Terim- Arda krizi üzerinden derin hesaplar ve hatta iktidar savaşı var. Sürecin önümüze koyduğu sonuç bu. Neler oluyor? Kim, kimin yanında? Krizden nasıl bir iktidar çatışması çıktı? Mesele prim meselesi değilse Arda, Terim'in hocalığını mı beğenmiyor? Dün birlikte olanlar neden ayrıştı? Ve daha çok sayıda soru... Süreci, tartışmaları, detayları derledik...
Abdullah Avcı'nın, A Milli Takım teknik direktörülüğü görevinden istifa edeceğinin konuşulduğu günlerde, tecrübeli teknik adamı "Doğru mu?" diye aramıştım ve Avcı "Hayır" demişti. Sanırım istifasından bir gün önceydi. Bir gün sonra 20 Ağustos 2013'te Abdullah Avcı, istifa ettiğini şöyle açıkladı: "Futbolun içinde kazanmak da kaybetmek de olduğu gibi birlikte çalışmak da ayrılmak da var. Ben de ayrılmanın en doğru karar olduğunu düşündüm ve bu görüşümü Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ile paylaştım. Başta şahsi olmak üzere tüm çalışma arkadaşlarına verdikleri destekten dolayı teşekkür ederim."
Açıkçası şaşırmıştım. Daha sonra Avcı'nın istifa etmek istememesine rağmen görevinden ayıldığını duymuştum.
DENİZLİ YERİNE TERİM MI GELDİ?
Avcı istifa etmeden önce Galatasaray'ı çalıştıran Terim'in milli takımın başına getirileceği konuşulmuş hatta Göksel Gümüşdağ'ın, bu süreçte devreye girdiği de basına sızmıştı. Tam bu sırada TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in, Mustafa Denizli'yle anlaşmak üzere olduğu ama Terim gündeme gelince bu plandan vazgeçtiği de yıllardır konuşuluyor. Yalanlayan olmadı.
Nitekim Abdullah Avcı'nın 'istifa ettiği' gün TFF Başkanı Demirören, Galatasaray Başkanı Ünal Aysaldan Terimle görüşmek için izin isteyeceğini ifade etmiş ve izni almıştı. Ve Terim, 21 Ağustos sabahı Abdullah Avcı'nın istifasının ardından boşalan milli takım teknik direktörlüğü görevini görüşmek için Yıldırım Demirören'le evinde kahvaltıda buluşmuştu.
(Not: Terim, Demirören'in evinde görüşmeye girerken)
SÜRECİ GÖTÜREN İSİM GÖKSEL GÜMÜŞDAĞ
Görüşmede ayrıca TFF Başkanvekilleri Ufuk Özerten ve Servet Yardımcı ile Göksel Gümüşdağ da yer aldı. Ve sonunda Terim, hem Galatasaray'ı hem de Milli Takım'ı çalıştırmak için anlaşmaya varmıştı. Yalnız anlaşma 2014 Dünya Kupası Elemeleri'nde kalan 4 maç için yapılmıştı. Galatasaray Başkanı Aysal, devamı için "olumsuz" olduklarının altını çizmişti. 4 maç bitti ve Terim'in görevine devam edip etmeyeceği tartışılırken, 24 Eylül 2013'te Galatasaray yönetimi, Terim'in görevine son verdi. Terim, bu kararı Florya'da takımla birlikte idmandayken öğrenmişti. Terim gitti yerine Roberto Mancini geldi.
Terim de bu olayın ardından Adana'da yıllığı 3.5 milyon Euro'dan, TFF ile 5+2 yıllık sözleşme imzalayarak Türkiye Futbol Direktörü oldu. Galatasaray'ın başından ayrılıp yeni bir sıfatla Türk futbolunun başına geçmişti.
Terim'in göreve gelmesinde Türk futbolunun en güçlü isimlerinden olan ve gücünü bir anlamda iktidardan alan Başakşehir ve Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ'ın etkisi büyük olmuştu.
En basit örnekle açmak gerekirse TFF adına hiçbir görevi yokken Demirören'in evinde Terim'in hem Galatasaray hem de 4 maçlığına Milli Takım'ın başına geçme görüşmesinde Göksel Gümüşdağ da vardı.
