?>

Fındıklılar taş ocaklarına itiraz ediyor

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

Kahramanmaraş ve Hatay Deprem felaketi ile sarsılan Türkiye kuraklık felaketiyle de karşı karşıya… Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı şiddetli kuraklık uyarı haritasında yer alan illerden biri de Bursa…

Kuraklık su kıtlığı demek… Yağış azlığı, su kıtlığı tarımsal üretimin düşmesi anlamına geliyor.

Öte yandan 11 ilimizi etkileyen, 50 bine yakın insanın yaşamını yitirdiği 100 binin üzerinde kişinin yaralandığı, binlerce insanımızın uzuv kaybı nedeniyle engelli konumuna geçtiği büyük bir afet yaşandı…

Bu afetin de tarımsal ve hayvansal üretime olumsuz etkisi önümüzdeki aylarda kendisini gösterecek…

Bursa Büyükşehir Belediyesi vatandaşlara su tasarrufu çağrısında bulundu…

İşte böyle zamanlarda tarımsal ve hayvansal üretim her zamankinden daha önemli.

Yine her zamankinden daha önemli olan bir diğer konu ise doğanın dengesini bozmamak… 100 kişinin can verdiği apartmanın rantiyeci müteahhidi polisteki ifadesinde “Dere yatağı olduğunu biliyordum, ama ben yapmasaydım başkası yapacaktı binayı” diyerek kendini savunuyor…

İnegazi’de çimento fabrikasının ÇED raporu için akademik oda temsilcilerinin de katıldığı toplantıyı izlemeye gitmiştim. Köy kahvesinde düzenlenmişti. Hayatımda görüp göreceğim en çimentocu köydü… Ağzında birkaç dişi kalmış yaşlı bir adamın dışında itiraz eden yoktu…

Köylülerle konuştuğumda şu çarpıcı gerçek çıkmıştı karşıma:

Köylüler, “Biz fasulye yetiştirirdik, çilek yetiştirirdik. Kamyonla fasulye gönderdiğimiz tarladan şimdi birkaç çuval mahsul alıyoruz. Taş ocaklarından çıkan tozlar yüzünden ektiğimiz her şey verimsizleşti zaten. Biz zaten tarım yapamaz hale gelmişiz. O yüzden çimento fabrikasının tozları dumanı umurumuzda değil. Bizi taş ocakları zaten çoktan bitirdi” demişti…

Hele Kozluören’i hiç unutmam… Tarihçilerin arkeolojik bulgular var dediği, definecilerin delik deşik ettiği lahitlerin olduğu, tarlaların dibindeki bölgeye, yapılan gölet için taş almak üzere taş ocağı yapmak istemişlerdi… Köylüler direnmişti. Bayağı bir arbede yaşanmış, gözaltına alınanlar olmuştu…

Köyün yaşlıları işi biliyordu; “Buradaki taşlar sünger gibidir, su geçirgendir, barajda, gölette dolgu olmaz” demişlerdi… Köy meydanında geniş katılımlı bir panel düzenlenmişti. Dönemin Kestel Kaymakamı, “Getiririm jandarmayı, alırım taşı” demişti…

Gerçekten de jandarma eşliğinde firma gelmiş, ortalığı yerle bir etmişti, hatta köylülerin ağaçlara tırmanıp olanı biteni görmesine bile izin verilmemişti… Daha sonra köylülerin dediği çıkmış, firma “Bu taşlar işe yaramıyor” diyerek ocağı kapatıp gitmişlerdi... O tarihte tarihi, lahitlerin olduğu bölgede hazine aramak için böyle bir çalışma yapıldığına dair söylentiler çıkmıştı. Yine o yıl taş ocağı civarındaki çilek tarlalarından verim de alınamamıştı…

Orhangazi’yi bilirsiniz, dağı, tepesi sanki devasa farelerce kemirilmiş gibidir. Taş ocakları, madenler kapatıldıklarında bölgeyi ıslah etmekle yükümlüler. Ama çoğu firma yükümlülükten kaçmak için bir, iki makineyi ocak ya da maden bölgesinde bırakır ve ıslahtan kaçınır… Şimdinin kırsal mahallesi Fındıklı köyüne uzun yıllar önce gitmişliğim vardır.

