Havalar ısındı birden, biraz yağmur biraz sıcak derken neredeyse yaz.. Komşu evin çocukları sokakta, zıplama çubuklarıyla gülüp eğleniyorlar. Sarı bir kelebek döne döne uçtu önümden, adeta dans ederek... Bir baktım bizim kuyruk sallayan kahverengi kuş da çimlerin arasında nafakasını arıyor... Ah işte dört gözle beklediğim gümüş kuyruklu kertenkele, taşın kenarında bir görünüyor bir kayboluyor. Nasıl da hızlı!..
Bir tarafta da bir salyangoz yaprağın üzerine başını koymuş bekliyor. Çocukluğumuzdaki adıyla sümüklü böcek. Derken yavaşça ilerlemeye başladı. Onca geniş özgür alanda neden bu yaprağı seçtiyse... Salyangozlar saatte ancak 1 metre gidebilirmiş. Hemen bir kulp uydurdum ben de. Uzun ince bir yolda gidiyor işte, onun seçtiği yol da bu... Bazen bile isteye baş koyuyoruz farklı bir yola. Hep aynıyı yaşarken yeni şeyler öğrenmek zor...
Ben her yağmur sonrası duvarlara tırmanan salyangozları görünce toprağın içinde boğulmaktan kaçıyorlar sanırdım. Meğer tam tersiymiş. Islak zeminde hareket etmek kaygan vücutları için daha kolay olduğundan yağmurda kendilerini çocuklar gibi dışarıya atarlarmış. Onlar için eğlence. Ama kertenkeleler için durum öyle değil. Onlar su dolan yuvalarından canlarını kurtarmak icin yukarıya çıkıyorlar. Daha kuru yerler arıyorlar kendilerine.
Bakınca her şey Cengiz Aytmatov’un hikayeleri gibi, hikaye içinde hikaye var. Ben de kendimi sokağa attım. Önümde uzun bir yol; başladım mı şu karşıdaki evlere kadar yürümem lazım diye düşünüyorum. Ne kadar sürer? 20 dakika.. Yanımdan tren geçiyor. Onun için 20 dakika şehrin diğer ucunda.. Sağ tarafımda çeltik tarlaları. Onlar için zaman nasıl akıyor? Kafamda Sezen Aksu’nun “Bile Bile”si çalmaya başladı: "Akıp gider zaman sana aldırmadan..."
Eve döndüm, baktım bizim salyangoz yaprağın biraz ilerisinde aheste aheste ilerliyor. Sen ancak kendin kadar var olabilirsin diyor sanki. Kimseden beklemeden, kimseyi suçlamadan. Hayat bir yarış değil zira.. Bir Zaman Hatası geldi sonra aklıma Aşkın Nur Yengi’den.. Pek de katılamadım sözlerine. Hata yok, ders var bence. O zaman, o kişi .. her şeyin anlamı vardı. Yoksa neden seçsin salyangoz onca boş alanda bir yaprağın üzerini?
Ve yarın seçim günü.. Seçimler ne yazık ki bir yarış halinde, hatta kazanmak için her şey mübah gibi. Ama kimi geçeceksin? İnsanlığa verdiğin zarar dönüp yine seni bulmayacak mı? Dilerim bu kargaşada en insanca olan yolu seçeriz. Sözü Cengiz Aytmatov’un Öğretmen Duyşen hikayesinden bir sözle bitireyim: "Her karanlık bulutta bir beyaz nokta bulunur." Umudumuz eksik olmasın.
Sevgiyle kalın.