Yıl sonu yaklaşıyor, malum herkes zam peşinde… Çalışanlar maaş zammının, iş sahipleri mal ve hizmetlerine ne zam yapacağının telaşında.
Tüm bu tartışmaların kaynağıysa asgari ücrete gelecek zam oranı.
Dünyanın her ülkesinde asgari ücret anlamında bir maaş tanımı vardır. Bazı ülkelerde bu saatlik asgari ücret, bazılarındaysa aylık olarak belirlenir.
Özellikle son iki yıldır uygulanan akıl dışı uygulamalarla ülkemizde tüm ekonomik dengeler alt üst olmuş durumdadır. Özellikle ücretliler, emekliler ve TL’ ye dayalı yatırım yapanlar büyük bir gelir kaybına uğramıştır. “ Faiz sebep, enflasyon sonuç” garipliğiyle tatbik edilen ultra negatif faiz ortamı bu insanların ezilmesine sebep olmuştur. Dünya ekonomi tarihine geçecek bu uygulamaya geçildiği günlerde bugün ezildiği görülen insanlar dahil kimsenin doğru düzgün bir tepkisi olmadı.
Şimdi toplum olarak fatura öderken hala bireylerin “ben ne alacağım?” derdinde olması düşündürücüdür. Sanayici destek, çalışanlar maaş zammı istemektedir.
Yapılacak maaş artışlarının kısa bir süre sonra zamlarla geri alınacağı bilinse de herkes diline gelen artışı talep etmektedir.
Kimse “ toplum olarak ne üretiyoruz”, “eğitim düzeyimiz nedir”, “adalet sistemimiz ne halde” diye sormamaktadır? Geliri belirleyen bu hususları göz ardı ederek gerçeklerden kopmaktayız.
Bugün ülkede en sıkı çalışan kurum merkez bankansının matbaasıdır. O da kağıdı, mürekkebi ve baskı makinesini ithal etmektedir.
Yaşadığımız bu sıkıntılar bilinen, kanıtlanmış kuralların uygulanmasıyla zaman içerisinde aşılabilir.
Tabi bu durumda acı gerçeklerle yüzleşilmesi gerekecektir.
Asgari ücret artışı yerine mevcut maaşlarla alım gücü nasıl arttırılacağını konuşmadan açlık, sefalete ve cehaletin önüne geçemeyiz.