Üstelik bu davranış biçimi yeni bir sorun değil. Dünün erkek-kadın ilişkilerinin en önemli konusu olan aldatma, bugün de çiftler arasında gündem olmaya devam ediyor. İlginçtir; araştırmalarda 'aldatma' kelimesi denince kadının da, erkeğin de aklına önce 'erkek' geliyor. Çünkü erkek, bu konuda potansiyel suçlu olarak kabul ediliyor. Kadına ise pek çok kişi aldatmayı yakıştıramıyor. İşin diğer bir ilginç yanı ise nikahlı çiftler arasında aldatma oranının bekar çiftlere göre daha fazla olduğu. Öncelikle erkeği ele alırsak, yine uzmanlara göre nikah yüzüğünü parmağına takan erkeğin testesteron hormonlarında düşüş oluyor ve kendini ispatlama güdüsüyle heyecanını canlı tutmaya çalışıyor. Bu da erkeklerin aldatma oranlarının neden yüksek olduğunun en kısa yoldan kanıtı...
Kadın daha zor aldatıyor
Duruma kadın açısından bakıldığında ise ibreler tamamen tersine hareket ediyor. Kadın, erkeğe oranla daha zor aldatıyor. Aldattığı zaman da duygularıyla toplum baskısı arasında çatışma yaşıyor. Kadın, erkeğin aksine günübirlik bir ilişkiden çok, uzun süreli ve duygusal bağları kuvvetli bir ilişki yani aşk yaşamak için aldatıyor. Mutsuz kadının aldatma olasılığının çok yüksek olduğunu belirten uzmanlar, kadının aldatmasının da kişiliğine göre farklılık gösterdiğinin altını çiziyor. Kadınların aldatma gerekçeleri arasında, mutsuzluk, yeni partnerinin zeki olması, tatminsizlik, aşık olma, eşin ihmali, şefkat özlemi, kendini kanıtlama, kocasından intikam alma, kariyer basamaklarını hızlı tırmanma yer alıyor.
Acı çeken erkek bir daha aldatmayabilir
Eğer kişi aldatmanın sonucunda acı çekmiş, gerçekten pişman olmuş, yaşamında aksamalar, kayıplar yaşamışsa, aldatma eyleminin bir daha tekrar etmeyeceğini varsayabiliriz. Çünkü insanlar deneyimlerinin sonucuna göre o yaşantıyı yeniden hayatlarına sokmak ya da sokmamak yönünde bir karar verebilirler. "Bir kere aldattı ve bu bir alışkanlık oldu" şeklindeki bakış açısı, ilginç bir şekilde yeniden aldatmanın gizli kaynaklarından biri gibi durmaktadır. Çünkü çoğunlukla aldatılan eş, derin bir güvensizlik duygusu yaşamakta, aldatılmayı kendisinin bir eksikliği ya da kusuru gibi algılamakta ve çoğunlukla denetimlerini artırmaktadır.