Bunca siyasi gündem içerisinde, geçtiğimiz hafta sonunda Anayasa Mahkemesi’nce soyadına ilişkin verilen karar, hukuk dünyasının ve ülkenin gündeminde üst sıralara oturdu.
Mevcut hukuk düzeninde (iptal edilen Türk Medeni Kanunu 187’ye göre) göre kadın, evlenmiş olmasına rağmen kendi soy adını taşımak istiyorsa, soy adını eşinin soy adının önüne koyarak iki soy adını da birlikte kullanmak zorundaydı. Anayasa Mahkemesi, önüne gelen iptal dosyasında, kadının bu yola sürüklenmesini cinsiyet eşitliği ilkesine aykırı bularak iptal etti.
İptal kararının yürürlüğe girmesiyle dileyen kadın, evlilikten sonra eşinden “izin” almasına gerek kalmaksızın, sadece nüfus müdürlüğüne müracaat ederek, sadece kendi soy adını kullanabilecek.
Belki de baştan hayatın doğal akışına ve eşitliğe aykırı olan bu “izin” kuralının ele alınmasında, eşitliğe ve insanlığa, ama öncelikle “hak eşitliği” temelli hukuka saygılı Anayasa Mahkemesi üyelerimize teşekkür ediyoruz. Ancak hayatın doğal akışında, hüküm iptal edildiğinde ortaya bazı sorunlar da elbette çıkıyor olacak. Zaten bu nedenle Anayasa Mahkemesi, iptal kararlarını birkaç ay sonra yürürlüğe koyar ki, o arada meclis gerekli düzenlemeleri yapıp boşluğu doldursun.
Tüm dünyada adalet sağlayıcılar, mahkemeler, hukukçular, vatandaşlar için hayatın olağan akışındaki olayların hukukla düzenlenmesi, çağdaş dünya hukukunun tanıdığı bir kavram. Mevzu karar, baştan “izin” kavramı getirerek eşitliğe aykırı bir düzenleme olabilir, ancak yeni boşluk da hayatın doğal akışında bazı sorunlar üretir cinsten.
Hayal ürünü bir isimlendirmeyle örneksemeden konuyu açayım.
Ayşe Polat isimli bir kadın vatandaşımızın evlilikle soy adı Ayşe Çiçekli olsun. Ayşe hanım nüfus müdürlüğüne müracaatla Çiçek soy adını aldığında, bu soy adı Ayşe hanımın annesinin soy adı olmayacak, babasının babasından gelen soy adı olacaktır. Yani Ayşe hanımın ataerkil babadan gelme erkek sülalesinin soy adı egemen olacak. Ayşe hanımın annesinin burada soy adı var mı? Yok.
Karı koca yani evlilik birliğinde eşlerin ayrı soy adlar taşımasının hukuk dünyası dışında pratik yaşamda getireceği zorluk ve sıkıntılardan bahsetmiyorum bile. Çift soy adında sorun doğmayacaktır, ancak pratikte ayrı tek soyadın sorun doğurma ihtimalleri mevcut.
En önemlisi de çocukların soy adları nasıl olacak? Mevcut mevzuatta Türk Medeni Kanunu’nun 321’inci maddesine göre “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır.” Bu hüküm gereği çocuk aile birliği içinde aile soyadı olarak babanın soyadını taşır. Dolayısıyla burada bir uyuşmazlık var.
Anayasa Mahkemesi kararı dokuz ay sonra yürürlüğe girecek. TBMM’nin bu konuda yeni bir düzenleme yapması için yeterli bir süre. Bu süre içerisinde iptal hükmü ile TMK 321 gibi çelişecek hükümlerin komple ele alınması şart.
Yoksa pek çok güncel hukuki sorunlarımıza yeni bir sorun daha eklemiş olacağız.
Kadınımıza da erkeğimize de tüm insanlarımıza da derin saygılarımla…