Kahramanmaraş Depremlerinden sonra deprem beklenen bölgeler arasında Marmara Denizi ile Bursa’nın sayılması, binalarının riskli olup olmadığını bugüne kadar dert etmeyen insanları harekete geçirdi…
Çok sayıda Bursalı deprem bölgesine gitti. Bizzat yaşananları gördü. Toplumun kalan kesimi de vatandaş medyası, televizyon haber kanalları aracılığıyla bölgede yaşanan büyük yıkımı, enkaz altında kalanları, o büyük acıyı bir şekilde izledi…
Büyük depremlerde, yaşamını yitirenlerin, geçmişi, bugünü ve geleceği çökenlerin çoğunluğu yoksullardır.
Varsılların paraları da canları da kıymetlidir.
Bursa’da kent elitlerine bakın, çoğu bahçeli villa tarzı evlerde oturur. Haa, beş, on yıl önce lüks, yüksek güvenlikli, akıllı evler denilen rezidanslar yapılmaya başlandığında, villalardan rezidanslara dönüş başlamıştı.
Kahramanmaraş ve Hatay depremlerinde rezidanslar da içlerindeki yüzlerce kişiyle birlikte yerle bir olunca insanlar kötü zeminlerde yapılan yeni binalara da güvenmez oldu.
Şimdi yeniden bahçeli evlere dönüş başladı.
Bursa’da şehrin batısındaki emlakçılar “Satılık ya da kiralık bahçeli ev, villa ya da üstüne prefabrik ev yapmak için arsa arayanlarda çok büyük bir artış olduğunu” söylüyor.
Bursa’da oturdukları binanın durumunu öğrenmek üzere harekete geçenlerin başında Nilüferliler geliyor.
Osmangazi ve Yıldırım’da bitişik nizamda, birbirini çekiçleyecek 30, 40 hatta Altıparmak’ta olduğu gibi 50 yıllık ömrünü doldurmuş deniz kumlu düşük kalite betonlu, düz demirli ve muhtemelen depremsellik açısından yüksek risk taşıyan apartmanlar çok fazla.
O binalarda oturan mülk sahipleri yapının depremsellik açısından riskli olup olmadığını öğrenmekten yana değil.
Misal benim mahallemdeki apartmanlardaki mülk sahiplerinin çoğu binanın durumunu öğrenmekten yana değil. Zira çoğu dar gelirli, ya oturdukları konuttan çıkmak zorunda kalacaklar ya da kira gelirinden olacaklar…
Bugün İncirli Caddesi’nde çatlakları gözle görülen bir binaya bakıyorduk, kadın kiracı, korkuyor. Binadaki daire sahiplerinden biri “Korkunun ecele faydası yok. Kaderinde varsa ölürsün” dedi. Nisa Suresi 71’i hatırlattım; Önce tedbir, sonra tevekkül… Sordum, eşi işçi emeklisiymiş, çocuklarını evlendirmiş Nilüfer’de oturuyorlarmış…
Ne yazık ki, bazıları öğrenmek istemiyorlar “Kaderimizde varsa” diyerek bilmenin vicdani ağırlığından kaçıyorlar. Bu da bir nevi vicdansızlıktır.
Kolonların içinde tahta tıkıştıran, tuğla ile konu mankeni çakma kolonlar üreten, demirden, çimentodan, işçilikten çalan müteahhitler ve onları denetlemeyenlerde vicdan zaten yok!
Apartmanınız çürükse, bile bile ailenizle oturuyorsanız ya da kiraya vermişseniz, o müteahhitten farkınız yok.
Eğer binanız 2004 yılı öncesinde yapılmışsa, Büyükşehir Belediyesi, Nilüfer Belediyesi TMMOB’a bağlı 3 akademik oda ve üniversitelerle işbirliği protokolü imzalandı. Büyükşehir’e online ya da bizzat başvurun. Binanızı gözden geçirtin…
Hiçbir şey candan kıymetli değil. Bakın 50 bine yakın insan canından oldu. 100 binin üzerinde yaralı binlerce engelli kalan insan var. Hala enkaz başında, mezarlıklarda, hastanelerde yakınlarını arıyor insanlar. Evleri yerle bir olmuş, çadırlarda, konteynırlarda, yurtlarda yaşamaya çalışıyorlar.
NİLÜFER BELEDİYE BAŞKANI TURGAY ERDEM’DEN AÇIKLAMA
Nilüfer malum, Bursalıların sosyal statü atladığı ilçedir.
Osmangazi’de, Nilüfer’de, Kestel ve Gürsu’da parayı kazanan Nilüfer’de daire alır. Nilüfer’de oturmak da bir statü göstergesine dönüşmüştür.
Bu şehirde herkes bilir ki, Nilüfer’de yaşayanların sosyo kültürel düzeyi, ekonomik durumu, eğitim düzeyi ortalaması diğer ilçelerden yüksektir.
Kahramanmaraş depremlerinden sonra yer bilimciler deprem riski taşıyan iller arasında Bursa’yı sayıp ovanın riskine işaret edince…
Binalarının durumunu merak eden Bursalılar arasında en hızlı harekete geçenler Nilüfer sakinleri oldu.
