?>

MESLEKİ EĞİTİM        

Mürsel Öztürk

11 ay önce

Ülkemizde mevcut durumda 20 milyonu aşkın öğrenci var. 1,2 milyon da öğretmen. Lise öğrenimi görenlerin sayısı yaklaşık 7 milyon. Bunların yaklaşık dörtte biri meslek liselerinde okuyorlar. Üniversitede öğrenci sayımız ise 8 milyon civarında. Rakamları yuvarlatarak vermemin nedeni 2023/2024 sayılarının tam olarak netleşmemesi.

Bizim bu defa ele alacağımız konu Mesleki Eğitim. Daha önceki yazılarımda da bu konuyu birkaç kez sizlerle paylaşmıştım. Neden şimdi tekrar yazmaya ihtiyacı duyduğuma gelince: Son birkaç yıldır en yüksek devlet yönetimi de dahil herkesin dilinde öncelikle liyakat, akabinde de Mesleki Eğitim. Çünkü yükte ağır pahada hafif ürün ihraç etmek kazandırıcı değil. Dış ticarette dünya sıralamasında yükselmek yerine seviye kaybediyoruz. Ayrıca milyonlarca diplomalı işsizimiz var. Yani bugüne kadar biz çarkı tersine çevirmekle vakit kaybetmişiz.

Dünden bugüne çok şey değişti. 20-30 yıl öncesine kadar diploma her şeydi. O olmadan çaldığınız her kapı yüzünüze kapanıyordu. Her diplomayı bir “altın bilezik” sandık. Diploma konusunda siyasetçiler üzerinde yoğun baskı oluştu. Onlar da her mahalleye bir okul, her kente de bir üniversite açtı. Hatta bazı ilçelere bile. Sonuç ne oldu? Tam bir diploma erozyonu. “İşe göre diploma” odaklı eğitim yapacağımıza diplomaya göre iş yaratmaya çalıştık ama olmadı. Ara-insan gücünü ve usta-çırak geleneğini yok ettik. Çocuklarımızı sınav odaklı eğitimin bağımlıları haline getirdik. Spor ve resme ilgi duyanları, müziği ve estetik değerleri bir yaşam biçimi olarak kabul eden veya farklı alanlarda kendini geliştirmek isteyenleri yok saydık.

Peki alınan diplomalar bir işe yarıyor mu? Gençlere bir yetkinlik ve iş kazandırıyor mu? Elinde birkaç diploması olan, “Ben bu işin uzmanıyım” diyebiliyor mu? Elbette hayır. Bu yüzdendir ki zorunlu eğitim çağındaki milyonlarca çocuğumuz ya eğitimini yarıda bıraktı ya da açık öğretime geçti. Zorunlu eğitim çağındaki yüz binlercesi de ne okulda ne de herhangi bir işte çalışıyor. Çocuk işçilik dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de olmaması gereken bir durum. Yasal olarak da zaten yasak ama gelinen nokta hiç de öyle değil.

Peki ne yapalım? Artık eğitimi ve çocuklarımızın dolayısıyla ülkemizin geleceğini ciddiye alalım. Eğitim sistemini yeniden dizayn etmek zorundayız. Diplomanın yerini mesleki yeterlilik ve yetkinlik almalı. En önemlisi de meslek eğitimine ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi olur.

12 yıllık temel eğitim sonrası neredeyse tüm gençlerimizin önüne en güçlü seçenek olarak üniversiteye koyduk. Onlar da hangi liseden mezun olduklarına bakmaksızın dershanelere yöneldi. O da yetmedi üniversiteli olmayı hayal olmaktan çıkarıp herkesin girebileceği hale getirdik. Liselerin kalitesini artırarak mı? Tam tersine puan barajlarını sıfırlayarak. Hem de mezun olduklarında kaçı iş bulabilir sorusuna zerre kadar kafa yormadan.

Gelişmiş ülkelerin tamamında üniversiteye yönlendirilen öğrenci sayısı %30-35'i geçmez. Diğerleri çok geniş bir yelpazede mesleki eğitime yönlendirilir. Bu noktadan hareketle çocuklarımızın üçte ikisini ilgi ve yetenekleri doğrultusunda kolayca iş bulabilecekleri ve severek yapacakları mesleklere yönlendirmeliyiz. Liseden sonra, hele ki üniversitede sınavlarının ve mezuniyetinin yarattığı hayal kırıklıkları sonrasında onları sil baştan yeni bir mesleğe yönlendirmek çok zor. İşte bu yüzden hem gençlerimizin hem ülkemizin hem de ekonominin menfaatlerini koruyacak, aileleri rahatlatacak yeni eğitim modelleri geliştirmek zorundayız. Dünün meslekleri bir bir yok olurken diplomalı işsizler kervanına yenilerini eklememeliyiz.

21. yüzyılın ihtiyaçları 20. yüzyılınkinden çok daha farklı. Bunun idrakinde olmalıyız.

YAZARIN DİĞER YAZILARI