RAİF KAPLANOĞLU
Geçenlerde siyah-beyaz bir Türk filmi izliyordum. 1960’lı yılların sonunda çekilmiş bir film olmalı. Filmin büyük bölümü Bursa’da çevrilmiş... 1960’lı yılların Bursa’sının çok güzel canlı görüntüleri vardı. Hemen o günleri hatırlattı bana. Bursa ne kadar da değişmiş...
5-6 yıldır Bursa Çimento takvimi ile Bursa 2000 gazetesinin okurlara dağıttığı, Bursa’nın eski fotoğraflarının kapışılması yadırganmamalıdır. Çünkü geçmişi en iyi fotoğraflar anlatır. Hele hele bu canlıysa, yani bir film olursa, hayatı bir zaman tünelinde yaşayabilirsiniz.
Uzun zamandır, Bursa’nın bir filminin neden hazırlanmadığına yakınırken, Halkevi’nin 11 Eylül 1932 tarihinde, Bursa’nın Kurtuluş yıldönümü kutlamaları sırasında, tamamıyla filme alındığını ve güzel bir Bursa filmi çekildiğini öğrendim. 1932 tarihli Bursa’nın canlı görüntülerinin bulunması Bursa için ne kadar da önemli. Ancak tüm aramalarıma karşın bu filmin akıbetini öğrenemedim.
Sadece bu film değil, 8 Kasım 1947 tarihli Ant gazeteye göre de Bursa’da bir film çevrilmiş. 17 Ekim 1950 tarihli Bursa gazetesinde ise, “Bursa ile ilgili Film çevriliyor” başlıklı haberi okuyunca, Bursa’yı anlatan birçok filmin olduğunu öğrendik. Ancak ne yazık ki, bu filmlerin hiç biri yok. Daha doğrusu Bursa’da varlığı bilinmiyor. Bu tür filmler kolay kolay yok olmayacağına göre, mutlaka bir kıyıda-köşede atılmış durumdadır. Veya İstanbul’daki koleksiyonerlerin elinde olabilir. Bu filmlerin bulunması, Bursa kent kültürü için en büyük hizmetlerden biri olacaktır.
“OSMANLI DEVLETİ’NİN DOĞUŞU” BELGESELİ BİR BURSA BELGESELİDİR
Bursa’mızın bugüne kadar ne yazık ki bir belgeseli çekilmedi. Cumhuriyetin 75. Yıldönümü nedeniyle çok iyi niyetle hazırlanan Bursa CD, ne yazık ki, Bursa gibi bir kente laik olmayacak biçimde ve çok yetersiz bir çalışma. Özellikle fotoğraf ve film bölümleri, kurgusu son derece ilkel... Yer alan bilgilerin bir çoğu ise hatalı. Oysa Bursa ve çevresi, bir çok imparatorluğa merkez olmuştur. Tarihsel ve doğal güzelliği ile görsel zenginliği insanları kendisine çeken böyle bir kentin her yönüyle hazırlanmış bir belgeseli olmalıdır.
Evet bugün belki böyle bir imkan olmasa bile, Bursa’nın da içinde yer aldığı bir çok belgesel vardır. Bu belgeseller araştırılıp değerlendirilmeli, tıpkı fotoğraf koleksiyonerleri gibi toplanmalıdır.
TRT tarafından, 2-3 yıldır Bursa ve civarında belgesel çekimleri yapılmaktadır. Neşe Sarısoy ve Zafer Karatay’ın yapım ve yönetiminde gerçekleşen bu belgeseller, günümüzün yaşayan en ünlü Türk tarihçisi Prof. Dr. Halil İnalcık’ın gözetiminde gerçekleşmiştir. Bu belgesellerin ilki, “Halil İnalcık ile Canlı Tarih” adlı programda, 50 kadar bölüm olarak yayınlandı. Şimdi ise, cuma günleri, saat 21.30’da, TR 2’de yayınlanan “Osmanlı Devleti’nin Doğuşu” adlı bir belgesel yayınlanmaktadır.
