Kıymetli okurlar, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, gerçek ve tüzel kişiler muhafaza etmek zorunda oldukları her türlü defter, belge ve karneler ile vermek zorunda bulundukları bilgilere ilişkin mikro fiş, mikro film, manyetik teyp, disket ve benzeri ortamlardaki kayıtlarını ve bu kayıtlara erişim veya kayıtları okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri muhafaza süresi içerisinde yetkili makam ve memurların talebi üzerine ibraz ve inceleme için arz etmek zorundadırlar.
Bu mecburiyet arz edecek olan yükümlülüğe uymamanın veya eksik yerine getirmenin getireceği cezai işlemler ise iş bu yazının konusunu oluşturmaktadır.
Vergi Usul Kanunu 30’uncu madde hükmüne göre, bu kanuna göre tutulması mecburi olan defterlerin hepsi veya bir kısmı tutulmamış veya tasdik ettirilmemiş olursa veya vergi incelenmesi yapmaya yetkili olanlara herhangi bir sebeple ibraz edilmezse, 15 günden az olmamak üzere bir mühlet verilerek vergi matrahına ilişkin bilgileri vermeye ve kanuni defterlerini ibraz etmeye davet olunur. Bu davet üzerine mükellef istenilen bilgileri verir ve kanuni defterlerini ibraz ederse, defter ve vesikalar ihticaca salih bulunmak şartıyla, mükellefe takdir olunacak matrah defter ve vesikaları kayıtlarına göre tespit olunacak miktardan fazla olamaz. Pek tabi ki defter ve belgeler vergi incelemesi yetkisine haiz kişiler yerine mahkemeye de ibraz edilebilmektedir. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 29. maddesinde, “Mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen Katma Değer Vergisi indirim konusu yapabilecekleri,” mevzuatına 34. madde hükmünde ise, “Yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait Katma Değer Vergisi, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebilir” hükmüne yer verilmiştir.
Danıştayın vermiş olduğu bir kararda ise ““2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda re’sen araştırma ilkesi benimsenmiş aynı kanunun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde hakimin özel veya teknik bilgiyi gerektiren bir konuda bilirkişi incelemesi yaptırmaya yetkili olduğu belirtilmiştir. Olayda defter ve belgelerin ibraz edilmemesi nedeniyle re’sen takdire gidilmesi yerinde ise de, davacı tarafından defter ve belgelerin incelenmek üzere hazır olduğu, istenmesi halinde ibraz edilebileceğinin temyiz aşamasında ileri sürüldüğü görüldüğünden, yukarıda sözü edilen re’sen araştırma ilkesi uyarınca, vergi mahkemesince yükümlünün defter ve belgelerinin asıllarının istenilmesi, ibraz edilecek defter ve belgelerden vergi dairesi de haberdar edilmek suretiyle söz konusu belgelerin gerçekten alış yaptığı emtialara ait faturalar olup olmadığının araştırılması ve gerçek alış faturaları göz önüne alınarak ödenecek verginin tespiti için bu defter ve belgeler üzerinde bilirkişi incelemesi de yaptırılmak suretiyle ortaya çıkacak sonuca göre uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir” hükmü yer almaktadır.