Terim bir yandan Türkiye'de futbolun yeniden kalkınması için proje üretip, çalışırken diğer yandan EURO 2016'ya gitme mücadelesi veriyordu. Ve zor da olsa gittik. Elemelere kötü başladık ama iyi bitirdik. En iyi üçüncü olarak artık Fransa'daydık.
'Acaba EURO 2008'de yaptığımızı yine yapar mıyız?' derken İspanya, Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti grubuna düştük. Turnuva dönemi başlarken iyi giden her şey terse dönmeye başladı.
Ne oldu peki?
TERİM O LAFI NEDEN ETTİ, ANTALYA'DA NE OLDU?
Terim, 16 Mayıs'ta EURO 2016'ya gidecek Milli Takım kadrosunu TRT Spor'a çıkarak açıkladı. Yayın sırasında Arda'yla ilgili dikkat çeken bir şey söyledi: "Arda Turan, şu an milli takımdaki isimler arasında, oynadığı kulüpte en az forma giyen oyuncu, Barcelona'da oynamanın hazzını yaşarken egosunu A Milli Takım'da süremez."
Peki Terim, bunu neden söylemişti? Sonra anladık ki patlak veren krizin ilk adımıymış! Öncesinde ne yaşandı da Terim bunu söyledi? EURO 2016'da kriz Antalya kampında iyiden iyiye patlak verdi. Ve Terim, Arda'yı EURO 2016 kadrosundan çıkarma kararı aldı ama TFF yönetimi devreye girdi. Bunun üzerine Terim'in istifa kararı aldığı ama TFF bunu kabul etmediği öğrenildi. FutbolArena bu haberi 18 EylüPde okuyucularına duyurmuştu.
Sonunda krizler rafa kaldırıldı ve Fransa'ya gidildi. Önce Hırvatistan, ardından İspanya karşısındaki kötü oyun ve yenilgiler sonrası prim krizi patladı! Bunu ilk duyuran ise Lig Tv'de 3-0'lık İspanya yenilgisi sonrası Sansal Büyüka oldu. Arda Turan, Selçuk İnan ve Burak Yılmaz hedefteydi. Kamuoyunun önüne atıldı. Ve Çek maçı öncesi gündem bu oldu. Prim krizi tartışmalarıyla Çek maçına çıktık, galip geldik ama İrlanda, İtalya'yı yenince Türkiye turnuvaya veda etti. Bir süre daha "prim krizi" tartışmaları devam etti. Taa ki Dünya Kupası grup ilk maçı olan Hırvatistan maçına kadar.
Terim, kadroyu açıkladı ve "prim krizinde" başrolde olan Arda, Selçuk İnan ve Burak Yılmaz kadroda yoktu. Terim, Hırvatistan maçından önce hazırlık maçı yaptığımız Rusya maçına çıkmadan önce "Konu sadece prim meselesi değil, herkes ne olduğunu biliyor" dedi ama tartışmalar devam etti.
Hırvatistan maçı oynanandı ve deplasmanda 1 -1 berabere kaldık. Bu sonuçla Terim, tartışmalardan güçlü çıktı.
VE ARDA, AÇIK AÇIK TERİMİ ELEŞTİRDİ
17 Eylül'de Arda Turan, rahatsızlığı nedeniyle bir süre televizyon programına ara veren Rıdvan Dilmen'in ilk programına çıktı. Yüzde Yüz Futbol, Arda Turan'ın Barcelona'daki evine konuk oldu. Rıdvan Dilmen ve Güntekin Onay sordu, milli futbolcu yanıtladı.
Arda röportajda, "Hayatım boyunca kimseyle prim, para pazarlığı yapmadım, yapmam da" derken Terim'i bugüne kadar hiçbir faal futbolcunun eleştirmediği derecede eleştirdi.
Arda Turan, ne demişti?
"Ben, beni kim paracı primci yaptıysa dedim. Burada demek ki benim muhatap olduğum şahıslar var. Ben şahıslar için söyledim. Hala da hesap sorma konusunda fikrimin arkasındayım. Hocam basın toplantısında şöyle çok güzel şeyler söyledi. 'Benim onlar üzerinde çok emeğim var." Emeğine sonsuz saygım var. Ama biz de her platformda onun emeğine dünyanın her yerinde aslan gibi çıkıp oynayarak karşılık verdik.Burada üzücü ifadeler var. Hocanın tabii ki de ilkeleri olacak. Bundan sonra benim ilkelerimde şerefle...' diye geçen bir cümle var. Gerçekten böyle bir ifade kullanıyorsa bu hiç hoş değildir. Neden değildir? Biz onun evladı yaşındayız zaten. Ne zaman kulağımızı çekmiş de, hayatımız boyunca "Oğlum buraya gelin" demiş biz de yapmamışız...."
