Günümüz dünyası bir yandan 5G’yi tamamlayıp 6G için çalışmalar sürdürürken, bir yandan da gıda ve dolayısıyla tarım konusunda gayret sarf etmektedir. Gerçi biz henüz 4.5G’yi bile tam yerleştirememişken 6G’yi ancak hayal edebiliriz.
Tarım konusunda ise dünyanın önde giden ülkeleri arasındaydık. Ama son yıllarda ihmalkâr davranınca geride kaldık. Son birkaç yıldır durumun vahametinin farkına varıp ciddi önlemler almaya çalışıyoruz. Hâlâ da yapacak çok işimiz var. Türkiye’ye kulvar atlatacak sektörlerin başında tarım geliyor. Bu konumda ekonomist Sn. Şeref Oğuz’un Tarım Bakanlığı’nın çalışmalarından çıkardığı özete bir göz atalım.
Tespitleri şöyle:
1- Gezegenin merkezindeyiz. 4 saatlik bir uçuşla dünyanın %40’ına ulaşıyoruz 1,9 trilyon dolarlık tarım ticaretinin göbeğindeyiz.
2- Genç, dinamik nüfusu, işgücü potansiyeli, umut sunan bir pazarımız var.
3- Fındık, kayısı, incir, kiraz ve ayva üretiminde dünya lideri, aynı zamanda kavun, karpuz, mercimek, haşhaş (tohum), Antep fıstığı, kestane, vişne, salatalık, zeytin, domates, mandalina, fasulye, ıspanak, nohut, ceviz, armut ve patlıcan üretiminde dünya ülkeleri arasında ilk beşteyiz.
4- Fındık, kuru kayısı, incir, kuru incir, kuru üzüm, buğday unu ve arpa ihracatında dünya lideri; limon, mercimek, kayısı, kiraz, greyfurt, mandalina ve domates ihracatında da dünyada ilk beşteyiz.
5- Avrupa Birliği toplam hayvan varlığında lideriz. 55,1 milyon küçükbaş, 18,6 milyon büyükbaş hayvanımız var ve 23 milyon ton süt üretiyoruz.
6- 3000’i endemik olmak üzere 12.000’den fazla bitki türümüz ve zengin genetik kaynağımız var.
7- Jeotermal potansiyelinde Avrupa lideri, dünya yedincisiyiz. Örtü altı üretim (Sera) imkânımız çok.
8- Üç tarafı denize çevrili, yedi iklim, dört mevsim, fauna (belli bir bölgede yaşayan hayvanların bütününe verilen isim), flora (bir bölgede yetişen bitki türlerinin bütünü) zenginiyiz.
9- Güçlü Ar-Ge altyapısı, etkin denetim mekanizması ve gıda güvenliği sistemimiz var.
10- Avantajlı ve çeşitli; destek, hibe, teşvik uygulamalarımız mevcut.
Tek bir madde olarak ifade etmek istersek; aç kalmamak, dünyayı da beslemek için gerekli olan tarımdır. Yeter ki bu cennet vatanın tarım öyküsünü politik masal haline getirmeyelim.
Şu hususları vurgulamamız gerekiyor:
1- Araziler değerleniyor ve tarladaki mahsul anlamsızlaşıyor. Böyle bir durumda tarım nasıl teşvik edilmeli?
Tarım arazisini rant alanı olmaktan çıkarıp, ürün üzerinden değerlendirmek ve imar için kullanılmasını engellemek gerekiyor. Tarlaya; fabrika, konut, mesken inşasına izin vermeyip, ürün bazlı teşvik sistemleri getirmek şart.
2- Kurların ve enflasyonun yüksek olduğu bir ortamda tarım gelişebilir mi?
Gelişemez. Zira domates de dahi 13 farklı alanda döviz girdisi var iken, tarımı dolarizasyondan çıkarmadan kalıcı gelişme sağlanması söz konusu olamayacaktır. Peki bu konuda Sn. Oğuz konuya nasıl bakıyor?
Devletin; tarımı ülkemizin yeni öyküsü haline getirebilmesi için, plan yapması yetmez. Müdahil olması, yönlendirmesi hatta yasal düzenleme getirmesi gerekiyor.
İşte kamunun 5 kritik ev ödevi:
1- Arazide bütünleştirmede (toplulaştırma) keyfiyet değil zorunluluk.
2- Neyi ekeceklerine; bilim, rekolte ve pazar koşullarıyla bakanlığın karar vermesi.
3- Üreticinin örgütlenerek; yem, gübre, gibi alımlarda birlikte davranılması ve kooperatifleşme zorunluluğu.
4- Finansa erişimde tarıma öncelik ve kolaylık.
5- Pazarlama ve dağıtım kanalları oluşturup, market rafı terörüne son verilmesi.
Yukarıdaki açıklamalar ve öneriler sorunu çözme yolunda yararlı olabilir. Ama asıl önemli olan, toplum olarak ilgili tüm kesimlerin katkıda bulunması ve denetim fonksiyonunu yerine getirmesidir. Sağlıkla kalınız.