İstanbul
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş, Maslak Hilton Otel'de gerçekleştirilen, Bakanlık ile RTÜK işbirliğinde hazırlanan "Gözünden Sakındığını Dijitalden Sakın" farkındalık çalışmasının tanıtımının da yapıldığı programda, 21. yüzyıl teknolojisinin hayatın genel işleyişinde dijital bir dönüşüme sebep olduğunu söyledi.
Eğitimden sağlığa, siyasetten ekonomiye, toplumsal katılımdan aile hayatına her alanda dijital ağların kullanıldığını belirten Göktaş, özellikle küresel salgın döneminde bu alandaki alışkanlığın oldukça pekiştiğini ve dijital ağların toplumsal bir gerçeklik haline geldiğini dile getirdi.
Bakanlık olarak insanların gündemini yakından takip ettiklerini, talep ve ihtiyaçları karşılamak adına çözüm önerileri geliştirdiklerini aktaran Göktaş, bununla birlikte manevi ve kültürel değerlerin korunmasına yönelik çalışmalar da yürüttüklerine değindi.
İnsanın şahsiyetini koruyan her şeyin ailenin ve toplumun kimliğini koruduğuna inandıklarını vurgulayan Göktaş, şöyle devam etti:
"Bu anlamda bireyleri biyolojik, psikolojik ve sosyal düzeyde koruyan çalışmaları öncelikli vazifelerimiz arasında görüyoruz. Çalışmalarımızı 85 milyonu kapsayacak şekilde, hiç kimseyi geride bırakmayacak bir anlayışla gerçekleştiriyoruz. Kadın, çocuk, engelli, yaşlı hizmetlerimiz başta olmak üzere tüm ana hizmet alanlarımızı stratejik eylem planlarımız ile detaylarıyla çalışıyoruz. Bu doğrultuda hazırladığımız 2023-2028 Türkiye Çocuk Hakları Strateji Belgesi ve Eylem Planı ile bilgi teknolojilerine erişim ve güvenli internet kullanımı konusunda faaliyetlerimizi oluşturduk. Bugün burada gerçekleştirdiğimiz bu program da bunun bir parçası. Çocuklarımızın dijital risklerden korunması, kişisel verilerin korunması, mahremiyetin sağlanması ve bu alanlardaki farkındalığın artırılması eylem planımızda detaylı şekilde yer alıyor."
"Kişisel bilgilerimiz bize karşı kullanılan güçlü silahlara dönüşebilir"
İnsan varlığının ve yetişme kültürünün önemine dikkati çeken Göktaş, "İnsanın ilk varlığı bedeninde hayat bulur, bu hayatı ailesi kuşatır, aile birliğini de evi korur. Dolayısıyla insanın bedeni gibi ailesi ve evi de onun mahremidir. Evimiz ve ailemizle birlikte tüm hayatımızı kuşatan dijital ağlar müthiş bir kolaylık sağlamıştır. Bu kolaylık kimi zaman birtakım aşırılıklara kapı aralamış ve özel hayatı gözetlenmeye açık hale getirmiştir. Tam olarak bu noktada kişilik sınırlarının aşıldığına ve mahremiyet ihlaline dikkati çekmek gerekmektedir. Bedenimizin biyolojik varlığımızı koruduğu gibi, mahremiyet bilincimiz de manevi değerlerimizi ve kişilik haklarımızı korur. Bu bilinç, insan ilişkilerimizi ve toplumsal düzenimizi belirleyen çok özel sınırlar koyar. Başka bir deyişle bizi kendi var oluş alanlarımızda özgür kılar." değerlendirmesini yaptı.
Söz konusu protokolün, ailenin korunması ve güçlendirilmesinde kısa, orta ve uzun vadeli faaliyetleri kapsayacak 5 yıllık bir faaliyet planı ve takvimini içerdiğini ifade eden Göktaş, şöyle konuştu:
"Bugün sizlerle paylaştığımız 'Gözünden Sakındığını Dijitalden Sakın' farkındalık çalışması ile de özellikle anne-babalara seslenmek istiyoruz. Çağımızda en büyük güç bilgidir. Fakat sosyal medya kanallarına aktardığımız kişisel bilgilerimiz bize karşı kullanılan güçlü silahlara dönüşebilir. Mahremiyet kavramının beden bütünlüğü, aile birliğinin ötesinde görsel temsilleri de kapsadığına dikkati çekmek, önemli bir toplumsal ihtiyaç haline gelmiştir. İşte bu farkındalık çalışması bu ihtiyacın karşılanması için hazırlanmıştır. Amacımız, her şeyden önce ailemizin göz bebeği olan çocuklarımızı olası bütün zararlardan korumaktır. Sevgili anne babalar, çocuklarınız her şeyden önce sizin için çok kıymetliler, biliyoruz. Ancak onların görsellerini kullanmanın onları birer meta haline getirme olabileceğini unutmamalıyız. Tabii ki onlarla gurur duymalısınız ancak bu onların her anını sürekli paylaşarak sosyal medyada bir beğenme arzusunun devam etmesine sebep olmamalı. Bu noktada hep beraber daha dikkatli olmamızın önemli olduğunu düşünüyoruz. Dilerim bu çalışmalarımız çocuklarımız başta olmak üzere aile ve toplum yapısı üzerinde olumlu etkiler uyandırır ve medyanın doğru kullanımına dair örnekleri arttırır."
Televizyon yapımlarının çocuklar üzerindeki etkisi
RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin de çocuk ve aile konusunun RTÜK'ün kırmızı çizgisi olduğunu söyledi.
" Aile kurumunu dinamitleyecek, geleceğimizi mahvetmeye niyetli odaklarla topyekun bir mücadele içerisinde olmamız gerekmektedir." diyen Şahin, ailenin huzur ve mutluluğunu tehdit eden kötü alışkanlıklar ve bağımlılıklara karşı farkındalık çalışmalarını da hayatı geçireceklerini ifade etti.
Türkiye'de ailelerin asgari günde ortalama 4 saat televizyon izlediğini açıklayan Şahin, televizyonların toplum ve aile üzerindeki önemli etkilerinin görmezden gelinemeyeceğini vurguladı.
Şahin, televizyon yapımlarındaki giyim kuşam ve beslenme gibi her unsurun çocukların hareketlerine etki ettiğini söyledi.
Programda, proje danışmanları Prof. Dr. Mücahit Öztürk ile Prof. Dr. Emine Nilüfer Pembecioğlu da konuşma yaptı.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı Leman Yenigün ve RTÜK Başkanı Şahin, konuşmaların ardından protokolü imzaladı.
Programda, Gözünden Sakındığını Dijitalden Sakın Projesi çerçevesinde kullanılacak kamu spotu videosunun gösterimi de yapıldı.