Geçen hafta yayınlanan üçüncü programdan sonraki tüm programlar aslında bir “Bursa Belgeseli”dir. Çünkü Osmanlı Devleti’nin doğuşu demek, Bursa’nın tarihi demektir. İşte bu belgesel, en ehil eller tarafından hazırlanmış, Bursa’nın en önemli belgeselidir. Gerçek mekanlarda hazırlanan bu belgeselde, yeni buluşlar nedeniyle hem Bursa tarihi, hem de Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi yeniden yazılmıştır.
ESKİ BURSA FOTOĞRAFÇILARI
Bursa’da fotoğrafçılığın 19. yüzyılın sonlarında başladığını söyleyebiliriz. 20. yüzyılın başında ise Bursa’nın bazı fotoğrafçılarının isimlerini gazetelerden öğrenmekteyiz. Hatta 1914 yılında Bursa Mektebi Sultani öğretmenlerinden Mehmet Sadeddin Efendi’nin, fotoğraf sanatıyla ilgili bir makale yazdığı anlaşılmaktadır. Bursalılara, fotoğraf sanatını öğretmeye amaçlayan bu makale, 40 para karşılığı satılmaktaydı.
Bursa’da yayınlanan eski gazetelere göre belirleyebildiğim kadarıyla Bursa’nın ilk fotoğrafçısı Jean Morilyoni’dir. 1890 tarihinde Altıparmak’taki dükkanında, fotoğrafların 6 tanesini 20 kuruşa çekmekteydi ki, o tarihe göre çok büyük bir bedeldir. 1911 yılına ait Ertuğrul gazetesinde de, Hilal Fotoğrafçı adıyla Bursa’da bir fotoğrafçıya rastlıyoruz. 1914 yılındaki başka bir gazetede ise, Osmanlı Fotoğrafçısı Ali Sakıp Bey’in ilanı bulunmaktadır. Fotoğrafçıların daha çok, Sedbaşı ile Saray Caddesi olarak anılan Heykel civarında olduğu anlaşılmaktadır. Ancak bu kişilerin çektikleri fotoğraflara ne yazık ki, rastlayamadık. Belki de, 1908 yılı salnamesinde yer alan Bursa’nın sosyal hayatını yansıtan o güzelim fotoğrafları bu kişiler çekmişti. Cumhuriyet döneminden sonra da, 1932 yılında Bursa’nın en ünlü fotoğrafçıları, Mümtaz Tünüy ile Neset Yıldız olduğu anlaşılıyor. Bu fotoğrafçılarının da ürünlerine rastlayamadık.
Kuşkusuz cumhuriyet dönemi Bursa’sında fotoğraflarıyla yaşayan en ünlü fotoğrafçı İ. C. Antel’dir. Merhum İhsan Antel’in adı, diğer fotoğrafçıların yapmadığı bir şeyi yaptığı için bugün anılmaktadır. Sadece ticari amaçlı fotoğraf çekmemiş, Bursa’nın çeşitli açılardan fotoğraflarını çekerek, bir bakıma 1940’lı yılların Bursa’sının fotoromanını hazırlamıştır merhum Antel...
ESKİ BURSA FOTOĞRAFÇILARI VE ENGİN ÖZENDES
Fotoğraf ilk kez 1839 yılında, Fransız François Arago tarafından bulunduğunda, tüm dünyada büyük bir yankı yapmıştı. Ancak fotoğrafın yaygınlaşması, 19. yüzyılın sonlarına doğrudur. 19. yüzyılın sonlarında İstanbul’un yanı sıra, Bursa’da da fotoğraf stüdyolarının bulunduğu sanılmaktadır.
