Eskiden beri 3. derece deprem bölgesinde olduğu değerlendirilen Diyarbakır’ın yarısına yakının 1. derece, geri kalan kısmının ise 2. derece deprem riskinde olduğu bildirildi. Özellikle 1980 sonrası kentleşmenin tavan yaptığı ilde, olası bir depremin bilançosunun çok ağır olacağını değerlendiren uzmanlar, depremin değil insan eliyle yapılan binaların hayatları kararttığı görüşünde birleşti.
“KENTİN ETRAFI FAY HATLARI İLE ÖRÜLMÜŞ”
Diyarbakır’ın deprem riski ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Dicle Üniversitesi Doğal Afetler Araştırma ve Uygulama Merkezi (DAFAM) Müdürü Yrd. Doç. Dr. M. Şefik İmamoğlu, Diyarbakır’ın etkilendiği birçok kırık hatların olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın, gerek Türkiye’de, gerek Pakistan’da ta Himalaya’lara kadar giden bir zom içerisinde bulunan ve bunlara bağlı küçük kırıkların hakim olduğu bir bölgede yer aldığını aktaran Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, her ne kadar Diyarbakır’ın üzerinde bulunduğu nokta kilit bir ana fay hattı üzerinde olmasa bile bu ana faylarda, bölge depremselliğinde ciddi bir etkinliği olan faylarda olabilecek depremlerin Diyarbakır’da ciddi bir sarsıntı hissi oluşturabileceğini dile getirdi.
1874 Gezin depreminde Gezin’in içindeki göl suyunun yüksekliğinin 4 metreye dayandığını ifade eden İmamoğlu, “Oradaki o sarsıntının etkisi ile Diyarbakır Ulucami’deki bazı sütunlar yıkılıyor. O dönem Diyarbakır’da iki katlı binalar var, bunda bile etkilenmiş durumdadır Diyarbakır. Şu anda binalar doğru dürüst yapılmazsa sarsıntı bile bu binaları yıkmaya yeterli olabiliyor” dedi.
"DOĞA OLAYI ÖNLEM ALINMAZSA DOĞAL FELAKET OLUR"
Yapılacak binaların zemin uygunluğunun çok ciddi bir şekilde araştırılması gerektiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. İmamoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Diyarbakır deprem bölgelerine uzaktır, depreme uzaktır, ana kırık hatlara uzaktır deyip uyumamak lazım. Önümüzdeki süreçte net olarak tarih verebileceğimiz bir deprem yok ancak, Erzincan ile Karlıova arasındaki kesim tamamen bir sismik boşluk düzeyindedir, önemli bir deprem bölgesiyiz ona göre dikkat etmemiz lazım. Binamızı, yapımızı, fabrikamızı ona göre uygun yere yapmalıyız ki ona göre rahat edelim. Yoksa normal bir doğa olayı biz gerekli önlemleri almadığımız için başımıza doğa felaketi oluyor. Deprem öldürmez, insanlar, yapılar öldürüyor.”
“DİYARBAKIR’I DEPREM AÇISINDAN YÜKSEK RİSKLİ BULUYORUM”
Dicle Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi-İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. İdris Bedirhanoğlu ise, Diyarbakır’da yapılaşmanın çok hızlı olduğu belirli dönemlerin olduğunu söyledi. Diyarbakır’ın nüfusunun 1990’larda 300 bin iken bir anda 1 milyona yükseldiğini vurgulayan Yrd. Doç. Dr. Bedirhanoğlu, şu ifadeleri kullandı:
“Bu tabi bir iki yıl süreci içerisinde çok hızlı bir yapılaşma oldu. Bu yapıları yapan insanların yüzde 90’ı da bu mesleğin erbabı olmayan insanlar. Çok hızlı bir yapılaşma, denetimden uzak, kontrolden uzak, hızlı yapılaşma yapıldı. Tabi hem o müteahhitlerin bilgisizliği hem de yapıların hızlı olması sağlıksız olmasını doğurdu. Diyarbakır’da riskli yapıların bulunduğu bölgeler genelde nüfusun da yoğun olduğu bölgelerdir. Mesela Bağlar bölgesi Diyarbakır’daki en riskli yapıların bulunduğu ve en yoğun popülasyonun olduğu bölgelerdir. Bağlar bölgesinde 5 sene önce ufak bir araştırmamız vardı, 20-25 bin civarında durumu çok ciddi riskli olan herhangi bir depremde yerle bir olacak binalar söz konusu. Bu binaların hasar görmesi durumunda depremden sonra acil müdahalenin yapılması da çok ciddi sıkıntılar doğurur çünkü çok dar sokaklar var, çıkmaz sokaklar var. Yapılarda bir hasar olduğu zaman birçok yerde tıkanıklık olacağını düşünüyorum. Büyük bir yığın ve bu yığında insanları kurtarmaya çalışmak için ciddi problemler yaşanacaktır. Bundan dolayı Diyarbakır’da yapılacak ilk acil iş mastır planının hazırlanması, kaç tane riskli binalarımız var kaç tanesi sağlam, bunların envanterinin çıkarılması lazım. Bütün yapılarımızın deprem riskine göre sınıflandırılması gerekiyor. Betonarme bina kolay kolay yıkılmıyor, binlerce hatanın bir araya gelmesi ile yıkılıyor ama biz nereden bileceğiz yıkılmaya neden olacak son hata değildir. Diyarbakır’ı ben deprem açısından yüksek riskli derecede buluyorum.”
(İHA)