Uludağ Üniversitesi tarafından düzenlenen "5. Bilgilendirme ve Ar-Ge Günleri"ne katılan Kuzu, gazetecilere yaptığı açıklamada, TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsünde uydu teknolojileri, havacılık, görüntü işleme, uzaktan algılama ve haberleşme sistemleri üzerine çalışma yürütüldüğünü söyledi.
Kuzu, yola döşenen bombaların kablolarını havadan tespit edebilen sistem üzerinde çalıştıklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Dronelerle yerin altındaki bombaları belirleme ve el yapımı patlayıcıları görebilmek için çalışmalar yürütüyoruz. Tamamen başarıya ulaşamadık ama çalışmalarımız devam ediyor. Şu anda bombaların kabloları belirlenebiliyor. Diyelim ki bir alana askeri yeşil branda çekildi. Droneyle bu brandayı belirleyebiliyorsunuz. Hiperspektral bantlara göre bitkinin yeşiliyle askeri brandanın yeşili aynı değil. Dolayısıyla kablolar belirlenebiliyor. 100, 200 metre veya 1 kilometre yükselen droneleri vurabildikleri için başka bir çözüm bulmak gerekiyor. Bunun için kafa yorduğumuz projeler var. Bu bilgileri de gerekli makamlarla paylaşıyoruz."
Kuzu, azot veya nitratla yapılan bir bombanın dedektörle tespit edilebileceğini aktardı.
Başka bir çalışmalarının da olduğunu dile getiren Kuzu, "Mesela bir askeri aracın 50 metre önünde giden bir droneye dedektör takılabilirse azot ve nitratla yapılan bomba tespit edilebilir veya droneler vasıtasıyla önceden alınan görüntüyle durumları tespit edilebilir. Tabii keskin nişancılar bu tür durumlarda droneyi vurabilir. Belki bir drone kaybetmiş olursunuz ama bombanın da yerini tespit etmiş olursunuz." ifadelerini kullandı.
Dedektörün tırnak boyutunda küçük bir parça olduğunu vurgulayan Kuzu, bunun droneye monte edilebileceğini bildirdi.
Droneye takılacak 500 gramlık kamera ve dedektörle bombanın tespit edilebileceğine dikkati çeken Kuzu, şöyle devam etti:
"İnsansız Hava Araçları (İHA) ile ilgili yeni bir çalışmamız var. İHA'larda yüksek irtifalarla ilgili iç proje açtık. Çok uzun süre havada kalan ancak 30 bin feete kadar giden İHA'lar var. Mesela ANKA bunlardan biri. Bir de uzun süre havada kalarak 55-60 bin feette giden İHA'lar var. Bizim 60 bin feete kadar giden İHA'larla ilgili prototip çalışmamız var. Projemizi bitirirsek İHA'ların yerden gözükmesi ve vurulması imkansız olacak. İHA'nın ses çıkarmaması lazım. Bunun için başka çözümler üretmeye çalışıyoruz. Havada uzun süre kalması için kanatlara hidrojen yakıtların konulması gündemde."
- "Uçakla tarlaların görüntüleri çekiliyor"
Doç. Dr. Lokman Kuzu, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ile TÜBİTAK arasında imzalanan sözleşme kapsamında pamuk ve mısır ürünleri için Şanlıurfa'da 50 kilometrelik bölgenin görüntülerinin uçaktan çekildiğini belirtti.
Çalışmanın tarım alanlarının daha verimli kullanılması için yapıldığı bilgisini veren Kuzu, şöyle konuştu:
"Çiftçiler, Çiftçi Kayıt Sistemi'nde tarlaya ne ekeceklerini beyan ediyor. Çiftçi, 'Buraya pamuk veya buğday ektim' diyor, halbuki başka bir şey ekiyor. Biz onu şu anda belirleyebiliyoruz. Mısır ektim deyip de başka bir ürün ekenler uçaktaki kamera sayesinde tespit edilebiliyor. Mısır ekeceğim deyip kenevir veya haşhaş eken olursa bu da dronelerle tespit ediliyor. Bu projenin devamı gelecek. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile anlaştık. Üniversitenin Haymana'da bir çiftliği var. Orada kontrollü ekim yaptırıyoruz. Bir drone aldık ve bu dronenin üzerinde hiperspektral kamera var, 220 banta bakıyor. Üniversite hocalar bazı yerlere çok gübre veya su bazı yerlere de az gübre veya su veriyor. Bu sayede bitkilerin hiperspektral imzalarını çıkarıyoruz. 18 bitki üzerinde çalışıyoruz. Şu anda ciddi bir başarı elde etmiş durumdayız. Rekolteden sağlıklı büyümeye kadar birçok şeyi belirleyebiliyoruz. Türkiye'de buna ihtiyaç var. Dünyada da bu konuda çok ciddi çalışmalar var. Biz şu anda o trendi yakalamış durumdayız. Öz kaynaklarımızla bütçeler ayırıyoruz ve arkadaşlarımızı yetiştiriyoruz."