Aslında Kızılay gönüllülerinin eski ve yeni olarak ayrılması bile üzücü bir şey… Geçmişte Kızılay siyasetten uzak, her görüşten (terörle iltisaklı olanlar hariç) insanın gönüllü olabildiği ancak siyasi aidiyetini ya da görüşlerini Kızılay camiasının dışında tuttuğu bir yerdi…
Ne yardım edilen, ne bağış alınan ne de birlikte çalışılan gönülüllerin siyasi aidiyetine bakılmazdı. Zaten ilkeleri de bunu gerektirirdi.
Aslolan Kızılay’ın evrensel ilkeleriydi…
Kızılay’ın 7 evrensel ilkesi şöyledir:
“1.İnsanlık:
Savaş alanında yaralılara ayrım gözetmeksizin yardım etme isteğinden doğan Kızılay, her nerede olursa olsun insan ıstırabını ulusal ve uluslararası kapasitesi dâhilinde önlemek ve dindirmek için çabalar. Amacı insan hayatının, sağlığının korunması ve insan onuruna saygı duyulmasının sağlanmasıdır. Bütün insanlar arasında karşılıklı anlayışı, dostluğu, işbirliğini ve kalıcı barışı destekler.
2.Ayrım gözetmemek:
Kızılay, milliyet, ırk, dini inanç, sınıf veya siyasi düşünce farkı gözetmez. İnsan ıstırabını, en ivedi ve zaruri ihtiyaçlara öncelik vererek dindirmeye çalışır.
3.Tarafsızlık:
Kızılay, herkesin güvenini kazanmak amacıyla, düşmanlıklara taraf olmaz ve hiçbir zaman siyasal, ırksal, dinsel ve ideolojik nitelikteki ihtilaflara girmez.
4.Bağımsızlık:
Kızılay bağımsız bir kurumdur. Kızılay, insancıl faaliyetlerinde kamu otoritelerinin yardımcısı olarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasalarına tabii, ancak kendisine her daim Uluslararası Kızılay-Kızılhaç Hareketi temel ilkelerine uygun hareket etme olanağı veren bir özerkliğe sahiptir.
5.Gönüllü Hizmet:
Kızılay, hizmetlerinden hiçbir şekilde çıkar gözetmeyen gönüllü bir yardım kurumudur.
6.Birlik:
Türkiye’de Kızılay adı altında tek bir dernek kurulabilir. Bu dernek herkese açıktır. İnsancıl faaliyetlerini bütün yurdu kapsayacak şekilde yürütür.
7.Evrensellik:
Diğer ülke ulusal dernekleri ile eşit statüye sahip ve karşılıklı yardımlaşmada onlarla eşit sorumlulukları ve görevleri paylaşan Kızılay, dünya çapında bir organizasyonun içinde yer alır.”
Mevcut Kızılay yönetimi bu ilkelere bağlı kalabildi mi?
Ne yazık ki Kızılay Genel Merkezi bir süredir çeşitli iddialarla ülkenin gündemine geldi durdu…
Ancak bardağı taşıran damla 6 Şubat depremlerinde gönüllü kuruluşlara parayla çadır satması oldu…
Önce depremzedeler, daha sonra da toplum bunu içine sindiremedi…
Zira insanlar Kızılay’a bağış yapıyordu; bağış yaptıkları kuruluş ise depremden canlı çıkabilen insanlara en ihtiyacı oldukları, evlerinin yıkıldığı, yakınlarını kaybettikleri, eksi derecedeki havada sokakta kaldıkları bir dönemde çadır temin edeceği yerde, gönüllü kuruluşlara parayla çadır satıyordu…
Kamu vicdanı bu durumu kabullenemedi… Kızılay bu süreçte güven kaybına uğradı. Kızılay Kan Merkezleri’nin stokları tükendi. İnsanlar para bağışından kaçındıkları gibi kan da bağışlamaz oldu… Kan stokları tükenme noktasına geldi. Zira tüm sağılık kuruluşlarına kan ve kan ürünlerini Kızılay temin ediyor…
Neyse ki, aralarında siyasi partilerinde olduğu pek çok kurum ve kuruluş sağduyulu hareket ederek “Kan bağışı kampanyası” açtı. Kızılay Kınık yönetimine mal edilen “Kanı parayla satıyorlar” iddiasına katılmadığımı da belirtmeliyim. Kızılay Bursa Kan Merkezi taa 975’li yıllarda SSK Hastanesi’ne kanı parayla verirdi; mutemeti gelir her ay toplu olarak SSK Bölge Müdürlüğü’nden tahsil ederdi.
O yıllarda Tıp Fakültesi’nin ve bazı hastanelerin kendi kan işleme merkezleri de vardı. Yetersiz olduklarından sık sık yanlış kan verme vakaları, hepatit A, B, C hastalığı taşıyan kan nakilleri olurdu. Sonraki yıllarda AIDS’li kanların verilmesi de gündeme gelmişti.
Kimi zaman da acil durumlarda vatandaş kendisi Kızılay Kan Bankası’ndan parayla kan alırdı. Kızılay Kan Merkezleri’nde gece bile hasta kuyrukları oluşurdu.
2005 yılından beri Türkiye’nin kan ihtiyacını Kızılay Kan Merkezleri karşılıyor; kan ücretlerini de SGK ödüyor. Özel hastaneler kan bedeli tahsil ediyorlarsa usulsüz işlem yapıyorlar. Şikayet edilmesi gerekiyor. Yani Kızılay Kerem Kınık döneminde kan satıyor diye bir kampanya yürütmenin anlamı yok… Çok eskiden beri işlem gören kan ve kan ürünleri ücretliydi…
Kızılay ile ilgili pek çok iddia söz konusu… Ama çadır satma hadisesi iddia falan değil. Belgeli ispatlı bir durum. Kızılay’a tepkiler önce muhalefet partilerinden geldi… Ardından Fuat Oktay, İbrahim Kalın, Metin Külünk, Mustafa Varank, Mustafa Şentop, Mustafa Destici, Cevdet Yılmaz, Binali Yıldırım ve Fahrettin Koca gibi kabinenin ve Cumhurbaşkanlığı makamının önde gelen isimleri, Bakanlar ve Siyasi parti liderleri tarafından da istifası dile getirildi…
Kerem Kınık duymazlıktan geldi…
Ancak, son açıklama ise önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan gelince, Kerem Kınık Kızılay Genel Başkanlığı koltuğundaki iddiasını daha fazla sürdüremedi ve istifa etti…
Kerem Kınık basında yer alan bilgilere göre yeniden aday olmayacak; Kızılay olağanüstü Kongre’ye giderek yeni yönetimi seçecek…
Yeni yönetim eskinin devamı gibi mi olacak, yoksa yeniden yapılanmaya mı gidilecek, zaman gösterecek...
Her halükarda Kızılay gibi bir kuruluşun, ikesinlikle siyaset üstü olması gerekiyor. Zaten tüzüğü ve ilkeleri de bunu gerektiriyor.