Kıymetli okurlar, pek tabi ki ülkemizin döviz ihtiyacının karşılanması ve ekonomik kalkınmamız açısından ihracat faaliyetleri çok büyük bir önem arz etmektedir. Pek tabi ki mali politikaların ihracatı ve döviz kazandırıcı faaliyeti desteklemesi ülke ekonomisi açısından büyük önem taşımaktadır. Şirketler belli dönemlerde düzenlenen fuarlara katılarak ihracat müşterisi edinmekte ve bu müşteriler üzerinden gelir kalemi hedeflemektedir.
Şirket müdürünün işin gereği olarak yurtdışında fuara katılmak İçin yapmış olduğu konaklama ve seyahat harcamalarının, vergi kanunları karşısında nasıl bir uygulama alanı bulacağı da soru işaretleri barındırmaktadır. İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı konuya ilişkin şirket müdürünün, iş ile ilgili olarak yurt dışında fuara katılmak için yapmış olduğu seyahat ve konaklama masraflarının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ve Ba formunda bildirilip bildirilmeyeceği hususunda görüş bildirmiştir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi maksadıyla yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olup bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılması mümkün değildir.
Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; şirket müdürünün ticari faaliyetleri ile ilgili olarak, işin önem ve genişliği ile orantılı ve seyahat amacının gerektirdiği süreyle sınırlı olmak şartıyla, yapmış olduğu yurt içi ve yurt dışı seyahatlerde; ulaşım, konaklama, yemek gibi harcamalara ait giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu harcamaların, Vergi Usul Kanunu’nun 229 ve takip eden ilgili maddelerinde yer alan belgelerden biri ile tevsik edilmesi gerektiği bildirilmiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3 üncü maddesinin (B) fıkrasında, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği hükme bağlanmıştır.
Ayrıca, aynı Kanunun 227’nci maddesinin birinci fıkrasında, “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir” hükmü yer almakta olup, söz konusu kayıtların ise aynı kanunun 229 ve müteakip maddelerinde yer alan veya Bakanlığımıza verilen yetkiye dayanılarak kullanılma zorunluluğu getiren belgelerle tevsik edilmesi gerekmektedir. Diğer taraftan, yurt dışında faaliyette bulunan mükelleflere yaptırılan iş ve hizmetler karşılığında alınan belgelerle ilgili işlemlerin yer aldığı 253 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde açıklandığı üzere, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlara yaptırılan iş veya hizmetler karşılığında ödemede bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükellefleri, yurt dışında mukim kişi veya kuruluşlardan aldıkları muteber belgeleri, defter kayıtlarında gider olarak göstermeleri sırasında belgelerde yazılı bedelleri, belgenin düzenlendiği günde Merkez Bankasınca belirlenen döviz alış kuru üzerinden Türk lirasına çevirerek kayıtlarında göstereceklerdir. Ancak inceleme sırasında inceleme elemanınca lüzum görülmesi halinde, mükellefler bu belgelerini tercüme ettirmek zorundadırlar.