KOAH’ın 40 yaş üstü her 5 yetişkinden birinde görüldüğüne dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Hakan Eren, hastalığa yol açan en önemli faktörün sigara olduğunu, aynı şekilde tedavide de en önemli adımın sigarayı bırakmak olduğunu belirtti. Acıbadem Bodrum Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Ahmet Hakan Eren, kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH), solunumla akciğerlere alınan havanın kolay bir şekilde dışarı verilememesi şeklinde açıklanabilecek bir akciğer hastalığı olduğunu söyledi. Bu hastalığa yol açan süreçlerin kronik bronşit ve amfizem olduğunu belirten Dr. Eren “Solunumla beraber, solunum havasındaki oksijenin kana geçtiği, kandaki karbondioksitin ise dışarı çıktığı yer solunum yollarının nihayetindeki alveol denilen keseciklerdir. Kronik bronşit, alveollere giden ve bronş adı verilen hava yollarının iltihaplanarak daralmasıdır. Amfizem ise bu hava yollarının ve keseciklerin parçalanması ve genişlemesi manasına gelmektedir. Sonuç olarak solunumda alınan hava alveollere iletilemez ve akciğerde kısıtlanarak kalır. İşte bu duruma KOAH adı verilir” diye konuştu. “En büyük etken sigara”
KOAH’ın başlıca sebebinin sigara, pipo, puro ve nargile gibi tütün ürünleri olduğunu vurgulayan Dr. Eren diğer nedenleri de kişinin yaşadığı yer ya da mesleği nedeniyle organik ve inorganik tozlu ortamlara, kimyasal maddeler ve buharları içeren maddelere ya da toz, duman ve zararlı gazlara maruz kalması; kapalı ortamlarda ısınmak ya da yemek pişirme amacıyla kullanılan biomas adı verilen organik yakıtlar, odun, tezek, bitki kökleri ve kömür dumanının yol açtığı iç ortam hava kirliliği; genetik faktörler ve hava kirliliği olarak sıraladı. Dr. Eren, KOAH’ın 40 yaş üstü her 5 yetişkinden birinde görüldüğüne işaret ederek, hastalığın belirtilerinin “Özellikle fiziksel aktiviteler sırasında nefes darlığı, geçmeyen ve balgam içeren inatçı öksürük, göğüste hırıltı, grip ve zatürre gibi solunum yolu enfeksiyonlarında artış, enerji kaybı, ayak bilekleri ve bacaklarda şişlik oluşması, ilerleyen aşamalarında kilo kaybı, hızlı nefes alma (taşipne) ve cildin mavimsi renk değişikliği (siyanoz)” olduğunu ifade etti. “Hastalığın 4 evresi bulunuyor”
KOAH tanısının, kişinin muayenesi sonrası şikayetleri de göz önünde bulundurularak konulduğunu söyleyen Dr. Eren KOAH tanısı için hekim tarafından akciğer röntgeni, kan sayımı, biyokimya, arteryal kan gazı tayini, solunum testi ve hekim tarafından gerekli görülmesi durumunda tomografi çekimi gibi tetkikler istenebileceğini dile getirdi. KOAH hastalığının 4 ayrı evresi bulunduğuna değinen Dr. Eren “Bu evreler; hafif, orta, ağır ve çok ağır olarak geçer. KOAH hastalığının evresine ve kişinin durumuna göre uygulanan tedavi yöntemleri değişiklik gösterebilmektedir. İlaç uygulamaları arasında spreyler ve özel makinalarla verilen ilaçlar bulunmaktadır” dedi.
Dr. Eren KOAH tedavisinde en önemli noktalardan birinin, hastalığın alevlenmelerinin önüne geçebilmek ve ortaya çıkmaları halinde bunların tedavisini gerçekleştirmek olduğunun altını çizerek KOAH alevlenmesinin genellikle akciğer enfeksiyonlarıyla oluşan, ani kötüleşmelerle seyreden ataklar olduğunu söyledi. Hastaların, akciğer yapılarındaki bozulmadan ötürü akciğer enfeksiyonlarına oldukça açık hale geldiğini de sözlerine ekledi. “İleri evrelerde hastalar evden çıkmak istemiyorlar”
KOAH’ın tedavisindeki en önemli etkenin sigarayı bırakmak olduğunu vurgulayan Dr. Eren “KOAH hastası bir kişiye hangi tedavi uygulanırsa uygulansın, sigarayı bırakmadığı sürece akciğerdeki fonksiyon kayıpları hızla azalmaya devam edecektir. Sigarayı bırakan KOAH hastasının akciğer fonksiyonlarındaki düşüş hemen hemen yarıya iner ve sigaraya bağlı tıkanıklıkların (balgam vs gibi) azalmasını sağlar” diye konuştu. Dr. Eren orta ve ileri derece KOAH’a sahip olan kişilerin yürürken veya hareket ederken zorlanma gibi nefes darlığına bağlı sebeplerle evden çıkmak istemediğini ve bu durumun da kişinin kaslarının zayıflamasına sebep olduğunu dile getirdi. Orta ve ileri KOAH’a sahip olan kişilere “pulmoner rehabilitasyon” tedavisi önerildiğine değinen Dr. Eren, bu tedavi sayesinde hastanın nefes alıp vermesinin düzene girdiğini ve bunun yanı sıra basit hareketler yaptırılarak kişinin kaslarının güçlendirildiğini anlattı.