Eskişehir
Ailesinin diğer bireyleri kaza ya da ateşli hastalık sonucu duyma yetisini yitiren 35 yaşındaki Öztop, küçük yaşlarda annesi Serpil ve babası Lütfü Öztop'un anlaşma aracı olarak kullandığı işaret diline ilgi duymaya başladı.
Babaannesi Safiye Öztop'un yardımıyla işaret dilini öğrenen, çocukluğundan bu yana aile bireylerinin adeta sesi olan Öztop, 2012 yılında teknik ressamlığı bırakarak Anadolu Üniversitesinde işaret dili tercümanlığı görevini üstlendi.
Öztop, üniversitede 11 senedir Engelliler Entegre Yüksekokulundaki dersler dışında seminerlerden konferanslara, açılışlardan panellere kadar her türlü programda işitme engellilerle duyabilenler arasında köprü görevi görüyor.
"İşaret dilinde duygu, mimik ve ifade çok önemli"
Çiğdem Öztop, AA muhabirine, annesi ile babasının Eskişehir'de işitme engellilere eğitim veren bir okulda tanıştığını söyledi.
Aile bireylerinden dolayı çocukluğunda algıları açık yetiştiğini anlatan Öztop, şöyle devam etti:
"Daha 2 yaşındayken, annemle babam konuşurken yanlarına giderek nelerden bahsettiklerini sorarmışım. Babaanneme de sormuşum. Annem ve babaannem, işaret dilini göstererek öğretmiş. İşaret dilini öğrenmeye hevesli olunca bir süre sonra aracı görevi görmüşüm ve annemle babamın tercümanı olmuşum. Çocukken bile annem ve babamla her yere çevirmen olarak gidiyordum. Dünyaya bir daha gelsem annemin ve babamın yine aynı kişiler olmasını isterim. Bu, çok farklı bir duygu. Sadece hasta olduğum zamanlar derdimi annemle babamın anlatabilmesini isterdim."
Engellilerin hislerini çok iyi anladığını ifade eden Öztop, "Aynı acıları paylaşıyoruz. Ne yaşarlarsa yaşasınlar aynı duyguları ben de onlarla yaşıyorum ve aktarıyorum. Mutlularsa ben de mutluyum, üzgünlerse ben de üzgünüm. Zaten işaret dilinde duygu, mimik ve ifade çok önemli. Onların sesi, eli ve ayağı olmak çok güzel bir şey." diye konuştu.
Serpil ve Lütfü Öztop ise kızları Çiğdem'in tercümanlığında, işitme engelli olmanın zorluğuna dikkati çekerek, kızlarıyla gurur duyduklarını aktardı.