?>

Şükür kavuşturana

Yüksel ÇİLİNGİR

8 ay önce

.

İçindeki çocuğa sor diyor şarkı. Sana insanı anlatır.. Sordum. Sanki yorgun baktı yüzüme. Yoksa kırgın mıydı? Bir iç çekti. İnsan insana düşman dedi. Ama.. demeye yeltendim... 

 

Nefes terapisti Aylin Çalışkan'ın röportajı çalındı kulağıma.. Bebeğe baktığınızda ellerinde ayaklarında ufak tefek titreşimler görürsünüz. Zamanla bu kaybolur. Korkarız, bizi üzen bir şey yaşarız, bunları bedenimize hapsederiz... Derken bir bakmışız elimiz ayağımız kilitlenmiş... diye anlatıyor. 

 

Doğru dedim, yanında neler getirdin diye sorulmasını beklerken, dur bir dakika deniyor, oynatma öyle elini ayağını, gir şu kalıba!.. Ya da en iyi ihtimalle hangi kalıba uymak istersin diyerek sözüm ona seçenekler sunuluyor. Biz de sanıyoruz özgür irademizle bir şeyler seçtik. Aslında sorsan, kalıpçılar da bundan muzdarip, kendileri de yakınıyor. 

 

Ya işte dedi içimdeki çocuk.. İnsan insana düşman derken demek istediğim tam da bu. İnsan aslında kendine düşman.. 

.

 

Derken bir şey pır pır etti yanı başımda.. Bir de baktım, rengarenk bir kelebek. Kendi rüzgarını estirirek dört dönüyor etrafta, yapraklarla raks ediyor.. Neşeyle koluma kondu, tanımadın mı beni dedi.

 

Tanımam mı!.. Şükür kavuşturana. Altı ay kadar önce oynamıştık şu turunç ağacının altında. O yemyeşil gövdende minik maviler turuncular görmüştüm. Ama bu kadarını da beklemiyordum doğrusu! 

.

 

İşte dedi çocuk.. Her bebek ayrı bir renk deryası, ayrı bir desen. Ve yaşadıkça, denedikçe çıkıyor bu ortaya.. Hatta elindeki her şeyi terk edince.. Eriyince bir kozanın içinde. Kendinden bile özgürleşince. Bak kozası da şurada.

 

Nasıl da zarif bir şekilde bırakmış kozasını.. Hani şarkı var ya, yeter ki onursuz olmasın aşk... Sanki yeter ki onursuz olmasın ayrılık diyor, turunç ağacının yaprakları kanatlarında meyve veren dostum.  

 

Ne demeli? Aynaya bakıp, şükür kavuşturana diyebilmek dileğiyle... 

 

Sevgiyle kalın.

 

Kelebekler Özgürdür yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

.

.

YAZARIN DİĞER YAZILARI