AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker, Güney Lefkoşa’da bulunan AB Evi’nde düzenlediği basın toplantısında, temasları ve Kıbrıs’ta devam eden müzakere sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Juncker, Kıbrıs’ta bir çözümün mümkün olabileceğini inandığını söyledi. Juncker, Kıbrıs’ta çözüm sürecinin kolay olmadığını, ancak bunun bir çözümün mümkün olamayacağı anlamına gelmediğini belirterek, bulunacak bir çözümün sadece adada yaşayan Kıbrıslılar için değil, Avrupa Birliği için de bir ’kazan-kazan’ durumu meydana getireceğini söyledi.
Juncker, müzakere sürecinin bundan sonraki aşamalarında AB ekiplerinin daha aktif ve görünür olacaklarını, ancak çözümün iki toplumun sorumluluğunda olduğuna işaret ederek, “Ben burada liderlere sorunu nasıl çözeceklerini söylemek için gelmedim. Bu konu bize düşmüyor. Ne AB’ye, ne komisyona, ne de başka birine düşüyor” dedi.
AB üyesi bir Kıbrıs’ın tehlikeli ve karmaşık olarak tanımlanan bir bölgede adeta bir istikrar örneği olduğunu söyleyen Juncker, adanın yavaş yavaş ekonomik krizden çıkmaya ve yatırımcıların yeniden adaya dönmeye başladığını kaydetti. Juncker, “Kıbrıs Avrupa değerlerini ve ideallerini bu bölgede temsil eden bir ülke. Bölge ne yazık ki savaşlar, çatışmalar ve gerilimlerle dolu bir coğrafya” diye konuştu.
Kıbrıs’ın Avrupa Birliği’nin ön cephesinde bulunduğunu ve bundan dolayı önemli sorumlulukları olduğunu kaydeden Juncker, bu müthiş enerji potansiyelinin her zaman birliğe hizmet edecek şekilde kullanılması gerektiğini belirtti. Juncker, Kıbrıs’ın, diğer büyüyen ekonomilere de ilham vermesi gerektiğini söyledi.
“HELLİM KONUSUNDA UZLAŞIYA VARDIK”
Kıbrıs’ta devam eden müzakere sürecine de değinen AB Komisyon Başkanı Juncker, her iki liderle bugün bir araya geldiğini ve onların Kıbrıs konusunu çözebileceklerine inandığını söyledi. Uzlaşı veya ödün kelimesinin olumsuz bir anlam olarak algılanmaması gerektiğini kaydeden Juncker, uzlaşı kelimesinin Avrupa Birliği’nin her gün kullandığı anahtar bir sözcük olduğunu vurguladı.
Bulunacak bir çözümün sadece adada yaşayan Kıbrıslılar için değil, Avrupa Birliği için de bir kazan-kazan durumu oluşturacağını söyleyen Juncker, “Ben şahsen bunun gerçekleşebilmesi için her türlü çabayı ortaya koymaya hazırım. Bugün iki liderle de bir araya geldim ve onlarla yaptığım görüşmelerin ardından çok iyimser olduğumu söylemem gerekiyor. İki lider arasındaki güven ve gösterdikleri kararlılıkları gerçekten bir çözümün bulunabileceğine işaret ediyor” dedi.
İki toplumun birbirine saygı gösterdiği sürece adada bir çözümün mümkün olabileceğine işaret eden Juncker, Avrupa Birliği’nin Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen sürece dışarıdan destek vermeye devam edeceğini söyledi. Juncker ayrıca, hali hazırda süreci yakından takip eden temsilcisi Pieter Van Nuffel’in bundan sonra da süreçte daha aktif olarak gözlemlerini ve desteğini sürdüreceğini belirtti.
Gün içerisinde iki liderlerle de oldukça yoğun görüşmeler yaptığını söyleyen AB Komisyon Başkanı Juncker, hellimin AB içerisinde koruma altına alınmış menşe adı olarak tescil edilmesi konusunda adım attıklarını kaydetti.
AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker, açıklamasına şöyle devam etti:
“Hellim konusunda bir uzlaşıya varmayı başardık, AB yasaları altında bununla ilgili bir adım atılacak. Bence bu küçük birşey değil. bu bir şaka değil aslında, çünkü her iki toplum için de oldukça önemli olan bir ürün. Sembolik bir ürün ve bu konuda bir uzlaşıya varılabilmesi tarafların birlikte çalışmaya ve komisyonun da somut önlemler alarak bunu desteklemeye hazır olduğunun bir göstergesidir."
Basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Juncker, AB’nin müzakereler konusunda Birleşmiş Milletler ile bir yarışma içerisinde olmadığını söyledi. Adadaki temasları çerçevesinde BM Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Espen Barth Eide ile bugün bir araya geldiğini kaydeden Juncker, AB ile BM arasında bir rekabet ortamının oluşmasını istemediklerini belirtti. Juncker, sürecin bundan sonraki aşamalarında AB ekiplerinin daha aktif ve görünür olacaklarını kaydederek, gerektiği takdirde sürece her türlü desteği vermeye hazır olduklarını söyledi. AB müktesebatının çözüm sonrası adanın tamamında uygulanması ve garantörlüğün devamına ilişkin bir soruyu yanıtında, çözüm konusunda yorum yapmayacağını ve her iki liderin de süreci yürütecek olgunlukta olduğunu belirtti. Juncker, “Çözüm, iki toplumun sorumluluğundadır” dedi.
Juncker, “Ben burada liderlere sorunu nasıl çözeceklerini söylemek için gelmedim. Bu konu bize düşmüyor. Ne AB’ye, ne Komisyon’a, ne de başka birine düşmüyor” ifadesini kullandı.
“KOMİSYON YARDIM EDECEK”
Çözüm sonrasında AB müktesebatın adadın geri kalanında uygulanması için Kıbrıslı Rumların, AB Komisyonu ve Kıbrıslı Türklerden oluşan üçlü bir komite kurulacağını söyleyen Juncker, çözüm sonrası Avrupa yasalarının ve müktesebatın uygulanması için komisyonun her şekilde yardımcı olacağını söyledi. Bulunacak çözümün beraberinde ciddi finansal sorunlar da getireceğini söyleyen Juncker, AB Komisyonu’nun günü geldiği zaman çözümün ortaya çıkaracağı mali ve finansal sorunlara yardımcı olacağını belirtti. Juncker, “Gerektiği zaman ne yapılması gerektiğini soracağız ve sıkıntılar ortaya çıktıkça yanı başınızda olmaya çalışacağız” dedi.
TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİ
AB Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker, Türkiye’nin AB üyeliği olmadan Kıbrıslı Türklerin AB’ye girmemesi gerektiğini düşünenlerin olduğunun hatırlatılması üzere, kesinlikle böyle bir şey olmadığını söyledi. Juncker, bulunacak bir çözümün Birincil Hukuk olmasına ilişkin soruyu yanıtında, müzakere sürecinin bu aşamasının bu konuları konuşmak için erken olduğunu, ancak günü geldiğinde bunun da ele alınabileceğini söyledi.
Juncker, Avrupa Birliği’nin adada her iki halkın güvenliğini ve endişelerini ortadan kaldırabilecek bir garanti sağlayıp sağlayamayacağının sorulması üzerine, önemli olanın geçmişte sıkışıp kalmamak olduğunu kaydetti. Juncker, liderler gibi herkesin ileriye odaklı olması gerektiğini söyledi. Juncker, “Şu anda elimizde son bir şans bulunmakta ve bunu gerçekleştirmemiz gerekiyor. Güvenlik önemli bir konu ama şu aşamada bu konuyu ele almak için çok erken” diye konuştu.