Metin Külünk, Osmanlı, Alman, İngiliz ve Rus arşivlerinin bu konuyu siyasi bir araç haline getirenleri yalanlamasına rağmen, bazı çevreler bu konuyu Türkiye'ye karşı kısıtlama ve kontrol etme için araç haline getirdiğini belirtti. Külünk, Türkiye'nin ise bunu yok sayarak tavrını ortaya koyduğunu söyledi.
Külünk, soykırımın anavatının Avrupa olduğuna işaret ederek, "Tarihçiler, soykırımın nasıl yapılacağını öğrenmek istiyorsa, Norveç'e, Almanya'ya, İngiltere'ye bakacak.Bosna Hersek'te, 1990'larda yaşananlara bakacak. Baktıklarında soykırım kültürünün Avrupa'da doğduğunu, büyüdüğünü ve hayata geçtiğini görecek. Çünkü Avrupa kültürünün merkezinde insanlığı olduğu gibi kabul etmek değil kendine benzetmek vardır." ifadesini kullandı.
Türkiye'deki üniversitelerde Avrupalıların yaptığı soykırımı araştırmak için enstitüler kurulmasını isteyen Külünk, şöyle devam etti:
"Üniversiteler, Avrupa'nın dünyanın değişik bölgelerindeki soykırımlarını, sömürgeciliklerini incelemek üzere araştırma enstitüleri kurmalı. Örneğin, İngilizlerinAvustralya'da, Fransızların Cezayir'de, Almanların ise Afrika'daki Namibya'da 1900'ların başında önce asimile etmek istediği, asimile olmayanların da ayaklanmalarını bastırmak için gerçekleştirdikleri soykırımları incelemeli."
'SOYKIRIMIN TANINMASINI ÖNERECEĞİM'
Almanların, 1900'ların başında Afrika'daki Namibya'daki yerli halka soykırım uyguladığına dikkati çeken Külünk, ülkenin güneyindeki Namalar ile Almanlar arasında yaşanan çatışmalarda Namaların nüfusunun azaldığını bildirdi. Külünk, şunları kaydetti:
"Almanlar, 1900'ların başında bölgeyi sömürgeleştirme girişimlerine karşı verilen mücadelede nüfuslarının dörtte üçü yok olmasına ve geride kalanların bugünkü yaşam alanlarına çekilmesine neden olmuştur. Dolayısıyla buradaki Namalar ve Hererolar Almanların sömürgecilik anlayışına kurban edilmiştir. TBMM'ye vereceğim yasa teklifi ile Almanların Namibya'daki Heraro ve Nama soykırımının, 'soykırım' olarak tanınmasını önereceğim."
AA