Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Narin davasına ilişkin açıklamalarda bulundu. Tunç açıklamasında, suçun kesinleşmesinden önce insanların lekelenmeme hakkına vurgu yaparken, yargılama sürecinin devam ettiğini belirtti.
Tunç açıklamalarında, kamuoyunda 'Cinayetin üzeri kapatılmak isteniyor' yorumlarına ilişkin ise, " Kamuoyunda farklı değerlendirmeler yapıldı. Üstü kapatılmaya çalışılıyor denilerek farklı değerlendirmeler yapıldı. Bu devlet Narin kızımızın katillerinden hesap sorar dedik. Bu kapsamda dava açıldı. Hep beraber takip edeceğiz" dedi.
Bakan Tunç'un açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Daraltılmış baz çakışması gerecekten çok önemli bir delil. Mahkeme bütün delilleri değerlendirecek. BU teknik çalışmanın nasıl yapıldığıyla ilgili raporlar mevcut. Teknik raporla ilgili hakimin tereddüt ettiği hususlarla ilgili bilirkişiden ek raporlar istendi.
Biz burada devam eden bir yargılama süreci söz konusu. Mahkeme kararı kesinleşinceye kadar masumiyet karinesi vardır. Bu cinayeti kimler işleyecekse mahkeme bundan hesap soracak dedik.
Kamuoyunda farklı değerlendirmeler yapıldı. Üstü kapatılmaya çalışılıyor denilerek farklı değerlendirmeler yapıldı. Bu devlet Narin kızımızın katillerinden hesap sorar dedik. Bu kapsamda dava açıldı. Hep beraber takip edeceğiz.
Kişilerin suçluluğu ispatlanmadan, sosyal medyada masumiyet karineleri ihlal ediliyor. Biz lekelenmeme hakkına önem veriyoruz. Özellikle soruşturma aşamasında kişilerin lekelenmemesiyle ilgili haberlere dikkat edilmeli.
YASA DIŞI BAHİS GÖZALTILARI
Bütün soruşturmaları tek tek değerlendirmemiz söz konusu değil. Soruşturma neticesinde kişiler kendilerini savunacaklardır. Kuvvetli bir suç varsa onun da gereği yapılır.
KAYYIMLARA İLİŞKİN
Bazı siyasilerimiz yanlış yorumlar yapıyorlar. Cumhuriyet Savcılarımıza yönelik hadsiz eleştiriler yapıyorlar. Türkiye bir hukuk devleti. Hukuk devleti suç işlenmesine müsamaha göstermez. Son günlerde tartışılan belediye başkanlarının el çekilip yerlerine görevlendirme yapılmasıyla ilgili husus...
Eğer bir kovuşturma söz konusu olursa, o belediye başkanının görevden uzaklaştırılabileceğine yönelik anayasamızda bir hüküm var. Burada 45. maddede yapılan düzenlemeyle, hakkında terörle ilgli soruşturma başkanı görevden alınabilir yetkisi var. Tüm bunlarla ilgili işlenen suçla ilgili değerlendirmeyi yapacak olan, İçişleri Bakanlığıdır.
Yerel yöneticiler, milletten aldıkları yetkiyi millete hizmet olarak kullanmak zorundalar. Onları millet şehirlerine hizmet etsin diye seçiyor. Bu yetkiyi terör örgütlerine destek ya a propagandaya yönelik kullanırsanız, anasayadan kaynaklanan yetkiler kullanılır.
Tamamen hukuk sistemimiz içerisinde gerçekleşen bir durum söz konusu. Belediye başkanları seçilmeden önce başlayan soruşturmalar var. Başkan seçildikten sonra devam eden davalar var. BU kişi aday olurken YSK nasıl kabul etti şeklindeki değerlendirmeyi tartışıyoruz.
Burada YSK adaylığı kabul ederken devam eden bir dava varsa bu durumda YSK sabıka kaydına bakar. O süreçte YSK'nin adaylığı reddetme gibi bir yetkisi yok. Sonradan görevden alma yetkisi tamamen başlayan soruşturmalar ve devam eden davalarla ilgilidir. Kesinleşen ceza nedeniyle o zaman meclis üyeleri arasından seçilir. Burada kesinleşen bir ceza yok. Dolayısıyla bu bir başkanlığın düşmesi değil geçici görevlendirmedir.
ÖCALAN'A UMUT HAKKI TARTIŞMASI
Terörle mücadeledeki kararlılığımızdan taviz vermeden devam edeceğiz. Burada özellikle, bir takım değerlendirmelerin bize sorulması ve açıklama yapmamız doğru değil. Cezaevlerindeki hükümlülülerin yakınlarıyla nasıl görüşecekleriyle ilgili hükümler mevcut. 40 yıldan bu yana ülkemizi huzursuz eden PKK terör örgütünü silip atmak zorundayız.
(UMUT HAKKINA İLİŞKİN) Bunlar TBMM'de konuşulan hususlar.