Eğitimin toplum hayatında ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Peki bu konuda neler yapılıyor, neler yapılmalı?
Bir gerçeği kabullenmek gerekiyor. 4+4+4 sistemi maalesef beklenilen sonucu vermemiştir. Geleceğin ihtiyacına göre yeni bir yapılanmaya gitmek lazım. Bunun için de okul öncesi eğitim mutlaka zorunlu eğitim kapsamına alınmalı.
Temel eğitimin birinci basamağı olan ilkokul 5 yıl, ikinci basamağındaki ortaokul ise 3 yıllık bir yönlendirme ile liseye hazırlık olmalı. Bu önerim eski sisteme dönüş olarak görülecektir. Doğrudur ama bizler o yöntemin zararlı bir yanını görmedik ki. Konuya dünya ölçeğinde ve ileri ülkeler bazında baktığımızda bunun doğru olduğunu görürüz.
Bu süreçte; ilkokuldaki ilgi, yetenek ve akademik başarısına göre 3 yıllık ortaokula giden öğrenciler, ortaokul bitiminde ise meslek liselerine ya da fen veya sosyal bilimler liselerine yönlendirilebilirler. Lise öğretimi 3 yıl olarak düzenlenmeli. 4 yıl olmasının hiçbir katkısının olmadığını görüyoruz.
Bu noktada önemli olan; ülkemizin ihtiyaçları, hedefleri, istihdam imkânları, çağımızın gerektirdikleri ve öğrencilerin hayalleriyle örtüşecek bir insan gücü planlanmasının yapılmasıdır.
Bu kapsamda öğrenciler hangi oranda meslek liselerine, ne oranda üniversite odaklı akademik liselere yönlendirilecek? Bu çok önemli bir ayrıntı ve kesinlikle bir plan-program çerçevesinde yapılmalıdır.
Nasıl bir yönlendirme yapılmalı?
Öncelikle, ülkemizin gelecek hedefleri neler? Önümüzdeki kısa, orta ve uzun vadeli öngörülerde hangi sektörler öne çıkıyor? Ülkemizin koşulları hangi sektörleri önü çıkarmamızı gerektiriyor? Bunlara bir bakalım.
Tarım ve Turizm, ülkemizin bulunduğu coğrafyanın bize sunduğu iki avantajlı ve önemli sektör. 2023 yılının verileri turizm açısından nasıl sıçrama yapabileceğimizin bir kanıtı oldu. İklim şartlarımız, termal kaynaklarımız, tarım için çok uygun arazilerimiz, arkeolojik olarak tüm dünyanın ilgisini çeken kalıntılar, İstanbul gibi tarihin tüm çağlarından bize görünümler sunan bir şehrimizin yanında Anadolu’nun her tarafındaki tarihsel birikimler.
Tarımda ise bilindiği gibi yakın tarihlere kadar dünyanın kendisine yeten ülkelerinden biriydik. Ancak yanlış politikalar sonucu önemli bir ithalat ülkesi haline geldik. Şimdilerde devlet, politikasını değiştirmiş ve tarımı desteklemeyi öne almış görünüyor. Umarım sürdürürler. Bu konunun alt kırılımları ayrı bir yazı gerektiriyor. Kentlerimizdeki kargaşanın temel etkenlerinden birisi de budur.
Bilişim çağı artık olmazsa olmazımız konumunda. Ayak uydurmak zorundayız. Yapay zekâ, mobil oyunlar, siber güvenlik, çip tasarımı ve her alanda büyük önem taşıyan dijital uygulamalar gençlerimizin ilgisini fazlasıyla çekiyor ve desteklenmeleri halinde mucizeler yaratmaları mümkün.
Savunma Sanayinde yakaladığımız ivmeyi sürdürmemiz gerekiyor.
Hizmet sektörü gittikçe artan oranda hayatımızın içinde. Büyük bir istihdam alanı. Yaşam kalitemizin temel unsurlarından olan; yetenek ve beceri gerektiren güncel meslekleri, hayali olanların uğraşı haline getirmeliyiz.
Yine bizde milyonlarca kişiye iş imkânı sağlayan; mürebbiyelik, apartman görevlisi, temizlikçi, bakıcı, bahçıvan, güvenlik görevlisi gibi sektörler disipline edilmeli, sigorta kapsamına alınmalı ve bu işleri yapanlara yetkinlik kazandırılmalıdır.
Yine en önemli başat sektörlerimizden biri olan inşaatta da kalifiye eleman açığı ciddi anlamda ele alınmalıdır. Eline mala, pense, kaynak makinesi alan herkes ustayım diye ortalıkta dolaşmamalıdır.
Sanayinin her alanında olduğu gibi sosyal yaşamın her alanında da çok daha donanımlı ara-insan gücüne ihtiyacımız vardır. Üniversite kapısında hüsrana uğrama yerine bu meslekleri canı gönülden yapmaya aday milyonlarca gencimiz varken, aileleri bunu istiyorken, maalesef yönetenler mesleki eğitimi yeterince ciddiye almıyorlar.
Üreten, sorun çözen, yaşam kalitesini yükselten, istihdamı sorun olmaktan çıkaran, tam anlamıyla bir mesleki eğitim; sadece bu günümüzü değil geleceğimizi de kurtaracaktır. Ancak günümüz Milli Eğitim Bakanı’nı dinleyince ümitlerim kırılıyor.
Toplum olarak her platformda beklentilerimizi anlatmalı ve yapılanları dikkatlice izlemeliyiz. Yarınlarımız ancak bu titizlikle aydınlık olabilir.