İstanbul
Türk Silahlı Kuvvetlerine sızan FETÖ'cü askerlerin gerçekleştirdiği darbe girişiminde İstanbul başta olmak üzere birçok kentte halk sokağa inerek, vatanını savundu. Yediden yetmişe milyonlarca vatandaş, ülkelerini kurtarmak için canları pahasına darbeci askerlerin karşısında durdu. Vatanını savunmak için sokağa çıkanlardan biri de 16 yaşındaki Mahir Ayabak'tı. Genç Mahir, darbe girişimini öğrenir öğrenmez, arkadaşlarıyla gittiği Atatürk Havalimanı'nda, FETÖ'cü askerlerin silahlarından çıkan kurşunla şehit düştü.
Darbe girişiminden bu yana 7 yıl geçerken evlatlarının vatan için göğsünü siper ettiği Ayabak ailesi, gururu ve hüznü bir arada yaşıyor. Geçen yıllara rağmen hüznü dinmeyen aile, Mahir'i özlemle yad ediyor.
AA muhabirine açıklamalarda bulunan, genç şehidin annesi Muhteber Ayabak, koskoca 7 yıl geçtiğini ama kendisine göre acısının hala 7 günlükmüş gibi taze olduğunu söyledi.
"Gurur duyuyorum onun mertebesiyle bir anne olarak"
Her sene temmuz ayında, 15 Temmuz geçene kadar acısının tekrar alevlendiğini anlatan Ayabak, "Yani acı, gurur hepsi bir arada. Biz de inanın bu duygu karmaşasında bazen kendimizi kaybediyoruz. Ama şu var, şehadet güzel bir şey. Ben gurur duyuyorum onun mertebesiyle bir anne olarak. Allah bir daha bize 15 Temmuz'ları yaşatmasın. Bayrağımızı indirtmesin. Ezanımızı dindirtmesin. Zaten o geceki amacımız da buydu. Allah kimseyi vatansız koymasın." dedi.
Anne Ayabak, bir evlat kaybettiğini belirterek şöyle devam etti:
"Onu kayıp olarak görmüyorum. Benim için ahirete en büyük kazanç. Çünkü vatan sevgisi imandandır. Biz bu inançla yetiştik gerek ben büyüdüm gerek evlatlarımı bu inançla yetiştiriyorum. Bu vatana bir evlat verdim. Daha arkada üç tane evladım var hamdolsun. Gerekirse onları da feda ederim. Kendim de feda olurum. Ama bizler millet olarak, halk olarak uyanık olacağız. Unutmayacağız, unutturmayacağız ki bir daha 15 Temmuz'ları yaşamayalım. Bu hainleri barındırtmayalım."
"7 sene, 7 asır gibi geçti"
Mahir'in ablası Kayla Zehra Ayabak ise 7 senenin 7 asır gibi geçtiğini dile getirdi.
O dönemden bu yana sadece yaşlarının değiştiğini, acılarının hala aynı olduğunu anlatan abla Ayabak, yaşadıkları acı olaydan sonrasının kendileri için büyük bir imtihan olduğunu ifade etti.
Mahir'in 16 yaşında kaldığını, kendilerinin ise büyüdüğünü belirten Ayabak, vatana, millete layık bir vatandaş olarak yaşamlarını sürdürmeyi hayal ettiklerini söyledi.
Ayabak, aradan geçen 7 yılda kardeşinin eksikliğini hissettiklerini vurgulayarak şöyle devam etti:
"Yemek yerken ekstra bir fazla tabak istemsizce masaya konuluyor. Evet 7 sene geçti ama eksiklik hala aynı. Sanki varmışçasına. Çünkü öldü gibi gelmiyor bize. Asla gitmemiş gibi. Misafir olarak tekrardan aramıza dahil olacakmış gibi. Ama gurur duyuyoruz onunla. Çünkü hayal ettiği bir ölümdü. Hep şehit olmak istiyordu. Hep kahraman olmak istiyordu. O da hayaline layık bir ölümle müjdelendi. O yüzden bize de onun bize sunmuş olduğu bu vatanda mutlu mesut yaşamak düşüyor. Acımız her daim içerimizde var olacak. Ama geriye dönüp bakınca bize güzel bir emanet bırakmış oldu. O yüzden biz ondan razıyız. İnşallah o da bizden razıdır."