İzmir Kent Hastanesi Anneler Günü’ne özel anlamlı bir organizasyon düzenledi. Anneler, kendilerine böbrek ve karaciğer donörü olup hayat hediyesi veren çocuklarıyla Anneler Günü kutlamasında bir araya geldi. Evlatlarından aldıkları böbrek ve karaciğerle yeniden hayata tutunan 8 anne çocukları düzenlenen organizasyonda pasta kesti. Oldukça duygu dolu anların yaşandığı kutlama programında anneler kendilerine donör olan evlatlarıyla ve kader arkadaşlarıyla doyasıya vakit geçirdi. Anne ve çocukların mutlu günlerinde Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç ve ekibi ile böbrek nakli ekibinden Doç. Dr. Ebru Sevinç Ok da yalnız bırakmadı.
Kızı Fatma Günbaş’tan alınan böbrekle hayata bağlanan 58 yaşındaki anne Nuran Bardakcı katıldığı kutlamada duygularını şu sözlerle ifade etti:
"Çok güzel bir duygu. Organını bana verince de hayır demedim. Son günlerimde diyalizde kötü geçti. 2 kere kalbim durmuştu. Çok sevinçliyim. İnşallah kızı benim yaşadıklarımı yaşamaz. Çok güzel bir hediye. Evladımdan organ aldım. Evladım da tereddüt etmedi. Çok güzel bir hediye. Hayat hediyesi, yaşam hediyesi."
Annesine hayatındaki en güzel hediyeyi verdiğini ifade eden Fatma Günbaş ise "Korkuyu hepimiz yaşadık. Babamla oturduk böyle bir karar verdik. Bu yaşıma kadar anneme verdiğim en güzel hediye" diye konuştu.
"ANNEM SAYESİNDE BENDE CAN BULAN ŞEY, ŞİMDİ ONA CAN VERİYOR"
Annesi 53 yaşındaki Sevgi Yoldaş’a verdiği karaciğer dokusuyla onu yaşama bağlayan 26 yaşındaki Alper Yoldaş, mutlu olduğunu belirterek, "Annem sayesinde bende can bulan şey, şimdi ona can veriyor. En güzel yanı da bu. Mutluyum. Tereddüt değil ama korkusu vardı. Günü geldiğinde de korku kalmıyor. Sonuç olarak vereceğim kişi annem. Beni dünyaya, hayata bağlayan kişi. Bu yüzden sorun olmuyor" dedi.
Anne Sevgi Yoldaş ise, oğlundan hiç almak istemediğini ama şimdi ise çok mutlu olduğunu belirtti.
"ARTIK O BENİM ANNEM"
Kızının ısrarlarına karşın iki kez karaciğer nakli olmaktan kaçtığını sonunda ise yakalandığını ifade eden Şükriye Çatal, "Kızıma ben yaşımı aldım, nakil istemiyorum dedim, dinletemedim. Ben onun annesiydim şimdi o benim annem oldu. Çok mutluyum, doktorlarımıza da çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.
Kızı Nuray Akkeçi ise "Annemin hastalığı 15 yıl önce başlamıştı, ilaçlarla dondurulmaya çalışılıyordu. Ancak sarılığı arttı, nakil kararı verildi. Annem istememişti hiç nakil olmayı. Erkek kardeşim yurt dışındaydı, kız kardeşim yeni doğum yapmıştı, eşim gönüllü oldu, ama testler olumsuz çıktı. Ben ilk baştan istiyordum ve nasip banaymış çok mutluyum" diye konuştu.
İzmir Kent Hastanesi Karaciğer Nakli Bölüm Başkanı Doç. Dr. Murat Kılıç ise Türkiye’deki aile bağlarının çok güçlü olduğunu ve bu yüzden ailelerde organ naklinin sıklıkla yaşandığını kaydederek, "Ülkemizdeki organ nakillerinin çoğu canlı vericilerden yapılıyor. Yüzde 80’i canlıdan, yüzde 20’si kadavradan. Bunun nedeni de beyin ölümü olduktan sonra organ bağışlarının yeterli sayıda olmaması. Ülkemizde aile bağları kuvvetli olduğu için aileden herkes yardıma koşmaya çalışıyor. Bir çocuk hasta olduğunda anne ve babalar hiç düşünmeden çocuklarının hayatını kurtarmak için ameliyat masasına yatıyorlar. Ancak anne-babalar hasta olduğunda durum daha karmaşık bir hal alıyor çünkü anne ve babalar çocuklarından organ almak istemiyorlar. Özellikle karaciğer nakli bekleyen hastalarda böbrekteki gibi bir diyaliz şansı olmadığından nakil olmazlarsa kaybedilmeleri söz konusu. Çocuklar da göz göre göre annelerini kaybetmek istemediklerinden anneleri için verici oluyorlar. Bu ameliyatın riskinin yüzde 1 düzeyinde olduğunu düşünürsek göze alınabilir bir risk olarak aileler tarafından kabul edilmekte. Uzun dönemde karaciğer kendini yenilediği için eski hacmine kavuşuyor ve kalıcı bir sağlık problemi yaratmıyor. Bu durumda çocuklar annelerine yaşam hediyesi sunmuş oluyorlar. Canlı vericili nakillerde Türkiye dünyanın en başarılı ülkelerinden birisi konumunda ve Kore ve Hindistan ile birlikte bu konuda dünyanın ilk 3 ülkesi içinde" ifadelerini kullandı.
(Aykut Yeniçağ/İHA)