Bursa Tabip Odası (BTO) bir açıklama yaparak sağlık kabinleri ya da sağlık yaşam merkezlerinde yetkisiz yardımcı sağlık personellerince damardan ya da iğne tarzı ilaç uygulamalarındaki yan etkilere yönelik kamuoyunu uyardı...
Aşağıda tam metni verdim. Haklı bir uyarı...
Vatandaşların bu tür merkezlere başvurmasının nedeni hekimlere güvensizlikten ziyade kent yoksullarının tedaviye erişememesi...
Eskiden kent yoksulları denince işsizler falan akla gelirdi. Şu anda asgari ücretle çalışanlar ve emekliler başta olmak üzere memurlar sanayi çalışanları gibi şehrin yüzde 80’i kent yoksulu konumuna düştü... İşsizler, hiç geliri olmayanlar hepten bitik zaten...
Sağlığa erişemeyen, şehre göç ile gelen bazıları cinci hocalardan medet umuyor, hastalığı geçer umuduyla muska yazdırıyor... Onlar başlı başına bir hikâye... Zaten üzerlerine kitaplar bile yazıldı.
Yoksullar özel hastanelere gidemiyor. Kamu hastanelerinde gündüz randevusu bir sorun. Misal, gripsiniz, 10 gün sonraya randevu alıyorsunuz, belki zatürre olup solunum yetmezliğinden dünya değiştireceksiniz...
Gün içinde muayene şansı olmayan vatandaş devlet hastanesi aciline başvuruyor... Bu nedenle Acil Servisler bu yüzden eski SSK polikliniklerinden beter durumda. Yani orası da sorun... (Erişim bir yana ulaşım da sorun! Ambulanslık hasta değilseniz ama otobüse binecek durumda da değilseniz, taksi ile gitmek zorundasınız. Yeni zamlardan sonra taksi fiyatları da erişilmez oldu. Kent merkezinden Şehir Hastanesi'ne giden hasta arabası da yoksa gidiş geliş taksiye 1200 lira verecek. Zaten parası olsa özel hastaneye gider. Bu yüzden şehirdeki Yüksek İhtisas ve Çekirge Devlet hastanesi acillerinde aşırı yoğunluk yaşanıyor. )
"ÇEK BİR ATOM MİSALİ..."
Zurnanın zırt dediği yer tam da burası: “Sağlığın piyasalaşması”
İnsanlar daha ucuz çözümler arıyor, “Çek bir atom” misali Bursa Tabip Odası’nın dediği yanlışa düşüyor. Kimisine iyi geliyor, kimisini de daha çok bozuyor...
Sağlıklı yaşam merkezlerinde ise farklı uygulamalar da yapılıyor. Aslında BTO’nun uyardığı hususun dışında gıda desteği adı altında tüm eczanelerde hatta marketlerde satılan hap şeklinde ürünler var. Onların da bazıları riskli. Mesela kimisi kan sulandırıyor bu da antikoagülan yani kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalar için risk. Mesela yüksek östrojen içeren Çörek Otu drajesi premenapoz ya da menapoza henüz girmiş kadınlarda ateş basması gibi hallere kısmen iyi gelirken, meme kanseri geçmişi olan bir kadının ise asla kullanmaması gerekiyor... Bazıları da hipertansiyonu tetikliyor.
Bu tür destek ürünlerin satış aşamasında artılarına yer verilirken satın aldığınızda ambalajında eksisi yani durumlarda risk olacağına yönelik herhangi bir bilgilendirme de yok...
Bursa Tabip Odası’nın kamuoyuna ve yetkililere yaptığı çağrı metni / açıklama ise şöyle:
“Türk Tabipler Birliği Bursa Tabip Odası olarak son yıllarda ve özellikle tüm dünyayı etkileyen Çovid-19 pandemisinden sonra giderek artan oranlarda yetkisiz kişilerce hastalara damar içi tedavi uygulandığı ve ciddi yan etkilerin oluştuğunu üzüntü ve endişe ile izlemekteyiz...
Türkiye Cumhuriyeti Kanunları’na göre bir hastaya teşhis koyma, reçete yazma, hangi tedavinin uygulanacağına karar verme, vücuda herhangi bir iğne sokma ya da damar içi tedavi uygulama yetkisi hekimlere verilmiştir... Aldığı eğitim gereği hekimler ne uygulanacağına karar vererek kendi gözetimi altında hemşire ya da diğer yardımcı sağlık personeline bu uygulamaları yaptırabilir.
Sağlıklı Yaşam Merkezleri adı altında aslında sadece danışmanlık yetkisi olup tedavi yetkisi olmayan yardımcı sağlık personelleri tarafından açılıp yeterli sağlık denetimi yapılmadığı için her türlü tedaviyi kafasına göre uygulayan merkezlerin sayısı ne yazık ki giderek endişe verici oranda artmaktadır. Keza sağlık kabinleri de reçetesiz şekilde benzer uygulamaları bırakın bir sağlık kuruluşunda olmayı evde uygulama yaparak konuyu daha da tehlikeli hale getirmektedir. Sosyal medyada “Sarı Serum”, “Atom serumu” gibi hiçbir bilimsel temele dayanmayan, isteyene hekim onayı olmadan uygulanan damar içi tedavilerin hayatı tehdit edici ciddi yan etkileri olabileceği konusunda kamuoyunu uyarıyoruz. Ayrıca bazı enfeksiyonlarda enfeksiyonun geçirildiği anda yüksek doz vitamin uygulamaları hastalığı daha da şiddetlendirebilir.
Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı’nı ve belediyeleri daha etkin denetim için göreve çağırıyor, halkımıza yetkisiz ve hekim olmayan yerlerde gelişigüzel tedaviler almamalarını öneriyoruz”