Sevgili okur AFP Ajansından Adem Altan'ın görüntülediği yukarıdaki fotoğrafı görüp, niye beklediğini öğrenince gözyaşı dökmemek mümkün mü: "Baba Mesut Hancer, Kahramanmaraş'ta depremde hayatını kaybeden 15 yaşındaki kızı Irmak'ın elini tutuyor. Acılı baba, depremin ilk gününden itibaren kızını elini bırakmadan bina enkazınının yanında bekliyor."
İşte sözün bittiği yer işte tam burası...
Yardım gerek...
Bizim içimiz, yüreğimiz yanıyor...
Onların hem yüreği, hem canı yanıyor...
Kimisi donarak veda ediyor bu hayata...
Çok azı da gözyaşları ve alkışlar arasında daracık beton yığınlarının arasından koca koca bakarak yeni hayatına merhaba diyor...
Acı, çok acı, tarifi yok, taş yutmuş gibiyim, yüreğim daralıyor...
Sözün bittiği yerdeyim/yerdeyiz...
Eminim, siz de aynısınız, duygularımız karma karışık, uyuyamıyoruz, yiyemiyoruz...
Yardım gerek, evet ama doğru yardım etmek gerek, koordineli yardım yapmak gerek...
Deprem bölgesine insan gücü ve battaniye, gıda, giyim desteği lazım...
Gardırop yenilemek için eskileriniz değil, yeni giyilebilir, ısıtacak giysiler şart...
Özellikle çocuk kıyafetleri elbette...
Çocuk maması, kadın hijyen ürünleri...
Kısacası giyim ve gıda öncelikli destek şart...
Aklımıza gelmeyecek büyüklükte bir afet oldu, hiç kimse ve kurum kendi başlarına bu işin altından kalkamaz, el birliği, gönül birliği şart...
Gücümüz bugün neye yetiyorsa, yarın ne kadara yetiyorsa...
Bu yıkımın toparlanması kaç yıl sürer belli değil...
Kaç yıl geriye gideceğiz belli değil...
Şu anki durum belli, bari şimdi hayatta kalmalarını sağlayalım...
Haydi sevgili okur, elini cebine at, bu kez kendine değil bu soğuktan kırılan depremzedeler için alışverişe çık...
Markete doğru yollan, evine aldığını al, kendinden kıs, başını sokacak evin var, koy kutuya ver belediyeye, koşa koşa götürüyorlar...
Işık ol, nefes ol, umut ol...
O gün, bugün...
Enkaz altında kalan kadar, enkaz üzerinde bekleyen de sahipsiz...
Sen varsan, kendisini iyi hissedecek...
Durma, nefes ver...
Deprem bölgesini izliyorum. Kurtarma Ekipleri daha bir çok bölgeye ulaşamamış...
Enkaz içinde herkes yakınlarını, eşini, dostunu arıyor...
Çığlıklar, yalvarışlar...
Yollar gitmiş, caddeler gitmiş, sokaklar yok olmuş, her yer enkaz...
Ne göz dayanıyor, ne yürek...
Enkaz altında o canlarımız donarken, ben ısınmayı istemiyorum, utanıyorum...
Bir de canımı yakan bir konu daha var...
Unutmadan, birkaç beğeni ve ilgi çekmek için asılsız haberler ve uydurma bilgilerle halkı korkutup, paniğe kapılmasına sebep olanları ömrümün sonuna kadar nefretle anacağım...
Bu nasıl utanmazlık?
Evet guruplarda sürekli bir şeyler paylaşılıyor, ama lütfen gerçek olduğundan emin olduğunuz bilgileri paylaşın...
Herkes yeterince yorgun ve üzgün zaten...
Bilgi kirliliğine gerek yok...
Bu acının ne olduğunu anlamak için, başınıza mı gelmesi gerekiyor?
Ölenlere rahmet, acılı ailelere sabır, yaralılara acil şifa diliyorum....