeni yapmaz ve ada­leti tesis etmez ise ya da sistem onu pasif kılacak yöntemlerle kırılmış ise güven sendromunun yaşanması toplumda farklı düşünenlerin yo­ğunlaşması ve ayrışma­lar mümkündür. Bu tip uygulamalar huzur ve refahı, yaşam kalitesini ziyadesi ile etkileyebilir. Dünyada bunun yaşan­dığı örnekler vardır. Bu nedenle pek çok kişi önce ekonomi dese de işin doğrusu önce hukuk ve adalettir.

Cumhuriyet ve demokrasi ile yönetilen ülkeler için en kritik konu kuvvetler ayrı­lığı prensibinin sarsılmaz şekilde güven vermesidir. Bugün Başkanlık sistemi ile yö­netildiğini bildiğimiz Amerika’da Başkanın yargılandığını, bağımsız medya sayesinde skandalların saklanamadığını, kararlarının senato denetiminde olduğunu görmekte­yiz.

Özetle hukuk ve adaletin bağımsız olma­dığı, güven vermediği rejimlerde, toplumun huzur ve refahından söz etmek mümkün olmaz. Böyle bir durumda ekonomik başarı­dan, yatırım yapmaktan söz etmekte müm­kün olmaz. Çünkü haksızlığa uğradığınızda adaletin sağlanacağına güvenmiyorsanız paranızı orada barındırmak risklidir.

Hukuk ve Adaletin olmadığı yerde, çalışa­nın da iş verenin de huzuru kısıtlıdır. Para güven arar. Yatırımın, üretimin olmadığı yerde işsizlik yükselir. Ve toplum barışı olmaz.

Bundan 100 yıl önce bu ülkeyi kuran, Türk halkını en iyisine layık olduğu CUMHURİYET rejimi ile taçlandıran Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, katkısı olan tüm ataları­mızı, bu vatan için savaşmış, can vermiş, tüm şehit ve gazilerimizi, saygıyla minnetle anıyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI