?>

Nüfusa oranla en fazla can kaybı Nurdağı’nda

H. Gül KOLAYLI

2 yıl önce

Kahramanmaraş, Hatay depremlerinde can kayıpları 50 bine yaklaşıyor. Bir kısmı hastanede tedavi görürken yaşamını yitirenlerdir, bir kısmı ise yeni ulaşılan enkazlardan çıkartılanlar…

Sağlık Bakanlığı’ndan herhangi bir açıklama gelmedi, ama yüzlerce insanın kol, bacak, el, ayak gibi uzuv kaybına uğrayarak engelli konumuna geçtiğini tahmin ediyorum…

Zaten deprem bölgesindeki kamplarda diz  altından ayakları sargılı gencin koltuk değnekleri ile dolaştıklarına bizzat şahit olduk.

Yüzyılın felaketi demek az geliyor… Bursa Büyükşehir Belediyesi'nin organizasyonuyla gittiğimiz Nurdağı, Hassa, Kırıkhan ve Antakya’daki yıkımı gördük…

Depremden etkilenen 11 il arasında sadece iki ilin birkaç ilçesindeki gördüklerimiz bile felakete dönüşen depremin ne denli yıkıcı olduğunu . gözler önüne seriyor…

Bizim deprem bölgesine gidişimizde enkaz başında bekleyen de yoktu, enkaz altında canlı da…

Yani kitlesel faciaya dönüşen depremin en feci haline tanık olmadık. Yine de çok acı vericiydi. Bölgeyi yerinde görmek  televizyon ekranından seyretmeye benzemiyor.

Saatlerce gittiğiniz yollarda sağlı sollu yıkıntıları görüyorsunuz… Üstelik gördüklerinizin olanın onda biri bile değil…

İlk durağımız Gaziantep’e bağlı Nurdağı'ydı. Nüfusa göre en fazla can kaybının yaşandığı ilçe… 20 bini merkezde, olmak üzere 41 bin kişinin yaşadığı kent harabeye dönmüş. 2 bin 400  ile 2 bin 600 kişi arasında can kaybı olduğu söylendi. 9  kişiden biri yaşamını yitirmiş.

 Arada ayakta kalan çok katlı ya da bir veya iki katlı binalar da var. Ama dışarıdan bakarak ne kadar hasarlı olduğunu kestirmek mümkün değil…

Yamaçlardaki TOKİ Binaları depremi hasarsız atlatmış;  Afet Koordinasyon Merkezi olarak kullanılan Hükümet Konağı da hasarsız; yeni yapılmış.

Nurdağı’ında afet koordinasyonunun başında Şırnak Valisi Osman Bilgin vardı…

İlk günden beri bölgede olduğunu, ilk 9 gün uyumadan çalıştıklarını anlatarak “Şimdi olsa yapamam gibi geliyor” dedi…

Vali Osman Bilgin’in önünde büyük bir kent haritası var; fayın geçtiği bölge, kamp yerleşim alanları, kırsal mahalle denilen köyler, kampların ve sosyal birimlerin konuşlandığı alanlar... 

Köyleri koordinatör kaymakamlara ve jandarma karakollarına zimmetlemiş. Düzenli ziyaret ediliyor, ihtiyaçlar tespit edilip iletiliyormuş…

“Burada  insanlar tarım yapıyor. Evlerinin civarından ayrılmak istemiyor. Az hasarlı ya da orta hasarlı evlerini tuvalet, duş ihtiyaçları için kullanıyorlar. Bazı vatandaşlarımız da evleri hasarsız olmasına karşın girmek istemiyor. Korkuyorlar,  Biz de mazur karşılıyoruz! İsteyen herkese çadır verdik” dedi…

Vali Osman Bilgin’in verdiği bilgiler arasında nüfusa göre Nisan ayının 10’una kadar tüm vatandaşların konteynerlere yerleştirileceği yer aldı:

Türkiye’nin konteyner kapasitesi belli. Üretim hızlandırıldı. Şu anda Nurdağı’nda 3 konteyner kent var. Ekilecek tarlası ya da hayvanı olan vatandaşlar için köylere konteyner kuruyoruz. 30 Haneli Belpınar köyünde TOKİ tek katlı konut inşaatına başladı."

Yardımların yeterli olup olmadığına dair soruyu ise Vali Bilgin şöyle yanıtladı:

“Yardımlar devam ediyor. Getir sistemi kurduk. Köyleri burada görevli kaymakamlara böldük. Her gün karakol komutanı vatandaşın talebini bildiriyor. Gıda, yiyecek, içecek, hijyen malzemeleri düzenli gönderiliyor.”

