Geçtiğimiz günlerde arkadaşlarımın birisinden bana gelen mesajı bir alıntı olarak sizlerle paylaşmak istedim. Yaşananların, konuşulanların ve BİR ANADOLU KADINININ doğallığının sizleri de etkileyeceğini düşünüyorum!
12 Eylül öncesi, devrimci çocuklara yardım ve yataklık etmekten Hatice Nineyi gözaltına alıp hâkimin karşısına çıkartmışlar (sene 1981).
Hâkim, Hatice Nineye; “Sen bu gençlere ekmek verirmişsin, eve alıp yemek verirmişsin, öyle mi?” demiş,
Hatice Nine; “Gül yüzlü çocuklardı, kapıma gelirlerse onlara yemek, ekmek verirdim; sonra ben kapıma gelene sofra açmadan salmam ki” demiş,
Hâkim; “Peki Hatça Ana, sen hiç bu gençler İLLAGAL demedin mi?” deyince
Hatice Nine; “Yok ben İLLA GALIN demedim” demiş,
Hâkim; “Yemin eden mi bunların İllagal olduğunu bilmediğine” diye sorunca,
Hatice Nine; “Şah Hüseyin başı için ben bunlara İLLA GALIN demedim” deyince,
Hâkim; “Böyle yemin olur mu, başka yemin et” demiş,
Hatice Nine; “GARA COĞ BENİ TAŞ KESSİN Kİ dediğim doğrudur” demiş,
Hâkim; “Olmadı, başka yemin et” demiş,
Hatice Nine; “Aha Hüseyin Abdal’ın niyazı” demiş,
Hâkim; “O da kim, böyle yemin olur mu” deyince,
Hatice Nine muhtara dönüp; “Ula muhtar, bu hâkim yezit mi yoksa, hiç kimseyi tanımıyor” demiş.
Ülkemizde kırsalda yaşayan nüfus; 1970-80’lerde yüzde 65-70 iken, bugünlerde yüzde 30-35’le geriledi, 10-15 sene sonra tarıma sahip çıkmazsak yüzde 20’lerin altına inecek. Ne toprağa sahip çıkan kalacak ne de Anadolu’nun cahil sandığımız bilgesi kalacak…
Saygılarımla.