Bu aralar neye üzüleceğimizi şaşırdık... Kadın cinayetleri, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in bir manyak tarafından parçalanarak öldürülmesi, boğulduğu bilinen, kim / kimlerce neden öldürüldüğü muamma olan Narin kızın cinayeti, Rojin'in Van Gölü'nde yitip gitmesi... Yenidoğan Çetesi olarak bilinen bebek seri katillerinin açığa çıkması.. SGK'dan para alabilmek için bebekleri gerekmediği halde yenidoğan yoğun bakım servislerine yatırmışlar.
Bari doğru dürüst baksalardı... Yoğun bakıma yatışları haklı kılabilmek için çocukları hasta etmiş olmalılar... Annelerin anlattıklarını okudukça böyle düşünür oldum... .
Bugün TUSAŞ'ta yaşanan hain, alçak terör saldırısı ise vatanını seven herkesi derinden yaraladı...
Yetkililerin verdiği bilgilere göre biri taksi şöförü, dördü TUSAŞ personeli olmak üzere 5 kişi şehit oldu... 22 yaralının 7'si ise özel harekat polisi... Bakan Güler ve Bakan Yerlikaya'nın açıklamaları teröristlerin PKK'lı olduklarına işaret ediyor...
Nereden gelirse gelsin, kim yapmış olursa olsun teröristleri, terör saldırısını lanetliyor, şehitlere rahmet, yaralılara şifa diliyorum...
YENİDOĞAN ÇETESİ / SAĞLIKTA ÖZELLEŞME VE DENETİM EKSİKLİĞİ
Günlerdir Yenidoğan Çetesi olarak anılan canavarların nasıl insanlıktan uzaklaştıklarını, minnacık bebekleri para için yoğun bakımlarda ölum tuzağına dönüşen küvezlere hapsettiklerini yazılı ve görsel medyada dehşetle izliyoruz...
Gerçekten dehşete düşüyorum.... Okurken ya da TV'de izlerken bile çok zorlanıyorum....
Her şeyin paraya endekslendiği neoliberal düzenin insana insanlığını nasıl unutturduğuna, canavarlaştığına tanıklık ediyoruz...
Çok övündüğümüz sağlık sistemi ne denli korunaksız olduğunu, minicik bebelerin bile korunamadığını gördük...
Aslında bu yeni bir şey değil... Eskiden SSK hastanesi, Devlet Hastanesi, Tıp Fakültesi Hastanesi vardı... 3 de özel hastane... Onlar trafik kazası ya da çok acil durumlar dışında sigortalı hastalara bakmazdı zaten...
SSK Hastanesi devlet hastanesine sevk yapmazdı. Tıp Fakültesi'ne hasta gönderirdi.
Ve müfettişler her yıl birkaç kez gelir, Tıp Fakültesi Hastanesi faturalarını didik didik eder ve mutlaka ciddi suistimaller bulurlardı. Bazen de kurum içi yolsuzlukları tespit ederlerdi.
Müfettişlerin tespitleri arasında ölen hastaya diyaliz yapıldığı, hastaya kullanılmayan tıbbi malzemelerin fatura edildiği gibi pek çok sorun bulurlardı...
Eskiden sosyal güvenlik şemsiyesi nüfusun tamamını kapsamazdı... Emekli Sandığı, Bağkur ve SSK'nın kendi birimleri vardı. Emekli sandığı mensupları ve Bağkurlular Muradiyede'ki Devlet Hastanesi ve Tıp Fakültesi Hastanesi'ne; işçiler ise SSK hastanesine giderlerdi...
Özel hastane sayısı azdı...
Ama doktorların özel muayenehaneleri vardı... SSK Çekirge Hastanesi'nde hasta yoğunluğu çok fazlaydı. Hastaların tedavi yolu muayenehaneden geçerdi. O dönemde doktorluk kişiyi zengin eden, sınıf atlatan bir meslekti.
Özel hastane sayısı daha önce de yazdığım gibi 3 tane filandı. Hayat Hastanesi diğerlerine göre daha ekonomik olmakla birlikte özel hastanelere şehrin varlıklı kesimi giderdi...
Dolayısıyla ilgili kurumların müfettişleri ihbara dayalı ya da rutin denetimlerde yolsuz ya da usülsüz yapılan işlemleri bulurlardı...
An itibariyle Bursa'da İnegöl'deki 2 hastane de dahil 20 civarında özel hastane var...
SGK'ya kesilen faturaların denetimi önemli, peki nasıl yapılacak...
VE BURSA TABİP ODASI'NDAN BEKLENEN AÇIKLAMA GELDİ
Bursa Tabip Odası yenidoğan çetesiyle ilgili açıklamada bulundu...
Günlerdir manşetlerden düşmeyen, TV kanallarında ana haber bültenlerinde ilk sırayı alan, açık oturumlara konu olan yenidoğan çetesiyle ilgili açıklamayı çok daha önce yapmaları beklerdim...
Bursa Akademik Odalar Yerleşkesi'nde düzenlenen basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Üyesi Güzide Elitez, Bursa Tabip Odası Başkanı Kadir Binbaş ile yönetim kurulu üyeleri ve STK temsilcileri katıldı...
Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş yaşananlara öfkeli olduklarını söyledi:
“Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz. Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor. Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır."
YENİDOĞAN YOĞUN BAKIM YATAK SAYISINDA ÖZELDE VE KAMUDAKİ ARTIŞ
Başkan Binbaş kamuda ve özelde yenidoğan yoğun bakım yatak sayılarındaki artışları gündeme getirdi:
"2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı yüzde 177 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı yüzde 416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır..."
BU KORKUNÇ SUÇA KARIŞANLAR EN AĞIR CEZALARI ALMALI
Başkan Binbaş, yenidoğan bebek ölümleriyle ilgili ortaya çıkan bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin, meslek onuru ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurguladı:
“Bu korkunç suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir. Hekimlik mesleğinin etik değerlerini hiçe sayan bu kişiler, en ağır cezaları almalıdır.
Ancak burada hesap vermesi gerekenler yalnızca bu suça karışanlar değil, aynı zamanda aylar öncesinden gelen ihbarlara ve yaşanan ihmallere rağmen bu hastanelerin faaliyet göstermesine izin veren yetkililerdir.
Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerini denetlemek ve bu tür olayların yaşanmasını önlemekle yükümlüdür. Ancak son olay, bu denetimlerin yetersiz kaldığını ve ihmallerin üstünün örtüldüğünü gözler önüne sermektedir.
İnsan hayatı ticaretin bir malzemesi yapılamaz. Parayı insan sağlığının önüne koyan tüm hekimler, en hızlı şekilde aramızdan ayıklanmalı ve sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir.
Biz, gerçek, kamucu hekimler olarak bu korkunç olayın takipçisi olacağımızı ve adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağımızı herkesçe bilinmesini isteriz..."
SAĞLIK BAKANLIĞI HASTANELERİ, SOSYAL GÜVENLİK KURUMU DA FATURALARI DENETLEMELİYDİ!
Sağlık Bakanlığı Hastanelerde verilen sağlık hizmetlerini/ işleyişi denetlemekle yükümlü...
Özel hastane faturalarını yani parayı ödeyen kurum SGK... Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na bağlı... Şişirilen faturalar SGK Başkanlığı'nı doğrudan ilgilendiriyor.
SGK'nın denetlemesi gerekirdi.
Ancak... Ne il müdürlükleri bazında ne de Genel merkez nezdinde denetleme müessesesinin sağlıklı çalışabilmesi için yeterli sayıda, yeterli liyakate sahip, siyasetin baskısından etkilenmeyecek denetmenlerin / müfettişlerin / bürokratların olduğunu sanmıyorum...
Ancak geniş aralıklı-rastgele yani istatikte Random denilen yöntemle denetlenir. Müfettiş Ankara'dan gelmişse, fatura yığınları arasından bir tanesini seçer ve onu inceler...
Dolayısıyla usülsüzlük ya da yolsuzluğun bulunması zar atımı gibi şansa kalır!
Yoğun bakımlara çöreklenen yenidoğan katili çetenin özgüveninin altında denetimsizlik ve sağlığın özelleşmesi / neoliberal düzen yatıyor...
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM İNSAN HAYATINA MAL OLUYOR
Başkan Binbaş sürecin takipçisi olacaklarını ve sorumluların hesap vermesi için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi ve BTO eski Başkanı Güzide Elitez ise şunları söyledi:
"Sağlıkta dönüşüm insan hayatına mal oluyor. Sağlıkta dönüşüm konuşulmaya başladığı günden beri TTB ve odalarımız olarak her açıklamamızda bu sonuçların olacağını söyledik.
Yaşananlar çok acı ve trajik. Sağlıkta dönüşümün terk edilmesi ve kamucu bir sağlık bakış açısıyla yeni bir sağlık sistemi oluşturulmalı.
Hem hekimler hem de örgütler olarak tüm STK’ların talep etmesi gerekiyor. Artık gelinen nokta katlanılır bir durum değil. Bebeklerimizin de bu sisteme kurban olması anlaşılabilir değil."
BU İŞ YENİDOĞAN YOĞUN BAKIMLARIYLA SINIRLI KALMAYACAK... EŞİLDİKÇE YENİ VERSİYONLARI ORTAYA ÇIKACAK... YAŞLI YOĞUN BAKIMLARI, ÇEŞİTLİ GEREKSİZ AMELİYATLAR... GEÇMİŞTEKİ GİBİ ÖLÜYE DİYALİZLER...
AMA HİÇBİRİ İÇİMİZİ O MİNNACIK BEBEKLER KADAR ACITMAYACAK...
YAHU GAZZE'DE SOYKIRIMCI FAŞİST İSRAİL FİLİSTİNLİ BEBEKLERİ ÖLDÜRÜYOR..
BUNLAR DA BİZİM İÇİMİZDEKİ DÜŞMANLAR! PARA İÇİN İNSANLARIN SOYUNU KURUTUYOR, BEBEKLERİNİN CANINA KAST EDİYOR... KÖTÜNÜN KÖTÜSÜ...