Bir de şu konuya değindi;

Yardımlarınızı ayni değil, nakdi olarak AFAD’a yapın. Zira ihtiyaç kalemleri değişiyor. AFAD bunları parayla temin ediyor. Yardımım kesmemek lazım. Bir de ikinci el eşya göndermeyin. İkinci el eşya getirenleri almıyorum. 40 tır ikinci el eşya geldi, almayınca tırlar sokağa döküp gidiyor, birileri de fotoğrafını çekip yayınlıyor…”

Vali Bilgin, Nurdağı’nda sağlık hizmetlerinde sorun olmadığını, diş tedavisinin bile ücretsiz sağlandığını, düzenli yemek dağıtımı yapıldığını söyledi:

“Aklınıza gelen herkes burada.  1250’si gönüllü olmak üzere 3 bin 627 kişi görevli. Biz burada hayvanlar için tedavi merkezi, yaşlı rehabilitasyon merkezi, gönüllülerle berber hizmeti, millet kıraathanesi oluşturduk. Su sorunumuz yok, su fazlalığımız var. 10 günde her yere elektrik ve su verdik. Yıkımlar sırasında tedbiren elektrik ve suyu kesiyoruz. An itibariyle 54 birimimiz var. Türkiye Tek Yürek Meydanımız var. Anaokulu kurduk.”

Vali Bilgin, örnek bir model oluşturmuş, diyor ki:

“100 kişiye iş bulduk. Açılabilecek işyerlerini konteynerlerde açtık. Sosyal destek hizmetleri birimi, sosyal market, çamaşırhane, banyo, sinema, tiyatro, üniversiteye hazırlık birimleri oluşturduk. Prefabrik binalardan çarşı yapıyoruz…”

Osman Bilgin’e bölgeye ne zaman geldiğini sordum; “6 Şubat saat 21,20’de buradaydım. Jandarma personeli bir saat içerisinde arama kurtarma çalışmalarına başladı. Burada görev yapan 100 polisin 26’sı öldü.”

Her şeye karşın yaşam devam ediyor. Deprem bölgesinde geride kalanlar bir şekilde ayakta durmaya devam ediyor…

Şimdi sahiden de yaraların sarılması gereken bir dönem…

Vali Osman Bilgin ilk günler bir enkazdan diğerine koştuklarını, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin destek verdiğini ve bir hafta boyunca Başkan Alinur Aktaş ile birlikte çalıştıklarını ilk günlerde 8 bin görevlinin ilçede olduğunu anlattı.

Nurdağı’nda kampların civarında sosyal birimlerin olduğu yerleri gezdik…

Çok katlı binalarda oturmayan Nurdağlılar evlerinin civarında yaşamayı tercih etmiş.Zaten ilçe de çok büyük bir yer olmadığından toplu hizmetlere yürüyerek bile ulaşabilme imkanları var.

İnsanlar hasarsız evlerine girmeye korkuyor, atlatmaları zaman alacak…  Nurdağı’nda gördüğümüz ağır hasarlı binalar arasında yeni yapılan apartmanlar da vardı.

Hepimiz o binaları gördük. Yıkılanlar hariç! Enkaz kaldırılmaya başlanmış zaten, kaldırılmayan enkazın durumundan da yeni ya da eski apartman olup olmadığı anlaşılmıyor haliyle… Ama her büyük enkaz kümbetine baktığınızda orada onlarca insanın can verdiğini anlayabiliyorsunuz.

İnsanların yakınları enkaz altındaykenki feryatlarını, arama kurtarma ekibi gelmesi için yakarışlarını unutmak mümkün mü?

 İlçede yıkık, acil yıkılacak ve hasarlı bina sayısı 4 bin 787…

Nurdağı Belediye Başkanı Ökkeş Kavak tutuklandı. Belediye’nin üstüne düşen görevi yapmadığından değil ama! Yıkılan ve çok sayıda insanın öldüğü iki binanın müteahhidi olduğu için…

Şimdilik fatura müteahhitlere kesiliyor.

Oysa imzayı atan yapı denetim firma firması,  belediye ve idari birimlerindeki yetkililer de  aynı şekilde sorumlu tutulmalı. Müteahhitler on binlerce kişiye mezar olan o çürük binaları yaparken denetlemekle yükümlü olanlar neredeydi?

YAZARIN DİĞER YAZILARI