Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında Türkiye’de ve Bursa’da çok sayıda farkındalık çalışması hayata geçirildi.
Yıllardır anlatılıyor, konuşuluyor... Sonuç değişmiyor. Kadınlar, çocuklar yine öldürülüyor ya da çeşitli silahlarla yaralanıyor, tacize tecavüze uğruyor...
Kısır bir döngü... Hani İstanbul Sözleşmesi kaldırıldığında kadın cinayetleri azalacaktı?
Azalmak bir yana artıyor...
Son yıllarda artan ve kullanıcıların aklını yitirten ve şiddet eğilimlerini körükleyen madde kullanımı ve bağımlılığı da eşe, anneye, kız kardeşe, kayınvalideye velhasıl kadınlara yönelik şiddeti tırmandırdı...
Madde bağımlısının zararı sadece kendisine değil, öncelikle yakın çevresine, sonra toplumun geneline zarar veriyorlar...
Diziler ve sinema filmleri o toplumun yansımasıdır...
Türk dizilerinde kadına ve insana yönelik bol bol şiddet görüyorsunuz...
Kadına şiddet sadece Türkiye'nin değil dünyanın sorunu... Zaten bu yüzden Birleşmiş Milletler 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti...
Konumuza geri dönecek olursak…
İki yıl öncenin 25 Kasım’ında, Bursa Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü öncülüğünde ççeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile kamu bürokratlarından oluşan bir heyet dönemin Bursa Valisi Yakup Canbopat’ı ziyaret etmiştik...
Canbolat Nüfusu 100 bini aşan ilçelerde sığınma evleri oluşturulmasının yasal bir zorunluluk olduğunu anımsatmış ve şunları söylemişti:
“Mevzuat gereği ilçelerin nüfusu 100 bini aşmışsa sığınma evi açılmak zorunda. Bursa’da 8 adet nüfusu 100 bini aşan ilçemiz var. Sığınma evinin açılması fahri değil kanuni bir görevdir. Altyapıyı tamamlamamız lazım. Mevcut kapasite genişletilirse, mevcut sığınma evlerinin de yükü hafifleyecektir.”
ALAN ÇOK SORUNLU, AMA GEREKLİ DE!Sığınma evleri muhatabı açısından oldukça sorunlu bir alanı kapsıyor.
Sığınma evlerine şiddet mağduru kadınların yanı sıra sokakta kalan kadınlar hatta kimi zaman zihinsel engelli ya da ağır ruhsal sorunları olan ya da madde bağımlısı kadınlar da geliyor.
Özellikle de madde bağımlısı ya da ağır psikiyatrik hastalıkları olan kadınların durumlarının raporla belgelenmesi çok zor. Şiddet mağduru kadınlar da zaten travmalı… Yani çok sorunlu bir alanda hizmet üretiliyor…
Bu nedenle de belediyeler ya bu sorunlu alandan uzak durmayı ya da sorun yaşadıklarında bu zorlu alanı terk etmeyi seçebiliyor…
Misal Nilüfer Belediyesi 2012 yılında açtı, 2017 yılında birtakım olayların yaşanması nedeniyle kapattı, bina uygun değil denildi...
Uygun bina için “Projesi çizildi, yapılacak, yapılıyor, 2023’e planlamıştık, pandemi aksattı” denildi... 2025’e şunun şurasında 1 ay 10 gün kaldı... Bütçe sıkıntısı çeken Nilüfer’de böyle bir yatırım yapılabilir mi? Bilemedim...
“Yapacağız” diyenlerden biri de Osmangazi Belediyesi idi...
Diğeri ise 2019 yerel seçimleri öncesinde Uğur Sertaslan Belediye başkanı adayı iken Bursa’da yaptığı basın toplantısında projeleri arasında Kadın Konukevi’ni de saymış ve yapacağına dair söz vermişti...
Yapmadı...
OSMANGAZİ BELEDİYE BAŞKANI ERKAN AYDIN'DAN KADIN SIĞINMA EVİ SÖZÜ
Osmangazi Belediye Başkanı 25 Kasım Uluslararası Kadına Yönelik Şiddet Günü kapsamında yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak toplanmamız bile aslında utanç verici bir durum.
Sadece 10 ayda ülkemizde 354 kadın katledildi. Şuanda biz konuşurken dahi bir kadın, cinayete maruz kalıyor. Günde ortalama 1 kadın öldürülüyor.
Kayıt dışı, bulunamayanlar ve faili meçhulleri de eklediğinizde sayı çok daha artıyor.
İstanbul Sözleşmesi’ni uygulamak yerine, bu sözleşmeden çıkıldı. Kadına şiddet, adeta yapanın yanına kar kalan, göz yumulan bir eylem haline dönüştü.
Türklerde, binlerce yıl öncesinde kadına ulu insan anlamına gelen Han’ım denilmiş. Bugün ise kadına değer verilmeyen, eşitsiz uygulamalarla her türlü işkencenin, ölümün ve kötü muamelenin kadına reva görüldüğü bir toplum haline geldik.
İnsanlar hayatımızda olmazsa olmaz olan kadınlara bu değersizliği nasıl reva gördü sorgulamak gerekiyor. Tabi ki bunun takipçisi olacağız” derken...
Kadın Sığınma Evi açmak için çalışmalara başladıklarını da söyledi....
Kadın Sığınma Evleri Belediyeler için anlı şanlı açılış törenlerinin yapılacağı, kapısında kurdelelerin kesileceği, boy boy fotoğrafların çekileceği bir yer değil... Sadece açtıkları yönünde bir basın açıklaması yapabilirler. Zira yerin gizli kalması gerekiyor...
Yıldırım Belediyesi bir ara, bir binada Kadın Sığınma Evi açmıştı. Kısa bir süre sonra onlar da binanın uygun olmayışı gibi bir gerekçeyle kapattılar.... Gerçekten de bina uygun değildi.
OLMASI GEREKEN 10 KADIN SIĞINMA EVİ; MEVCUT 2!
Şimdi...
Bursa’nın 17 ilçe bir de Büyükşehir olmak üzere 18 belediyesi var... Yasaya göre nüfusu 100 bini aşan il ve ilçelerde kadın sığınma evi açılması zorunlu...
Şu anda Bursa’da biri Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne; diğeri ise Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne ait iki kadın sığınma evi var. Oysa Yasa gereği nüfusu 100 binin üzerinde olan il ve ilçelerde kadın sığınma evi açılması zorunlu...
Bu zorunluluğun yaptırımı var mı, yok mu? Bence yok... Yaptırımı olsaydı, en azından fazla nüfuslu, yüksek bütçeli merkez ilçeler yapardı...
Aşağıda Bursa ilçelerinin 2023 yıl sonu itibariyle nüfusunu gösteren tablo yer alıyor.
Bu arada... Belediyelerin açtıkları kreşlerin kapatılmasını hiç ama hiç doğru bulmuyorum... Salt CHP'li belediyeler değil, AK Partili belediyeler de kreş açıyordu... Misal, Alinur Aktaş'ın Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde Ana Kucağı adlı 34 kreş açılmıştı, 4 bine yakın çocuk yararlanıyordu. Artı Alinur Aktaş'ın 31 Mart seçimleri öncesindeki seçim projelerinde Ana Kucaklarının sayısını 100'e çıkarmak vardı. Yerel yönetimlerin ucuz, erişilebilir kreş açması kadınların istihdama katılması açısından çok önemli. Özel kreş ve ana okulları ücretleri çok yüksek...