Bundan 101 yıl önce, 20 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyet ilan edildi...
27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyeti'nin istifa etti... Yeni bir kabine kurulamadı...
Tam zamanıydı... Mustafa Kemal’in milli mücadelenin ilk günlerinden itibaren nihai hedefi zaten Cumhuriyet idi...
İsmet İnönü ile birlikte Türkiye’nin yönetim biçiminin Cumhuriyet Olması için bir kanun değişikliği tasarısı hazırladı...
Tasarı 29 Ekim 1923’te Meclis’e sunuldu...
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda yapılan değişikliklerin kabulü ile Cumhuriyet, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından ilan edildi...
Mustafa Kemal Atatürk yakın çevresiyle Cumhuriyet fikrini ilk kez 20 Temmuz 1919 tarihinde kongre için gittiği Erzurum’da dillendirilmişti...
Bu tarihte Milli Mücadele’ye katılan Mahzar Müfit Kansu’nun ülkenin düşman işgalinden sonraki hükümet şeklini sorması üzerine Mustafa Kemal “Şekli hükümet zamanı gelince Cumhuriyet olacaktır” demişti...
29 Ekim 1923’te, düşmanın ülkeden kovuluşundan topu topu 1 yıl sonra Cumhuriyet ilan edildi...
Atatürk, inkılaplardan önce ülkenin şartlarını hazırladı, daha sonra toplumsal ve siyasal alanda büyük dönüşümler hayata geçti.
Bayram olarak kutlamaların başlangıcına gelince...
26 Ekim 1924 tarihli 986 numaralı kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atılarak ve planlanacak özel bir programla kutlanması kararlaştırıldı...
2 Şubat 1925'te Hariciye Vekaletince düzenlenen bir yasa teklifinde 29 Ekim'in bayram olması önerildi. 19 Nisan 1925 tarihinde kabul edildi...
1925 yılından itibaren 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı olarak ülke içinde ve dış temsilciliklerde resmi / milli bayram olarak kutlanmaya başladı...
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’SÜZ BİR CUMHURİYET OLMAZ!
Milli Bayramlar toplumu bir arada tutan çimentodur...
Mustafa Kemal Atatürk’süz bir Cumhuriyet Bayramı düşünülemez…
Her ne kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna hayıflananlar, Cumhuriyet’in ilanını kayıp olarak görenler varsa da; halkın büyük çoğunluğu onlarla hemfikir değil…
Mustafa Kemal Atatürk gibi bir lider olmasaydı, Kurtuluş Savaşı verilmeseydi, işgal döneminde bir Ankara hükümeti kurulmasaydı, ne 26 Ağustos’ta başlayan büyük taarruz olurdu, ne de 30 Ağustos zaferi…
Ve ne de Türkiye Cumhuriyeti devleti…
Bölük pörçük olmuş vatanımızda azınlık olarak yaşıyor olurduk. İkinci Dünya Savaşı gibi bir küresel felaketten sonra Sevr’in öngördüğü orta Anadolu’daki küçük devlet bile kalmazdı ortalıkta…
Z kuşağı bize benzemiyor…
Benzemesin de!
Tüm dijital devrim çocukluklarına rağmen ben bu kuşağa güveniyorum. Cumhuriyet onların omuzlarında yükselecek…