Doç.Dr. Sakine Işık, alerjiye neden olan besinler hakkında bilgi verdi.
Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Sakine Işık, “”Besin alerjisinde şikayetler bağışıklık sistemimizin besinlerdeki proteini “tehlike” olarak algılayıp, anormal tepki vermesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Besin alerjisi sıklıkla bebeklik ve çocukluk çağında görülmekle birlikte erişkin dönemde de ortaya çıkabilir. Besin alerjisi görülme sıklığı tüm dünyada artmaktadır ve bir halk sağlığı sorunu olarak görülmektedir. Araştırmaların sonucuna göre besin alerjisi erişkinlerde yüzde 3, çocuklarda yüzde 6 sıklıkta görülmektedir. Yüz yetmiş kadar besinin alerjiye neden olduğu bilinmektedir. Ülkemizde besin alerjisine en sık neden olan besinlerin başında; inek sütü, yumurta, fındık, ceviz gibi kuru yemişler, yer fıstığı, soya, buğday, balık, kabuklu deniz ürünleri ve daha nadir olarak da mercimek, susam, kırmızı et gelmektedir. Besin alerjileri iki şekilde bulgu vermektedir. Daha sık görülen “erken tip besin alerji” sinde şikayetler besin tüketildikten sonra ilk iki saatte ortaya çıkar ve ciltte yaygın kaşıntı, kızarıklık, dil ve dudak da şişme, ses kısıklığı, nefes darlığı, öksürük, morarma, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü ve bayılma gibi şikayetlere neden olur. Besin alerjilerin de görülen en ciddi reaksiyon ise ölümcül olabilen “Alerjik şok” tablosudur. Besin alerjilerinde görülen ikinci tablo ise “Geç tip besin alerjisi” dir. Geç tip besin alerjisinde sıklıkla gördüğümüz şikayetler özellikle 6 ay altı anne sütü ile beslenen bebeklerde görülen kanlı, mukuslu sümüksü ve yeşil renkli dışkılama, şiddetli gaz sancıları, makat çevresinde kızarıklık yanı sıra kol içleri, diz arkaları, yanaklar, kulak arkaları, boyun ve göğüs ön yüzünde ortaya çıkan kaşıntılı, kuru, kızarıklıklar ile giden alerjik egzama ve tedaviye yanıt vermeyen reflüdür” dedi.
Besin alerjisinin tanısını koymada hastanın şikayetlerinin öyküsünün en önemli basamak olduğunu ifade eden Doç.Dr. Işık, “Öyküden sonra ciltten ve kandan bakılan alerji testleri ve” besin karşılaşma testleri” tanıda kullanılan yöntemlerdir. Ciltten yapılan alerji testleri ve besin karşılaşma testleri “alerjik şok” a neden olabildiğinden riskli işlemler olup alerji uzmanları tarafından yapılması gereken testlerdir. Hastanın alerjik olduğu besinlerden kaçınması alerjik reaksiyonları önlemenin ve tedavinin tek yoludur. Besin alerjisi olan hastalarda ortaya çıkan hafif reaksiyonlarda alerji şurupları, alerjik şok gibi ağır reaksiyonlarda adrenalin iğneleri kullanılmalıdır. Bazı besinlere karşı gelişen alerjiler zaman içerisinde düzelme eğilimindedir. İnek sütü, yumurta gibi besinlere bağlı alerjiler yaşa bağlı olarak geçebilir, yer fıstığı, balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuru yemiş alerjileri çok uzun yıllar hatta yaşam boyu devam edebilir” açıklamalarında bulundu.
Çocuk Alerji ve İmmunoloji Uzmanı Doç. Dr. Sakine Işık, “”Besin alerjisinde şikayetler bağışıklık sistemimizin besinlerdeki proteini “tehlike” olarak algılayıp, anormal tepki vermesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Besin alerjisi sıklıkla bebeklik ve çocukluk çağında görülmekle birlikte erişkin dönemde de ortaya çıkabilir. Besin alerjisi görülme sıklığı tüm dünyada artmaktadır ve bir halk sağlığı sorunu olarak görülmektedir. Araştırmaların sonucuna göre besin alerjisi erişkinlerde yüzde 3, çocuklarda yüzde 6 sıklıkta görülmektedir. Yüz yetmiş kadar besinin alerjiye neden olduğu bilinmektedir. Ülkemizde besin alerjisine en sık neden olan besinlerin başında; inek sütü, yumurta, fındık, ceviz gibi kuru yemişler, yer fıstığı, soya, buğday, balık, kabuklu deniz ürünleri ve daha nadir olarak da mercimek, susam, kırmızı et gelmektedir. Besin alerjileri iki şekilde bulgu vermektedir. Daha sık görülen “erken tip besin alerji” sinde şikayetler besin tüketildikten sonra ilk iki saatte ortaya çıkar ve ciltte yaygın kaşıntı, kızarıklık, dil ve dudak da şişme, ses kısıklığı, nefes darlığı, öksürük, morarma, bulantı, kusma, tansiyon düşüklüğü ve bayılma gibi şikayetlere neden olur. Besin alerjilerin de görülen en ciddi reaksiyon ise ölümcül olabilen “Alerjik şok” tablosudur. Besin alerjilerinde görülen ikinci tablo ise “Geç tip besin alerjisi” dir. Geç tip besin alerjisinde sıklıkla gördüğümüz şikayetler özellikle 6 ay altı anne sütü ile beslenen bebeklerde görülen kanlı, mukuslu sümüksü ve yeşil renkli dışkılama, şiddetli gaz sancıları, makat çevresinde kızarıklık yanı sıra kol içleri, diz arkaları, yanaklar, kulak arkaları, boyun ve göğüs ön yüzünde ortaya çıkan kaşıntılı, kuru, kızarıklıklar ile giden alerjik egzama ve tedaviye yanıt vermeyen reflüdür” dedi.
Besin alerjisinin tanısını koymada hastanın şikayetlerinin öyküsünün en önemli basamak olduğunu ifade eden Doç.Dr. Işık, “Öyküden sonra ciltten ve kandan bakılan alerji testleri ve” besin karşılaşma testleri” tanıda kullanılan yöntemlerdir. Ciltten yapılan alerji testleri ve besin karşılaşma testleri “alerjik şok” a neden olabildiğinden riskli işlemler olup alerji uzmanları tarafından yapılması gereken testlerdir. Hastanın alerjik olduğu besinlerden kaçınması alerjik reaksiyonları önlemenin ve tedavinin tek yoludur. Besin alerjisi olan hastalarda ortaya çıkan hafif reaksiyonlarda alerji şurupları, alerjik şok gibi ağır reaksiyonlarda adrenalin iğneleri kullanılmalıdır. Bazı besinlere karşı gelişen alerjiler zaman içerisinde düzelme eğilimindedir. İnek sütü, yumurta gibi besinlere bağlı alerjiler yaşa bağlı olarak geçebilir, yer fıstığı, balık, kabuklu deniz ürünleri ve kuru yemiş alerjileri çok uzun yıllar hatta yaşam boyu devam edebilir” açıklamalarında bulundu.