?>

Şube Olarak Faaliyette Bulunulan Taşınmazın Kısmi Bölünmeye Konu Edilip Edilemeyeceği

Cem AĞ

6 ay önce

Kıymetli okurlar, hepimizin malumu üzerine ticari hayat içerisinde birçok özellikli durum olabileceği gibi mali mevzuatta bu özellikli durumlara göre şekil almaktadır.

Bu özellikli durumlardan birisi de şube ve idari bina olarak faaliyette kullanılan taşınmazların kısmi bölünmeye konu edilip edilemeyeceği konusudur. BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü tarafından 64597866-125[19]-8802 sayı ile verilen özelge ile banka aktifinde hem bankacılık faaliyetinde kullandığı hem de bankacılık mevzuatına göre elinden çıkarmak durumunda olduğu taşınmazların bulunduğu; bu taşınmazların, şube ve idari binalar olarak bankacılık faaliyetlerinde kullanıldığı, mevzuatın yanı sıra teknolojik gelişmelere paralel olarak değişen iş yapış biçimleri ve iş stratejileri (mobil bankacılık, dijital bankacılık vb.) nedeniyle daha etkin ve verimli çalışılması ve bankanıza finansal kaynak sağlanması amacıyla, BDDK'dan gerekli izin alınarak halka açık gayrimenkul yatırım ortaklığı kurulmasına ve sahip olduğunuz taşınmaz portföyünün bir kısmının Bankanıza ait olan gayrimenkul yatırım ortaklığına kısmi bölünme yoluyla ayni sermaye olarak konulmasına karar verildiği, ayrıca bankacılık faaliyetinizde kullanılmak üzere taşınmaz ihtiyacına göre tekrar gayrimenkul yatırım ortaklığından kiralanacağı belirtilmiş olup, şube ve idari bina olarak bankacılık faaliyetinde kullandığınız 282 adet taşınmazın bir kısmının kısmi bölünmeye konu edilip edilemeyeceği, bu taşınmaz devrinin hizmet işletmesi devri olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda görüş bildirilmiştir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19’uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde; "Kısmi bölünme: tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye'deki iş yeri veya daimi temsilcisinin bilançosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden ayni sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmi bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur." hükmüne yer verilmiştir.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

- "19.2.2.1. Üretim ve hizmet işletmelerinin ayni sermaye olarak konulması" başlıklı bölümünde, "Üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmi bölünme sonucu hem bölünen işletmenin hem de bölünme sonucunda varlıkları devralan işletmenin faaliyetine devam etmesi esastır. Bu kapsamda, söz konusu işletmelerin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli taşınmaz, her türlü tesis, makine ve teçhizat, alet, edevat, taşıtlar, gayrimaddi haklar ile hammadde, mamul, yarı mamul mallar gibi aktif kıymetler ile ilgili pasif kıymetlerin tümünün devredilmesi zorunludur…"

- "19.2.2.1.2. Üretim ve hizmet işletmelerine bağlı taşınmazların durumu" başlıklı bölümünde, "Üretim ve hizmet işletmeleri ile fiziki veya teknik bütünlük arz eden ve bu işletmelerden ayrılması mümkün olmayan binalar, arsa ve araziler de bu işletmelere dahil taşınmazlar olarak kabul edilecektir..."

- "19.2.2.1.3. Üretim ve hizmet işletmelerinin belli bir kısmının kısmi bölünmeye konu edilmesi" başlıklı bölümünde, "Üretim ve hizmet işletmelerinin belli bir kısmının sermaye şirketlerine ayni sermaye olarak konulması mümkün olmayıp işletme bütünlüğünün korunması gerekmektedir..."

açıklamaları yer almaktadır.

Kısmi bölünme müessesesinin temel amacı, şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve kârlılıklarını artırmalarına imkân sağlamak olup, bir üretim veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğuracak şekilde yapılan devirlerin kısmi bölünme kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalara göre, Bankanızın şube ve idari bina olarak bankacılık faaliyetlerinde kullandığı taşınmazların bir kısmının veya tamamının bankacılık faaliyetinizden ayrı olarak başka bir tam mükellef sermaye şirketine ayni sermaye olarak konulmasının Kurumlar Vergisi Kanununun 19’uncu maddesi hükümleri kapsamında kısmi bölünme olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI