Denizli’nin Honaz ilçesine bağlı Kaklık Mahallesi’nde bulunan Kaklık Mağarası şifalı yüksek kükürtlü suyu ile cilt hastalıklarında şifa arayanların uğrak merkezi olmaya devam ediyor. İçindeki UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Pamukkale’ye benzer travertenleriyle ’Yer altındaki gizli Pamukkale’ olarak da bilinen Kaklık Mağarası, pandemi yasaklarına rağmen haftada yerli ve yabancı binlerce turisti ağırlamaya devam ediyor.
2 milyon yıl önce oluşumu başlayan ve tavanında oluşan çökme sonucu keşfedilerek 2002 yılında turizme açılan mağaranın yanında, sazlıklar arasında yer altından kaynayarak çıkan serbest veya kanallar içinde akan termal sular, yöre halkınca ’Kokar Hamam Pınarı’ olarak anılıyor. Kaklık Mağarası’ndaki havuzlar, Pamukkale’dekine çok benzeyen basamaklar halinde üst üste oluşurken; tavanı ise damlataşı, sarkıtlar ve dikitlerle süslü yapısıyla dikkat çekiyor.
Yılın her mevsiminde 24 ile 25 derece sabit sıcaklıkta olan berrak, renksiz ve kükürt kokulu termal su, antik çağlardan bu zamana bazı cilt rahatsızlıklarına da iyi geldiği belirtiliyor. Doğal koruma alanı olan ve 190 metre uzunluğundaki Kaklık Mağarasına ahşap merdivenlerle iniliyor. Daire şeklinde tahta yolu ile travertenlerin etrafında dolaşma imkanı sunuyor. Kaklık Mağarası yerli ve yabancı turistler tarafından hala daha ilgi çekmeye devam ediyor.
Kükürtlü su şifa kaynağı
Mağarada çıkar yoğun kükürtlü suyun tarlaların sulanmasında da kullanıldığı, su içindeki kükürt nedeniyle bölgede yetişen ürünlerin kalitesinin ve veriminin arttığını anlatan Kaklık Mağarası görevlisi Ali Kuzgun, “Mağaramız deri ve cilt hastalıklarına faydası olan suyun özellikle bu konularda tedavi amaçlı kullanılan bir mağaradır. Çökme sonucu oluşmuş bir mağara, ilk keşfi 1839 yılında 2 Fransız keşifçi tarafından yapılmıştır. Ondan sonra sulama amaçlı yakın tarihte bir bölge kırılarak açığa çıkartılmıştır. Mağaramızın asıl özelliği yer altı Pamukkale olmasıdır. Çünkü suyun içerisinde bulunan çinko ve aşırı derecede bulunan kirecin oluşturduğu tabakalar, yer altında Pamukkale’yi oluşturmaktadır. Aynı zamanda mağaranın bir diğer özelliği de içerisindeki kükürttün fazla olmasından dolayı astım, deri, cilt hastalıkları, mantar, egzama ve kaşıntı gibi rahatsızlıklara faydası olduğu düşünülmekte ve bu yüzden çok fazla ziyaretçi alıyoruz. Mağaramız iddia ediyorum en güzel mağaralardan birisidir” diye konuştu.
“İlk defa geliyoruz çok güzel bir yer”
Antalya’dan yakınları ile birlikte beyaz cennet Pamukkale travertenlerini ve yer altı Pamukkale’si olan Kaklık Mağarasını ziyaret gelen Ramazan Çiloğlu; “Burayı önce bir arkadaşım gezmişti, onun paylaşımlarında gördüm. Dün akşam Karahayıt’ta kaldık, ilk defa geliyoruz çok güzel bir yer. Biz sadece mağaranın görsellerini görmüştüm ama burada suyun faydaları anlatıldı bizlere. Burada arkadaşın birisi su dolduruyordu, biz içildiğini düşünüyorduk ama kükürtlü bir suymuş. Su duş almak için sedef hastalıkları ve cilt hastalıkları için kullanılıyormuş. İlk defa gelmemize rağmen güzel bir yer çok hoşumuza gitti” dedi. Mağarayı araştırdıktan sonra gelen Selçuk Akça; “Biz Antalya’dan geldik, gerçekten gezilecek bir yer çok doğal manzaralı, tüm Türkiye’mize insanlarımızın burayı gezmesini tavsiye ederim çok güzel bir yer gerçekten. Biz merak ediyorduk, çok iyi oldu. Antalya’ya gelen arkadaşlarımızdan duyuyorduk, nasip bugüneymiş ve çok güzel insanların burayı gelip görmesini tavsiye ederim” ifadelerini kullandı.
Kaklık Mağarasının özellikleri
Mağara Denizli Ankara karayolunda il merkezine 30 kilometre mesafede Honaz ilçesine bağlı Kaklık Mahallesinde bulunan Kaklık Mağarası; damlataşı, sarkıtları ve dikitleriyle Pamukkale’de bulunan travertenlere benzer, traverten basamaklarıyla eşine rastlanmaz güzelliğe sahip. Mağara içerisinde bol miktarda termal su bulunuyor. Berrak, renksiz ve kükürt kokulu olan bu su varlığı bazı cilt hastalıklarına iyi geldiği biliniyor. Ayrıca mağaranın yakınında ziyaretçilerin istifadesine sunulmak üzere yapılan yüzme havuzu, küçük amfi tiyatro, seyir alanları, kafeterya ve kameriyeler Mayıs 2002 tarihinden itibaren turizmin hizmetine sunuldu. Kaklık Mağarasının doğrudan gün alan ve sürekli damlayan veya akan duvarlarında, sık bir yosun ve küçük yapraklı sarmaşık türü bitkiler gelişti. Aydınlanmaya bağlı olarak gün içinde yeşilin değişik tonlarını alan bu bitkiler, mağaraya ayrı bir güzellik katıyor.