Ekonomik gelişmeler durduk yerde olmaz, bir tabana ihtiyacı vardır. İnsan kaynağı, doğal kaynak, tüketim seviyesi, ulaşım imkanı, alım gücü, teknolojik gelişmeler gibi etkenler olmadan gelişme sağlanamaz.
Gelişme dediğimizde mevcudun korunması veya nüfus –enflasyon artışına bağlı olarak yaşanan genişlemeyi anlamıyoruz. Gerçek bir büyüme dramatik ölçüde değişikliğe neden olan bir gelişmedir.
Günümüzde bazıları “Yıkıcı Teknolojilerin” sağlayacakları dönüşüme bağlı gelişmenin geleceğini savlamaktadır. Diğerleri parasal genişlemeye bağlı gelişmenin devam edeceğini ifade etmektedir.
Yol yaparak, doğal kaynakları bularak gelişmenin tesis edileceğini yazıp çizenler de vardır.
Küresel bazda sözü edilen adımlar atılsa da dünya bugün yeteri kadar gelişememekten muzdariptir. Bu nedenle ekonomik dengesizlikler ve hatta bölgesel çatışmalar yaşanmaktadır.
Bugün dünya ekonomisinin ihtiyacı olan gelişmeyi sağlaması için yeni bir yakıta ihtiyacı vardır.
Peki bu ihtiyaç olan yeni yakıt ne olabilir?
2000’ li yıllardaki küresel gelişmenin arkasında Çin ve Hindistan vardı. Son on yılda Afrika’da küresel ekonomiye daha fazla katkı sağlar oldu. Bunlar biliniyor.
Arap Baharı 2010 yılında başladığından bugün hep bedel ödetti. İran’ da yıllardır huzursuzluklar yaşanıyor. Rusya devasa doğal kaynaklarının güç zehirlenmesini yaşamaktadır.
Arap Baharı’nın sarstığı toplumlar, İran ve Rusya küresel gelişmenin yeni yakıtı olacak gibi durmaktadır. Doğal gaz, petrol, tüketebilecek nüfusun olduğu bu sözü edilen coğrafyanın tek ihtiyacı olan şey demokrasi ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesidir. Sonuçta bu yolla zenginliklerin bir insan veya grubun tekelinden çıkması sağlanacaktır. İçerisinden geçilen çalkantının sonunda büyük bir refah dönemi söz konusudur. Gelişmenin yakıtının bölgemizden kaynaklanması ülkemiz için de bir şans olacaktır.