Bu gidişle durası da yok… İki gündür tahlil ve tetkik için sağlık kuruluşlarındayım…
Bugün Çekirge Devlet Hastanesi’nde tetkik için bekliyordum. Kapının önünde ben dahil üç, bilemedin dört kişi vardı.
En fazla 20 dakikalık bir bekleme süresi söz konusuydu. Dallamanın biri geldi, kapıdaki üç kişiye baktı, sonra böğürerek bağıra bağıra gitti… Efendi geldi ya, “Açıl susam açıl” misali kapılar açılacak, herkes önünde yerlere eğilecekti… Gördüm ki kamuda çalışan sağlık personeli hasta ve hasta yakınları tarafından azarlanmaya, bağırarak konuşulmaya alışmış; durumun fiziki şiddete dönüşmemesi için sözel şiddete razı hale gelmiş. Ne yapsınlar… Hangi biriyle başa çıksınlar? Bir, iki değil ki… Polikliniklerde hekimi beklerken, o kısa sürede hastaların nasıl içeride başka bir hasta varken kapıyı çalmadan, söylene söylene bodoslama muayene odalarına daldıklarına defalarca şahit oldum. Toplumdaki kutuplaşma ve şiddet kültürü hayatın her alanına yansıyor… Oysa ne hasta doktorun, hemşirenin düşmanı ne de sağlık personeli hastanın düşmanı… Sağlık personeli diken üstünde!
(İşin tuhafı başka bir kamu hastanesinde de tam tersine şahit olmuştum… Hasta nazik ve terbiye ve hastane kurallara uygun davrandıkça sağlık personelince azarlanıyor, haşlanıyor ve sağlık hizmeti de alamıyorsunuz… Bunun bir orta yolu olmalı!)
Sağlıkta şiddetin fiziki saldırıya dönüşme olasılığı her daim var…
Bu mantığı yakın zamanda bir sokak röportajında izledik. Kadın SSK Hastanesinde 20 yıl azarlandığını söylüyor ve övünerek “Şu an biz doktor dövüyoruz" diyor…
Anlaşılan kadın doktor dövmeyi sağlıkta aşama, çağ atlama olarak görüyor. Uzman doktorların yurt dışına gitmelerinin, yan dal branşlarda kamu hastanelerinde uzman kalmamasının nedeni bu bakış açısında yatıyor işte…
Ne yazık ki, vatandaşın doktor dövmenin iyi bir şey olduğunu savunduğu günlerdeyiz… Sağlıkta şiddet nasıl duracak?
Hafta içerisinde Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Murat Biçer’e hasta yakını tarafından gerçekleştirilen saldırı basına yansıdı…
Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı başkanı olan Prof. Dr. Murat Biçer saygın bir öğretim üyesi ve akademik başarılarıyla ön almış bir bilim insanı…
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi kendi öğretim üyesine yapılan saldırıyı resmi olarak kınamadı,
Ancak Uludağ Üniversitesi Basın Birimi tarafından bugün gönderilen metinde şu ifadelere yer verildi.
“Prof. Dr. Murat Biçer’den saldırı açıklaması
Önceki gün kendini bilmez şahıslar tarafından darp edilen BUÜ Tıp Fakültesi Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Biçer, tedavi sürecinin ardından gerçekleştirilen menfur olaya dair bir açıklama yayımladı.
Prof. Dr. Murat Biçer’in açıklaması aşağıdaki gibidir:
‘Kamuoyuna
Yaklaşık bir yıl önce yüksek riskli, sistemik lupus eritematozus nedeniyle böbrek yetmezliği gelişmiş diyaliz hastasını, iki kalp kapakçığında yetmezlik ve koroner arter hastalığı nedeni ile ameliyat ettim. Bu hastanın yakınları tarafından 02.05.2023 tarihinde saldırıya uğradım.
Kalp ameliyatları veya diğer cerrahi girişimler her zaman ölüm dahil birçok riskleri taşımaktadır. Ek hastalıkları olan hastalar için bu risk daha fazladır. Hasta yakınlarının hastanın ölümü ve farklı diğer komplikasyonlarından dolayı yaşadığı psikolojik travmalar dahi bu tür şiddetin mazereti olamaz.
Bu saldırı nedeni ile üzgün olmakla beraber bundan sonra da hastalarımı sağlıklarına kavuşturmak için insana ve tıp mesleğine olan saygım nedeni ile tüm gücümle çalışmaya devam edeceğim.
Sağlık çalışanlarına şiddetin engellenmesi için gerekli kanunların düzenlenmesini, uygulanmasını ve tüm sivil kuruluşlarının kamu vicdanıyla hareket etmesini umuyorum.
Bu süreç içerisinde desteklerini esirgemeyen başta meslektaşlarım, öğrencilerim, hasta yakınları, Tabipler Odası, Hekimsen ve diğer sağlık sendikalarına teşekkür ederim.”
Prof. Dr Murat BİÇER
Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi
Kalp Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı”
Prof. Dr. Murat Biçer’e büyük geçmiş olsun… “Son olsun” diyeceğim de, diyemiyorum. Biliyorum ki, çok etkin önlemler alınmadıkça, cezalar caydırıcı olmadıkça, en önemlisi de doktorlara ve sağlık personeline iade-i itibar yapılmadıkça sağlıkta şiddet artarak sürecek…
…