ARDA, GÜMÜŞDAG'A SELAM ÇAKTI
Arda, verdiği röportajda aynı zamanda TFF Yönetimi'ne de aramadılar, destek olmadılar diye sitem etmişti. Milli oyuncu, bu açıklamalarından sonra oldukça dikkat çeken bir tweet attı: "Bu dönemde bizden desteklerini hiç esirgemeyen Kulüpler Birliği'ne ve Başkanı Sn. Göksel Gümüşdağ'a özel teşekkürlerimi iletmek isterim"
Bu olay sonrası Arda Turan üzerinden cepheleşmenin başladığı da açık açık belli olmaya başlamıştı. Ama bu sadece bir futbolcunun milli takıma alınıp alınmaması meselesi miydi?
"Değilmiş!
Neydi peki?
Birazdan geleceğiz...
İşte Arda'nın bu açıklamaları sonrası Fatih Terim'in; milli futbolcuyu, Ukrayna ve İzlanda maçları kadrosuna alıp almayacağı büyük merak konusu oldu. Ve Terim, Hırvatistan maçı kadrosuna almadığı Hakan Balta ve daha sonra Caner Erkin'i Ukrayna ve İzlanda maçları kadrosuna dahil etti ama Arda Turan, Selçuk İnan ve Burak Yılmaz yine yoktu.
Ülke bu karar öncesi ikiye bölündü. Barcelona'da büyük işler yapan Arda alınır, alınmaz diye. Bu süreçte Terim'e, Arda'yı alması için siyasi kanat dahil olmak üzere farklı kesimlerden baskı geldi mi? Herkes gibi benim de yorumum evet. Ama Terim almadı. Kararın yanlışlığı ya da doğru bir yana tanıdığımız Terim'i Terim yapanda bu! "Duruş" meselesinin çok tartışıldığı ülkede Terim bir duruş sergiledi. Arda'yı belli ki silmişti ve kararının arkasında durdu. Hele de basın yoluyla kendisine bir anlamda savaş açan Arda'yı alması sürpriz olurdu. Arda da bir duruş sergiledi tabii.
Arda alınmayınca tartışma alevlendi. Terim'in bu kararında ipleri koparan noktanın Arda'nın, NTV'ye verdiği röportaj olduğu konuşuldu. Terim'in bu röportaja bir hayli tepkili olduğunu İzlanda maçı öncesi NTV Muhabirinin sorusuna geçemeden önce "Bunu polemik yapmak için sormuyorum" demesi üzerine "Tabii NTV polemik yaratır mı hiç" diye yanıt vermesi üzerine emin olduk.
DİLMEN İLE BÜYÜKA ATIŞTI!
Bu konu sadece burada kalmadı. Kadronun açıklandığı gün Rıdvan Dilmen, NTV Spor'da "Sanki Rıdvan Dilmen ile Güntekin Onay'ın Arda ile röportajı sonrası bu karar verildi. Fatura bize çıktı. İyi ki Çin'e gidip Burak'la konuşmamışız. Eğer böyleyse Türk futbolu bitmiş. Ben Fatih Terim'in kardeşiyim. Arda da benim kardeşim. Gönül rahatlığıyla konuştu anlattı bize kendini" diyerek tepki gösterdi.
Bu arada Sansal Büyüka, Milliyette 4 Eylül'de "Barış çok yakında" başlıklı yazısında "Ancak kraldan çok kralcı olanları anlamakta zorluk çekiyorum... İster Fatih Hoca'ya, isterse Arda Turan'a yakın olun... Gene de Fatih Hoca ile Arda'nın arasına giremezsiniz..." demişti.
Bu laf kimeydi?
Devamı da geldi....
Geçen hafta Rıdvan Dilmen NTV'de, Sansal Büyüka da Lig Tv'de aynı anda yayındaydılar. Rıdvan Dilmen, "Şansal ağabey, Arda'nın bizim program nedeniyle kadroya alınmadığını söylemiş. Kore'de yaşıyor galiba" dedi. Bunun üzerine Sansal Büyük'a, Lig Tv canlı yayınında "Rıdvan, bana Kore'de misin falan demiş. Yakışık alan işler değil bunlar" diye yanıt verdi.
