Çay ilçesinin Aydoğmuş köyünde dünyaya gelen 53 yaşındaki Dağdelen, ilk ve orta öğrenimini zor şartlarda tamamladıktan sonra öğretmen olmaya karar verdi. Üniversite sınavında Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünü kazanan Dağdelen, mezun olmasının ardından 1992 yılında Afyonkarahisar'da göreve başladı.
Kentteki çeşitli özel eğitim kurumlarında öğretmenlik ve müdür yardımcılığı yapan Durmuş Dağdelen, 8 yıl önce Kocatepe Özel Eğitim Uygulama Okuluna müdür olarak atandı.
Dağdelen, AA muhabirine, engeli dolayısıyla özel öğrencilerin velilerinin hislerini daha iyi anladığını ve onlarla daha rahat iletişim kurduğunu söyledi.
Kendisiyle iletişime geçen velilerin okula daha fazla güven duyduğunu dile getiren Dağdelen, şöyle konuştu:
"Meslekte kişiliğiniz, sevecenliğiniz, doğallığınız ve konuya hakimiyetiniz ön plana çıktıkça insanların aklında pek de fiziksel özelliğiniz kalmıyor. Bugüne kadar iletişime geçtiğim insanlarla kişiliğimi ön planda tuttum. Okuldaki çalışma arkadaşlarımla da zaten özel eğitimle ilgilendikleri için iletişimde beni kabullenmeleri noktasında problem yaşamıyorum. Bireysel farklılık, engelli öğrencilerin de davranışlarına yansımıyor. Öğretmenlik yıllarımda bazı velilerin bakışlarındaki 'acaba' sorularının üstesinden davranışımla geldim."
"Müdür koltuğuna oturduktan sonra ön yargı sona eriyor"
Dağdelen, okullarından mezun olan çok sayıda engelli memurun kamuda görev yaptığını, ayrıca down sendromlu milli sporcu Münevvere Yılmaz'ın da okullarında yetiştiğini anlattı.
Bazı velilerin kendisini görünce bakışlarının değiştiğini anlatan Dağdelen, şunları kaydetti:
"Kuruma dışardan gelen bazı insanlar beni görünce afallıyor. Müdür koltuğuna oturduktan sonra ön yargı sona eriyor. Toplumda 'okul müdürüyüm' dediğimde 'acaba', 'araç kullanıyorum' dediğimde 'sen mi?' sorusuyla ve ön yargılarla sürekli karşılaşıyorum. Ancak son yıllarda engellilere çok yerde vitrin açıldığı için göz aşinalığı ve yadırgamalar hemen hemen bitmek üzere."
"Burası farklı bir okul"
Okuldaki özel öğrencilerle diyaloğunu "mükemmel" olarak değerlendiren Dağdelen, gerek öğrencilerin gerekse öğretmenlerin kendisini çok sevdiğini dile getirdi.
Dağdelen, öğrencilerini çocukları gibi gördüğüne değinerek, "Onlar benim canlarım, nefesim. Çok bunaldığımda birinin yanına takılırım. Hepsi odama koşarak gelirler. Bana, 'amca, dayı, müdürüm ve öğretmenim' derler. Onlarla birlikte olmaktan çok mutluyum. Burası farklı bir okul. Burada farklı bir ders programı ve eğitim öğretim camiası var. O yüzden biz dışarıda çocuklarımızın yaşayamadıkları sosyal ortamları oluşturmaya çalışıyoruz. Onlarla da kurabildiğimiz en iyi iletişimle yaşıyoruz." diye konuştu.
Dağdelen, ortopedik engeli dolayısıyla hayatta hep pozitif ayrımcılıkla karşılaştığını ve insanların boyuyla ilgili yaptığı esprileri de gülümseyerek karşıladığını sözlerine ekledi.