Ve gündeme Nilüfer Belediyesi’nin bina yapım belgesi isteyenlerden aldığı ücret, sosyal medyanın gündemine düştü… (CD’de teslim edilen belgeler için alınan ücret 5 bin 400 Lira.)
Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, son birkaç gündür sosyal medyada ve basında yer alan konuya açıklık getirdi.
Başkan Erdem ücret talebinin yasal Meclis kararı yasal olduğunu, müteahhit firma ya da yapı denetim firmalarından ücretsiz alabileceklerini ya da bilirkişi ile geldiklerinde ücretsiz görüntü alabilecekleri bilgisinin vatandaşlara verildiğini de anımsattı. 1 Mart’taki Meclis toplantısında alınan karar gereği bina yapımıyla ilgili belgelerin 3 ay boyunca 20 TL karşılığında verileceğini, 6 Şubat sonrasında evrakları ücret ödeyerek alanlara da iade yapılacağını bildirdi.
Başkan Erdem’in yaptığı açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Son günlerde yeni bir siyasi linç kampanyasıyla karşı karşıyayız. Medyada Nilüfer Belediyesi hakkında ‘Felaketi ranta çevirdiler’, ‘Utanmaz, fırsatçı’ gibi son derece haksız ve rencide edici ifadelerin yer aldığını görüyor ve konuyla ilgili kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı duyuyoruz.
Bu süreç; evlerinin depreme dayanıklılığını sorgulayan vatandaşlarımızın, Nilüfer Belediyesi arşivinden istedikleri evraklara karşılık ücret alınmasına yönelik eleştirileriyle başladı ve bir bakanımızın konuyu sosyal medyaya taşımasıyla siyasi linç kampanyasına dönüştü.
Öncelikle vatandaşlarımızdan gelen bu eleştirilerin bilgi eksikliğinden kaynaklandığını belirtmeliyim. Bu uygulama Nilüfer Belediyesi’ne özgü bir uygulama değildir, bütün belediyelerin uyguladığı bir ücretlendirmedir.
2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu 97. maddesine göre uygulanır. Her belediye kendi ücret tarifesini belediye meclisinin kararıyla belirler.
Nilüfer Belediyesi 2023 yılı hizmet ücret tarifesi Nilüfer Belediye Meclisimizin 26.10.2022 gün ve 493 sayılı kararı ile onaylanmış olup, 2023 Mali Yılı içerisinde uygulamaya girmiştir. Belediye arşivinden talep edilen projeye göre metretül hesabı yapılarak rakam belirlenir. Dijital ortamda verilmesi, kağıt çıktı olarak verilmesinden daha ucuz bir seçenektir.
YAPI DENETİM VE MÜTEAHHİT FİRMADAN ÜCRETSİZ ALINABİLİR YA DA BİLİRKİŞİ EŞLİĞİNDE ÜCRETSİZ GÖRÜNTÜLENEBİLİR
Depremin ardından bu taleplerin çok arttığı bir dönemdeyiz.
Genel uygulama kapsamında biz, gelen vatandaşlarımıza önce bilgilendirme yapıyoruz. Yapı denetim firmaları ya da müteahhit firmadan bu belgeleri ücretsiz alabileceklerini söylüyoruz.
Ya da evrak almaksızın bilirkişi eşliğinde gelip dosyayı inceleyip ücret ödemeden görüntüleyebileceklerini söylüyoruz.
Belediyeden belge istemeleri halinde 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu gereği bir maliyeti olacağını söylüyoruz. Ozalit ya da CD seçeneklerinin ücretlerini kendilerine bildiriyoruz ve talep ettikleri şekilde belgeyi veriyoruz.
Bu konuda gerekli açıklamaları yaptığımız halde bazı yayın organları tarafından bize cevap hakkı tanımaksızın, objektiflikten uzak bir tutumla siyasi bir linç kampanyası yürütüldüğünü üzülerek izliyoruz.
Nilüfer Belediyesi, depremin ardından ilk yardıma koşan, deprem bölgesindeki ihtiyaçları karşılamak için kendi olanaklarını seferber eden ve konuya her aşamasında duyarlılık gösteren bir kurumdur.
Bu konu deprem sonrası zaten bizim gündemimizdeydi ve 6 Şubat sonrası kendi binası için kaygı duyup belge isteyen vatandaşlar için, durumu kolaylaştırmak amacıyla bir düzenleme planlıyorduk. Ancak bu, Meclis onayından geçmesi gereken bir konu olduğu için bekledik.
Ve deprem sonrası yapılan 1 Mart 2023 tarihli ilk meclis toplantısında konuyu gündeme getirdik.
Sonuç olarak dün akşam yapılan meclis toplantısında 3 ay süreyle özel bir uygulamaya geçilerek, site yöneticileri tarafından yapılan başvurularda 20 TL gibi sembolik bir bedelle vatandaşlarımıza gerekli belgelerin verilmesi karara bağlandı.
Öte yandan 6 Şubat 2023 tarihinden bugüne kadar belge almak için ücret ödemiş olan vatandaşlarımız da belediyemiz Hizmet Masalarına başvurarak ödedikleri bedeli geri alabilecekler…”