Yaşlanmanın en kötü yanı eksilerek yaşamak... Gidenlerin yeri dolmuyor. Onların gidişiyle birlikte ortak anılarınız da yokluğa karışıyor. Yoksullaşıyorsunuz...
Bazen de yaşlanmadan eksiliyorsunuz ki, bu kuşkusuz en acı verici olanı... Misal... Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu; biricik eşini, sevdiğini 18 Aralık 2018’de alçakça bir suikast sonucu kaybetti... İki kız çocuğunu büyüttü, hayatla bir şekilde başa çıktı...
Özetle Yas’ı en iyi bilenlerdendi. Yaşadığı büyük kayıp, büyük acı akademik kariyerinde onu farklı bir alana götürdü...
“Yas; Uzun bir Veda” adlı kitabını yazan Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu aynı zamanda yas danışmanlığı da yapıyor...
(Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile Bursa Türk Ocağı’nın bir etkinliğinde tanışmıştım. Muhtemelen 2007 yılı olmalıydı. Zira Hablemitoğlu’nun kaybından duyduğu acıyı sağdığı “Sessiz Ağıt” kitabı yeni basılmıştı...Birkaç kez Bursa’ya geldiğinde görüştük. Bir de Dr. Mete Ateş ile birlikte Ankara Üniversitesi’nde ziyaretine gittik...)
Şengül Hoca sosyal medyasından “Yasın Matematiği Var” başlıklı bir metin paylaşmış...
Çok etkileyici... Şöyle:
“...Her şeyin olduğu gibi yasın da bir matematiği var. Yasın matematiği sevdiğiniz kişi öldüğü gün başlar. İlk haftayı sayarsınız, her gün haberi aldığınız, kaybettiğiniz saat yaklaştıkça daralırsınız. Geçen ilk ayı, geçen ilk altı ayı ve sonra öldüklerinden bu yana geçen ilk yılı gün gün, saat saat hesaplarsınız.
Yas Matematiği, pek çok yas tutan kişinin yaptığı bir şey. Bazen düşünce sürecinin bir parçası olur, hesaplamadan duramayız. Bir gün, iki gün, üç gün; sonra onlarsız bir hafta, bir aydan fazla. Hayatta oldukları süreden daha uzun geçen yıllar. Onların yaşını da geçip gittiğimiz yıllar. Günlerin, haftaların, yılların artarak geçip gidişi bazen sevdiklerimizle paylaştığımız hayatla aramıza giren mesafeyi belirler. Garip bir tür bölme işlemi gibi; kaybı taşıdığımız yılların sayısını gelecekte ne kadar birlikte yaşayabileceğimizi düşündüğümüz yılların sayısından çıkarınca geriye kalan zaman kaybettiğimiz zamanı da anlatır. Ve bu zamanın uzunluğu kayıp kadar acı duymamıza neden olur.
Sayalım bakalım;
????Kaç yıl dönümü ya da doğum günü oldu?
????Şimdi kaç yaşında olacaktı?
????Onunla geçen zamandan daha uzun zaman geçirecek miyim?
????Ne zaman onun öldüğünden daha ileri yaşta olacağım?
Soruların sonu yok.
Usta bir yas matematikçisi olup çıkarız. Uyandığımız her sabah, uyumadan önceki her akşam hesaplarımıza göz atarız. Onu tanıdığımız, kucağımıza aldığımız, karşılaştığımız, birlikte yaşadığımız yılların sayısına kıyasla kaybettikten sonra ne kadar zaman geçtiğini düşünürüz.
Yas matematiği tuhaftır. Aklınızın bir ucundan o hesaplara gömülürsünüz. Yıllar sonra bile hala yanınızda olmasını umarak ilk aklınıza gelen O olur. Mutlu olduğunuzda, üzüldüğünüzde, korktuğunuzda ya da öfkelendiğinizde aramak istersiniz. Zihninizin bir yarısı, ölümün tüm ayrıntılarını bilen diğer yarısına rağmen bu istekten hiç vazgeçmez.
Yas tutmak, sevdiklerimizle bir zamanlar paylaştığımız hayatın zenginliği ile uyumlu, doğru orantılı bir tepki.
Ve gelelim hep sorulan değişmeyen o soruya, acının ne zaman biteceğini hesaplayabilir miyiz? Bu sorunun yanıtı yok. Çünkü böyle bir hesaplama yok. Herkese çok sevgiler…”
Aynen öyle... Yitirdiklerinizin yaşasaydı kaç yaşında olacağını hesaplayıp duruyorsunuz...
Derken... Kendimi annemi ve Safoş’u, Neriman’ı, bir eski dostu, Handan’ı yazarken buldum. Uzun uzun yazmışım... Arşivledim, bu yazıdan sildim... Başka bir zamana bıraktım...
PROF. DR. ŞENGÜL HABLEMİTOĞLU KISA YAŞAM ÖYKÜSÜ
Ankara Üniversitesi’nde öğretim üyesi iken, eşi Necip Hablemitoğlu Aralık 2002’de alçakça bir suikast sonucu katledildi. Suikastın üzerindeki sis kısmen aralansa da failler ve neden bu suikastın gerçekleştiği netleşmedi. Genç yaşta eşini yitiren Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu iki kız çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kaldı.
2005 yılında Profesör olan Şengül Hablemitoğlu, Mayıs 2008 yılında Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Sosyal Hizmet Bölümü’nün kuruluşunda görev aldı ve Bölüm Başkanlığı’na atandı. Kasım 2008-Şubat 2015 tarihleri arasında Sağlık Bilimleri Fakültesi’nde Dekanlık görevi yapan Prof. Dr. Hablemitoğlu, son yıllarda aile danışmanlığı yapmaya başladı.
Bu alanda öncelikle Utrecht Üniversitesi’nde 2010 yılında ‘’Aile İlişkileri’’, Nue Ulm Uygulamalı Bilimler Üniversitesi’nde 2011 yılında ‘’Yasla Başa Çıkma ve Yas Danışmanlığı’’ sertifika eğitimlerini tamamladı. Ayrıca 2012 yılında Milli Eğitim Bakanlığı onaylı ‘’Aile Danışmanlığı Yetkinliği Sertifikası’’’ aldı.
Ankara Üniversitesi Aile Danışmanlığı ve Sosyal Hizmet Anabilim Dallarında yüksek lisans ve doktora derslerini yürüttü.
Mayıs 2015’de bağımsız bir kuruluş olan Prof. Dr. Hablemitoğlu Ankara Enstitüsü’nü kurdu ve faaliyetlerini burada sürdürmeye başladı.
Ankara Üniversitesi Yaşlılık Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezinin kurulmasını, Ankara Üniversitesi’nde Aile Danışmanlığı lisansüstü eğitim-öğretim programının açılmasını sağladıve 2010-2017 yılları arasında Güven Eğitim ve Sağlık Vakfı’nda Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.
KKTC Lefke Avrupa Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölüm başkanlığı yaptı.
Çok sayıda yayınlanmış makalesi bulunan Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu’nun basılı eserleri ise şunlar:
“ Şefika Gaspıralı ve Rusya’da Türk Kadın Hareketi (Necip Hablemitoğlu ile),
Küreselleşme: Düşlerden Gerçeklere, Toplumsal Cinsiyet Yazıları: Kadınlara Dair Birkaç Söz,
Sessiz Ağıt (2007), Risk Çağı ve Gençler (2010), Gri kitap – Yolculuk (2016),
Sardunyalar ve Kadınlar (2018), Yas Uzun Veda (2021)