Fındıklı üreticiler de köylerinde yapılacak taş ocağına karşı çıkıyorlar… Fındıklı’da düzenlenen “Taş Ocağına Hayır” yürüyüşüne Fındıklı köylüleri, Orhangazililer, DOĞADER., siyasi parti temsilcileri ve Sivil toplum kuruluşu temsilcileri de katıldı…

Basın açıklaması ise Avukat Erol Çiçek tarafından yapıldı… Çiçek “Açılacak olan taş ocakları başta odğa olmak üzere hayvancılığın ve su kaynaklarının yok olmasına sebep olmaktadır. Hukuksuz bir şekilde yürütülen bu çalışmalar geleceğimiz için acilen durdurulmalıdır… “diyerek taş ocaklarının açılmasına itirazını dile getirdi… STK temsilcileri ve köylüler de öyle…

Haklılar…  Kuraklık, susuzluk kapıda... Küresel ısınmanın iklim krizi boyutundayız. Tarımsal ve hayvansal üretim, ekilebilir araziler, her zamankinden değerli. 

KIZILAY MURADİYE KIZ ÖĞRENCİ YURDU DİYE BİR YER ARTIK YOKMUŞ! BİLMİYORDUM, YENİ ÖĞRENDİM…

Kızılay Bursa Şubesi tarafından büyük çoğunluğu, Bursalı hayırseverlerin desteği ile Muradiye depo ve aşevi olarak kullanılan tarihi binada yaptırılan Kızılay Muradiye Kız Öğrenci Yurdu yaptırılmıştı.

Amaç, Bursa dışından şehre üniversite okumaya gelen kız öğrencilere uygun fiyatla kalacakları, güvenli bir ortam sunmaktı.

O binanın yapımında çok sayıda gönüllünün inanılmaz çabası, katkısı vardır. Benim de öyle…

Kermesler, kahvaltılar, yemekler düzenlendi.  BSMMO Tiyatro Topluluğu oyunlarını Muradiye Kız Öğrenci Yurdu yararına sahneledi. 

Nilüfer Kadın Korosu konser düzenledi, tüm gelirini yurt yapımı için bağışladı. Pek çok STK destek etkinliği gerçekleştirdi.

Bursalı iş insanları katkı koydu, mesela bir binanın tüm betonlarını bir firma üstlendi. Tüm nevresim, çarşaf takımlarını başka bir firma…

Onlarca kahvaltı, kermes gerçekleştirildi. Bursa basınının da katkısı çoktur. Tüm etkinlikleri haberleştirdi, kamuoyu oluşmasına destek verdi.

O bina Bursalıların Kızılay’a güveninin eserlerinden biriydi.

Hizmete girdiği yıllarda, şehir dışından gelen kız üniversite öğrencilerine diğer yurtlara göre daha ekonomik bir seçenek sunuyordu.

1 Mart 2023 tarihli köşe yazımda Muradiye Kız Öğrenci Yurdu’nun depremzedelere tahsis edilmesini önermiştim. Bu mümkün değilmiş!

Çünkü artık bu isimde bir yurt yokmuş! 

O binada başka tabela asılı.

Orası artık Kızılay’ın değil bir vakıf üniversitesinin yurdu….

İlgili üniversiteye yani kiracıya herhangi bir sözüm yok, yanlış anlaşılmasın. İhtiyacı olan yurdu kiralama ile temin etmiş…

Kiralayana yani mevcut Kızılay Bursa Şubesi yönetimine gelince…

Gelir için desek, zaten Kızılay Bursa’da emlak zengini!  

Kız öğrenci yurdu işletmek başlı başına bir uğraş.

Yemeğini, kahvaltısını ayarlayacaksın, hizmetlisi, müdürü, gece nöbetçisi, temizliği, güvenliği, ulaşımını garantileyeceksin, gencin olduğu yerde illa vukuat da olur, hiçbir şey olmasa, kendi aralarında tartışırlar, şikayetler falan… Bir sürü iş…

Kiralayarak kurtulmuşlar işte…

Söz konusu üniversitenin çok sayıda öğrenciye tam burs verdiğini bildiğimden, orada kalan burslu öğrencilere makul bir fiyatla barınma sağladıklarını düşünüyorum…

Bu mevzuyu bilmiyordum… Öğreneli üç gün falan oluyor, sindirebilmek için yazıyı buzdolabına attım, biraz beklettim…

Bilmediğim için de ukalalık edip depremzedelere tahsis edilmesi yönünde öneri getirdim. Kusura bakmayın…

Değerli okur… sizleri yanılttığım, Kızılay’dan olmadık bir beklenti içerisine soktuğum için özürlerimi kabul edin lütfen…

Bu arada Kızılay Mudanya Gençlik Kampı’nın da elden geçirilip depremzedelere tahsis edilmesine yönelik önerimi de şimdi düşününce çok yersiz buldum.. Onu da önermemiş kabul edin.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI