Hukuk sisteminin olmazsa olmazı savunmadır, savunmanlar yani avukatlardır… Bugün 5 Nisan Avukatlar Günü…
Bu tür özel günler, kutlamadan ziyade sorunların gündeme getirildiği ya da farkındalık günleri olarak anılır oldu…
Bursa Barosu bu yıl 5 Nisan Avukatlar Günü’nü deprem felaketinde kaybedilen, katledilen, hapsedilen avukatlara adadı…
Bursa Barosu 2022 yılında “Avukatlar Günü’nü Kutla(ya)mıyoruz” başlıklı bir basın açıklaması yapmıştı…
Bursa Barosu tarafından 5 Nisan Avukatlar Günü kapsamında Adalet Sarayı’nda düzenlenen törende Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasından sonra Baro Başkanı Metin Öztosun yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Depremden ağır şekilde etkilenen illerimizde avukatlık faaliyetinin fiilen sürdürülmesi çok daha zor hale gelmiştir.
Deprem bölgesindeki barolarımıza kayıtlı 17 bin 964 avukat ve 3 bin 762 stajyer avukat meslektaşımız, depremin sonuçlarından doğrudan etkilenmiş; 10 bine yakın meslektaşımızın ev ve/veya ofislerinde ağır hasar meydana gelmiştir…”
Başkan Öztosun’un basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
“2017 Anayasa değişikliğiyle devletin tüm kuvvetleri örtülü olarak yürütmede birleşti. TBMM’nin fonksiyon kaybı arttı, yürütmeyi denetleme fonksiyonu kalmadı, yasama fonksiyonu şekli bir hal aldı.
Sosyal medya linç, ihbar ve jurnal alanına dönüştü, baskı ve yönlendirmelerle yargı, ceza ve usul yasalarını alt üst eden kararlar verdi. Düşünce ve ifade özgürlüğüne, toplantı ve gösteri haklarına yönelik kısıtlamalar ve hukuka aykırı müdahalelerle ülkemiz daha baskıcı ve daha totaliter bir rejimin kıskacına alınmaya çalışıldı.
Demokrasinin vazgeçilmezi siyasal özgürlüğe hukuka ve demokrasiye aykırı müdahaleler oldu. Cumhuriyetin temeli olan laiklik ilkesinden uzaklaşıldı, naslara, dogmalara göre yönetimsel kararlar alındı.
Kadın haklarını geriletmek isteyen çağdışı anlayışlara, tarikatlara prim verildi. Çevre ve doğa katliamları devam etti.
Çocuk istismarı, kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri her geçen gün arttı. Kadını koruyan İstanbul Sözleşmesi’nden bir gece yarısı kararnamesiyle TBMM iradesi hiçe sayılarak Anayasa’ya aykırı bir şekilde çekilme kararı verildi.
Cumhuriyet kazanımları, laik demokratik hukuk devletinin temelleri aşındırılarak kullanılmaz hale getirilmek istendi.
Demokrasinin temeli olan; demokratik kitle örgütleri, sendikalar, meslek örgütleri bilimin, aklın ve adaletin sesi olarak bulundukları beyanlar ve itirazlar sebebiyle yürütme tarafından kriminalize edildi ve düşmanlaştırıldı.
Hukuk güvenliği kalmadı. AİHM kararları tanınmadı. Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığı tartışmaya açıldı, hatta mahkemenin kapatılması dahi dillendirildi.
Tüm bunları üreten mevcut anayasal sistem hukuki, sosyal ve ekonomik krize yol açtı. Ve bunun mesleğimize yansıyan maddi, manevi çok ağır sonuçları ortaya çıktı.”
“ADALETE GÜVEN CUMHURİYET TARİHİNİN EN ALT SEVİYESİNE İNDİ”
Başkan Öztosun Türkiye’nin hukukun üstünlüğü endeksinde 140 ülke arasında 116’ıncı sırada yer aldığına dikkat çekti:
“Hukuk devletinin vazgeçilmez ilkeleri, devletin istediği zaman eğip büktüğü; kimi zaman yok saydığı, kimi zaman ‘ben yaparım, hukuk arkadan gelir’ anlayışı ile uygulanan kavramlar olamaz, olmamalıdır.
1980’lerde ülkeye egemen olmuş ‘bırakın yapsınlar bırakın geçsinler’ zihniyetli yöneticilerin ‘anayasa bir kere delinmekle bir şey olmaz’ anlayışına güçlü tepki konulmaması sebebiyle gelinen noktada ‘anayasanın delik deşik edildiği’ günleri yaşayıp duruyoruz.
Bunlara ilişkin itirazlarımız ise itiraz mercilerince dikkate bile alınmadan sadece durumun bizim tarafımızdan tarihe düşülen notları ve tespitlerinden öteye gidemiyor maalesef…
Tüm bunların sonucunda hukukun en önemli fonksiyonu olan devletin temeli ve birlikte yaşama güvencemiz olan adalet fonksiyonun işlevini yerine getiremediği, birlikte yaşama güvencemiz olan adaletin ağır yara aldığı ve adalete güvenin Cumhuriyet tarihinin en alt seviyesine indiği görülmektedir.
Adalet dediğimiz şey toplumun bir arada yaşamasına imkan sağlayan en kıymetli kavramdır. Adaletin olduğu yerde huzur, refah, sevgi, saygı, kalkınma, sükunet ve mutluluk vardır.
Ancak;
Adalet, devletin çıkarlarını korumak bahanesiyle haksızlık etmek değildir. Adalet, tutuklamayı bir intikam aracı, toplumun sesini kesme aracı olarak kullanmak değildir.
Adalet, hak talep edenlere baskı uygulanmasına göz yummak değildir. Adalet, yönetimin, egemen sınıfların istediği gibi yasaların eğilip bükülmesi demek değildir.
Adalet, önlenebilecek binlerce ölümü ‘kaza olarak’, ‘kader planı’ olarak tarif edip sorumluluktan kurtulmak demek değildir. Adalet, depremde yardım gitmeyen insanlara geç kaldık ‘hakkınızı helal edin’ demek değildir. Adalet, kör kayıkçının bile gördüğü hukuksuzluğa rağmen ‘İstanbul sözleşmesinden çıkmak’ değildir.”
Avukatların ekonomik ve sosyal sorunları ve şiddet de Başkan Öztosun’un gündemindeydi…
Bursa Barosu Başkanı Metin Öztosun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yasalar örümcek ağı gibidir, sinekleri ve diğer küçük böcekleri yakalamak için yapılmıştır ama büyük kan emicilerin yolunu kesmez diyor Daniel Drew... Evet, avukat olarak; Büyük kan emicilerin toplumun kanını emmesini engellemek için uğraşıyoruz. Ülkemizin arazilerinin, sularının, ağaçlarının, kamuya ait olan zenginliklerin çıkar uğruna yok edilmesine karşı duruyoruz biz…
Evet, avukat olarak; Var olan gerçeğe katlanmayı değil, ona itiraz etmeyi, değiştirmeyi; geçmişi unutmadan aydınlık bir geleceği hayal ediyoruz biz…
Evet, avukat olarak; Halkımızın, sadece avukatı değil, acısının dert ortağı, ufkunun rehberi, ekmek kavgasının yoldaşı, haklarının bekçisiyiz biz...
Evet, avukat olarak; Hukukun halkın aleyhinde kullanılmasına, üstünlerin hukukuna karşı duruyoruz biz…
Evet, avukat olarak; yasaların gerçeğe göre düzenlenmesini savunuyor, yasaların içinde olan fakat gerçekte bir türlü uygulanmayan herkes için eşitlik, özgürlük, adalet ilkelerini somut olarak insanımızla buluşturmak için çabalayanlarız biz...
Evet, avukat olarak, önlenebilir ölümlerin önüne geçemeyenlerin, neden oldukları sonuçlar için cezalandırılmalarını sağlamak için mücadele veren avukatlarız biz...”
Başkan Öztosun basın açıklamasını şöyle sonlandırdı:
“Bursa Barosu olarak haksızlığa boyun eğmeden, susmadan, cübbelerimizi kimsenin önünde iliklemeden kutsal savunma mesleğinin temsilcisi olan meslektaşlarımızın, 5 Nisan Avukatlar Günü’nü kutluyor, umudun ve mücadelenin hizasına yazdığımız adımızla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi ‘hak kuvvetten üstündür’ diyoruz.”
Konuşmanın ardından avukatlar, saldırılarda katledilen, özgürlükleri ellerinden alınan meslektaşları için 30 dakikalık saygı nöbeti tuttu.