Bursa’dan çok uzun süre uzaklaşmasına karşın, doğduğu şehrin fotoğraflarını toplayan Engin Özendes, 1999 yılında çok güzel, eski Bursa Fotoğraflarından oluşan bir albüm yayınladı. 19. yüzyıl ile 20. yüzyılın başlarında çekilmiş olan 150’yi aşkın fotoğrafı izleyenler, ciltlerce kitapta öğrenemeyeceği kadar, eski Bursa’ya dair bilgi sahibi olabilirler. Bu fotoğraflarda, 1872 ile 1910’lu yıllar içersindeki mekan ve insan görüntüleriyle Bursa canlandırılmıştır. Bursa’ya gelip, fotoğraflarını çeken ünlü fotoğrafçılar şunlardır: Pascal Sebah, Joaillier, G. Berggren, J. D. S. Papazyan, Tremaux, C. J. Fettel, Abdullah Freres, A. De Moustier.
18 Ekim 1869 tarihli Hüdavendigar gazetesinde, sayın Özendes’in kitabında bir çok Bursa fotoğrafını yayınladığı Papazyan’ın Bursa gezisiyle ilgili bir habere rastladık. Haberde, padişahın resmi fotoğrafçısı olan Abdullah Biraderlerin kalfalarından Papazyan Efendi’nin Bursa’ya gelip, Selçukhatun mahallesinde bir evde 15 gün kadar kaldığı ve bu sırada Bursa’nın çok güzel fotoğraflarını çektiği yazılıdır.
Ayrıca bu gezgin fotoğrafçıların yanı sıra 1909 yılında, Fransız konsolosu A. Cilliere gibi, Bursa gezileri sırasında birçok ünlü kişinin de Bursa fotoğrafı çektiği anlaşılıyor. Elimizdeki bilgiye göre Bursa’nın en eski fotoğrafı, 1854 yılında Tremaux tarafından çekilmiştir. Bu fotoğrafın en önemli özelliği, “küçük kıyamet” olarak görülen ünlü 1955 depremi öncesi Bursa’sını resmetmesidir. Bu kişinin olasılıkla, Bursa’ya ilişkin başka fotoğrafları da olmasına karşın, sadece Irgandı Köprüsü’ne ait bir fotoğrafı bilinmektedir.
NURİ ERBAK VE URAL DURANER’İN BURSA'SI
Sanayi kapitalizmi, ilk dönemlerinde acımasızda doğayı yok etmekteydi. Önüne gelen her şeyi bir dozer gibi ezip geçer ve bir daha arkaya bakmazdı. Ancak post-modernizmde, yani çağımız sanayicisi, tükettiği dünyanın sonsuz olmadığını öğrenmeye başladı. Silip süpürdüğü dünyaya, arkasına bakarak görmeye çalışan bir anlayış içinde girdi. Arkasında tükettiği doğayı, değerleri ve güzellikleri en aza indirmeyi, hatta onarmayı düşünmeye çalışıyor çağımız sanayicisi. Bunu yaparken, doğayı veya insanları düşünmesinden öte bir neden vardır. Çünkü, dünyanın böyle arsız bir biçimde tüketilmesi hiç de ekonomik değil...
Post-modernist dönem, görgüsüz kapitalist devrini aşan bir süreçtir. Artık gösterişli yaşamaktan çok, sanata ve kültüre saygı duyan popüler bir sanayici anlayışı gelişiyor. Ülkemizde de, önce Eczacıbaşı, sonra Sabancı ve Koç ailesini bu kimliği ile tanımaya başladık. Müzeler açmaya, ülkemizin sanatsal ve kültürel değerlerine katkı sağlamaya başladı bu sanayiciler. Böylece, hem üzerinde yaşadıkları toprak daha değerli, hem de mensup oldukları ulus daha kaliteli ve saygın oldu.
Bursa’mızda da bu tarz bir sanayicilerimiz çoğalmaya başladı. Ancak bunun öncülüğünü kuşkusuz rahmetli Nuri Erbak yapmıştır. Sonra Ural Duraner, Rıza Aydın ve Ahmet Erdönmez, bu tür girişimciler olarak tanındı. Bursa’daki bu tür sanayicilerin ortak noktası da, Bursa merkezli bir kültürel anlayışı geliştirmiş olmalarıdır. Daha doğrusu, önceliği Bursa kent kültürüne vermişlerdir.
