Aslında bu başlık Mısır Macerası diye de okunabilir. Gerçekten bu bir haftayı biraz aşan süre içerisinde eskilerin deyimiyle “ifratla tefrit” arasında gittik geldik.
Gezide en önemli şehir olan Kahire’de zengin Mısır uygarlığının eserlerini yerinde, dokunarak, hissederek inceleme imkânım oldu. Basamaklı Piramit bunlardan biri.
Gelelim ana sembollere. Dünyanın 7 harikasından ayakta kalan tek eser olan Keops, Kefren ve Mikerinos piramitleri ile (antik yaklaşıma göre) piramitleri korumak için yapılan Sfenks tüm haşmetleriyle göz kamaştırıyor.
Gerek piramitler ve gerekse Sfenks bugünün ölçüleri ile inanılmaz boyutlarda. Ayrıca geometrik açıdan da hatasız yapılar. Piramitlerin iç yapıları da hayretler verecek derecede ilginç. Piramitin içi ziyaretçilere açık. İzlemek isteyenler uzun kuyruklar oluşturuyordu.
Kahire’den sonra uçakla Aswan’a vardık. Mısır'ın en büyük barajı ve dünyanın sayılı barajları arasında olan Aswan Barajı’nın sular altında bırakılması sonucunda yerinden taşınan ve Philae Adası’na getirilen İsis Tapınağı’nı gördük. Yerinden taşınan 16 tapınaktan biri olan Greko-Romen Tapınak, ilk çağ Mısır inancının merkezinde olan İSİS-OSİRİS kültürünün ve Roma İmparatorluğu’nun kendilerini bir firavun gibi benimsediklerini ortaya koyan bölümleri ile dikkat çekiyordu.
Seyahatimizin bundan sonrası Nil Nehri’ndeki gemi-otelde geçti. Nil üzerinde toplamda 110 gemi, turistler için çalışıyor. Mısır'daki en düzenli işleyen mekanizma bu gemiler. Yetişkin bir kadro var. Kahvaltı dahil üç öğün yemek açık büfe olarak sunuluyor. Ben bu üç günlük gemili seyahati genel izlenimlerimin dışında tutuyorum.
Gemi hareket halinde iken çevreyi keyifle izleyebiliyorsunuz. Burada benim ilk kez tanık olduğum şey, havuz aracılığıyla nehirdeki seviye farkını aşarak geminin yoluna devam etmesi. Gemi; seyahat esnasında, görülecek tarihi yapıların bulunduğu mekâna yakın yerlerde kıyıya yaklaşıyor ve buradan otobüsle tarihi kalıntılar görülmeye gidiliyor.
Bunlardan biri de dünyanın en büyük tapınak kompleksi olan Karnak Tapınağı; iç içe pek çok tapınağı ihtiva ediyor. II. Ramses'in yaptırmış olduğu dev sütunlarla inşa edilen salon çok etkileyici. Ardından Karnak’la çağdaş olan ve II. Ramses'in kendi adına dönüştürdüğü ünlü Luksor Tapınağı’nı ziyaret ettik.
Akşam gemide folklorik bir gösteri yapıldı. Bu gösteride erkek dansörün üzerindeki aksesuarla yaptığı şov görülmeye değerdi. Belki de gezinin en akılda kalacak etkinliğiydi diyebilirim.
Gezi sırasında bir balonla seyahat (45 dakika) yapmak kısmet oldu. Balonun şişirilmesi, içine binmemiz, havalanması, yolculuk sırasında tapınakları ve heykelleri kuşbakışı görmek ilginçti.
Son gün, Krallar Vadisi’ni gezdik. Bu vadide 17 firavunun dağların içine ayrı ayrı oyulmuş mezarları var. Ama o bilinen kaya mezarları gibi değil. Her birinin girişinden itibaren, mezar bölümü dahil tüm iç mekanları duvar resimleri ile bezenmiş. Ben yalnız bir mezarı gezebildim. 17 mezar herhalde birkaç günlük zaman ve performans gerektirir.
Dikkatimi çeken ziyaretçi sayısının çok fazla oluşu idi. Giriş, her bir mezar için ayrı bilet almayı gerektiriyor. Ucuz da değil. Günümüz Mısır’ı için antik dönem uygarlığı tam bir para makinesi. Az masraf çok getiri sağlayan bir varlık.
Yazımın sonlandırırken gezimizi koordine eden Ruhi Bey'e, rehberliğimizi yapan emekli tarih öğretmeni Hasan Bey'e ve İZ Turizm’e teşekkür ediyorum.
Mısır gelecekte nasıl bir ülke olacak tahmin edemiyorum. Umarım düzelir ve antik geçmişine layık olur.