Yıllardır ifade ettiğimiz bir şey var; “Türkiye uzun dönemli bir aşırılığının doruğuna yaklaşıyor, bu süreç bizi büyük bir alt-üst oluşa sürükleyecek”.
Bu nedenle mantıklı açıklamaların toplum nezdinde değer bulmayacağını uzun zamandır biliyoruz. Sözü edilen toplumsal çılgınlıklara dünya tarihinde birçok toplumda şahit olunmuştur. Örnekler verdiğimiz durumda siyasi bir tartışmanın içerisinde kendimizi bulacağımız açıktır. Aklın ortadan kalktığı bir yerde siyasi tartışmaların da nafile olduğu malumunuz.
Daha önce ifade ettiğimiz gibi, toplum olarak henüz dibi gördüğümüzü düşünmüyoruz. Hatırlatma; toplumlar en kötüyü yaşadıktan sonra düşünmeye, mantıklı davranarak sorunlarını çözmeye başlarlar. Bugün dünyada sözü geçen tüm toplumlar, önce çılgınlığı yaşamıştır, toplum ikiye ayrılmış ve sonunda çöküş olarak tanımlanabilen bir süreçle gerçeklerle yüzleşmiştir.
Bir toplumu bir kişi veya grup bulunduğu çöküş ortamından çıkaramaz. Onlar sadece toplumun arzu ve taleplerine öncülük ederek süreci yönetebilirler.
Günümüzde toplumumuzda ortaya çözüm koyacak irade tesis edilmiş değildir.
“Ekonomik sorunları çözümü için ne düşünüyorsunuz?” diye sorduğunuzda insanımızdan ne tür cevaplar alıyoruz?
Bir tarafta “maaşlara zam yapılsın”, diğer tarafta “ doların değeri artsın”.
Toplum bu işi çözelim demeden, bu ülke rahatlayamaz. Çözüm, gerçeklerin masaya konarak aklın, mantığın gösterdiği yolla zahmetli de olsa aksiyon alınmasıyla gerçekleşebilir.
Türkiye büyük bir ülke, kaynakları var. Hep birlikte uzlaşmaya varıp, kararlılıkla hareket ettiğimiz takdirde hayal ettiklerimize kavuşabiliriz.
Alt-üst oluşa gelince; ülkede her şeyle oynandı ve bunu bizler kabullendik. Bugün bir araya gelen siyasi yapılara bakın, mantıkla açıklayabilir misiniz? Bu durum sadece siyasetteki yansımadır, her alanda bir alt-üst oluş söz konusudur. Toplum olarak içerisinde olduğumuz süreç bizi buralara getirdi.
Tarihte dibi yaşamış tüm toplumlar sonrasında geriye bakarak “Biz o noktaya nasıl geldik?” diye sormuştur.
Bu sebepledir ki, günümüzde detaylı yazıp çizmenin anlamı kalmamıştır. Terminal safhadaki hastaya ne tedavi uygulanacağını konuşmakla aynı durumdur.
Dememiz odur ki; ne zaman toplumsal mutabakat yaparak, sorunlarımızı çözmek için bilimi, mantığı kullanmaya başlarız o zaman rahata erebiliriz.