Bursa kent kültürünün gelişmesinde, Nuri Erbak’ın koleksiyonundaki eski Bursa fotoğrafları büyük etki yapmıştır. Bursalılar, zaman içinde farketmeden yitirdikleri şirin Bursa’mızın o güzel mekanlarını bu fotoğraflar sayesinde hatırladılar. Bursa’nın doğal ve tarihsel dokusunu koruma duygusunun gelişmesinde, bu Bursa fotoğraflarının dolayısıyla rahmetli Erbak’ın büyük katkıları olmuştur.
BURSA FOTOĞRAFLARI YÜCE DORUK’TAN SORULUR
10 yıldan önceydi... Deli gibi Bursa fotoğrafları topluyorum ülkenin dört bir yanından. Bir dostumdan, bir antikacıdan eski bir Bursa fotoğrafının varlığını duyduğumda, hemen o fotoğrafı almak için kentleri, kasabaları aşıyordum. Ancak ne zaman ki, sayın Yüce Doruk’u tanıdım, onun evinde, o Bursa fotoğraf koleksiyonunu gördüğümde, Amerika’nın yeniden keşfedilemiyeceği düşüncesiyle Bursa fotoğrafları koleksiyonumu dağıttım. Zaten amacım, Bursa’nın tarihsel görsel dünyasını keşfetmekti.
Sayın Doruk, Bursa’nın ünlü fotoğraf koleksiyonerleri olan Nuri Erbak ve Ural Duraner ile birlikte çalışmıştı. Gerek kendi koleksiyonunun zenginliği ve gerekse bu koleksiyonerlerle çalışması sonucu, neredeyse bine yakın eski Bursa fotoğrafı koleksiyonu oluşturmuş sayın Doruk.
Tüm ailesi de benimsemiş bu koleksiyonerliği. Sayın Doruk, evinde kurduğu gelişmiş reprodiksiyon sistemiyle, orijinalinden daha güzel kopyalar çıkarmış eski Bursa’nın. Ve eski Bursa fotoğraflarıyla istediği gibi oynayabiliyor. Zaten Bursa’nın o güzelim eski fotoğraflarının, Bursa Çimento tarafından yayınlamasını gerçekleştiren usta da o!..
Sayın Doruk, sadece eski Bursa’nın fotoğraflarının koleksiyoneri değil, yaşadığı yüzyılın da, fotoğrafçısıdır. 20-30 yıllık çeşitli dönemlerinde çektiği 20 binin üzerindeki Bursa slaytları koleksiyonu ise, gelecekte en büyük hazinelerden biri olacağı kuşkusuzdur. Tıpkı İ. C. Antel gibi.
BURSA FİLMLERİ TOPLANMALI
Bursa’nın tarihi ve kültürü sadece kitaplara yazılmaz. Belki de daha güzel ve anlaşılır biçimde film ve belgesellerle anlatılabilir. Bu nedenle, kent kültürü uğraş veren kurumlarımızın, eskiden çekilmiş Bursa filmlerinin yanı sıra, Bursa’da çekilmiş olan filmlerin Bursa sahneleri toplanmalıdır. Bunun için, özellikle İstanbul’da bulunan resmi ve özel film koleksiyonları taranarak, bu filmlerdeki Bursa sahneleri belirlenmeli ve ayrıca kopyalanarak, arşivlemelidir. Bursa Araştırmaları Vakfı veya Bursa Şehir Kütüphanesi bu görevi üstlenerek, en kısa zamanda Bursa’nın canlı tarihi kayıtları toplanmalıdır.
Ayrıca, günümüzde Bursa’nın özellikle sosyal ve kültürel yapısının çok hızla değiştiğini dikkate alarak, yok olmakta olan gelenekler ve yaşayış biçimleri ile, kaybolmakta olan Bursa sanat ve sanatçılarının filme alınması, gelecek için en büyük hizmet olacaktır. Yani sadece geçmişti bize bırakılanları toplamak yeterli değildir. Gelecek kuşaklara da, günümüz Bursa kültürünü tanıtacak Bursa belgeselleri hazırlanmalıdır.