TERİM, NTV'YE LAF ETTİ; DİLMEN YANIT VERDİ
Rıdvan Dilmenle Terim arasındaki bağların da iyice koptuğuna dair bir gelişme daha yaşandı. 0 da dün. Yani İzlanda'ya kaybettiğimiz maç günü. Dilmen, Terim'in İzlanda maçı öncesi "Tabii NTV polemik yaratır mı hiç!" sözlerine TRT Spor'da yanıt verdi. "Basın toplantısında hocaya soru sordular. Tarih hocasının şahsına değil TRT'ye çaktı. Şimdi de NTV'ye kızdı. Koskoca NTV ve devletin TRT'sine çaktı. Yapacak bir şey yok."
DİLMEN, ARDA'DAN ÖNCE TERİM'İN YANINDA YER ALMIŞTI
Bu arada Terim ve Dümen demişken bir olayı da hatırlatalım: Arda öncesi yaşanan en büyük krizde Dilmen, Terim'in yanında yer almıştı.
Gökhan Töre ile Hakan Çalhanoğlu ve Ömer Toprak'ın kavgasının açığa çıkması sonrası Terim, Gökhan Töre'yi bir süre kadroya almadığını açıklamıştı. Terim, EURO 2016 Elemeleri'nden oynayacağımız Letonya ve Çek maçları öncesiyse bu üç oyuncuyu uzun süre sonra kadroya almıştı. Ama Hakan ve Ömer "sakatız" diyerek gelmemişlerdi. Bu olay üzerine Terim, Hakan'ı bir süre Ömer'iyse uzun süre kadroya çağırmamıştı. O günlerde de Terim'e yönelik eleştiriler oldukça yoğunlaşmıştı. Ve o süreçte Terim'den yana tavır koyan isimlerden biri de Rıdvan Dilmen olmuştu. Dilmen, Yüzde Yüz Futbol'da, Terim'e yönelik eleştiriler devam ederken iki oyuncunun sakat
olmamalarına rağmen "kendilerine ait olmayan MR" yollayarak Milli Takıma gelmediklerini söyleyen ilk isim olmuştu. Dilmen, "Bu oyuncuları Fatih Hoca, Milli Takım'a aldığı halde gelmediler. Hoca, sorunu çözer ama oyuncular da çakma MR göndermeyecek, 60 yaşında adamın MR'ını yollamayacak. Birinci ağızlardan söylüyorum ben. Bu çocukları biz de kazanmak isteriz ama olaylardan, kavgalardan sonra madalyonun bu yönüne de bakmak lazım. Çağrılmalarına rağmen 'sakatız' deyip gelmediler. Salı oynayamayıp pazar oynayamayacak sakatlıklar vardır ama sahte MR olmaz. Ciddi bir mesele bu. Bana bunu resmi kişiler söyledi. Basın toplantısı yapılıp bunların açıklanması lazım" demişti.
Finale doğru geliyoruz...
Terim, Arda'yı sonuçta yine kadroya almadı ve olayın boyutunun değiştiği açık istihbarat yaparak bile anlaşılıyordu. İşte bu istihbaratlara dayalı okumalardan çıkan sonuç şu oldu: Mesele Arda üzerinden futbolda iktidar savaşı. Tarafları kimdi peki?
Tam bu konuda Milliyet Yazarı Atilla Gökçe, 5 Ekim'de "Terim - Arda sorununu bir fırsat olarak değerlendirip alttan alttan kazanın ocağına odun taşıyanlar da var. Onların asıl amacı TFF'de yönetimi ele almak. Bugünkü pozisyonda bu iş olanaksız... Ama Terim'i TFF'den koparırlarsa... İktidar yolları açılır (mı)! Kaç kafada kaç tilki dolaşıyor. Sayamıyorum!" diye yazdı.
Kıdemli Gazeteci Atilla Gökçe'nin bu yazısı çok dikkatimi çekti. Atilla Gökçe, yazıdıysa altı deşilmeliydi. Yazının Demirören'in sahibi olduğu Milliyet'te çıkması da ayrı bir önem taşıyordu tabii.
Bu yazı üzerine Atilla Gökçe'yi aradım. Gökçe'nin yazısını deştikçe usta gazeteci çok dikkat çekici şu ifadeleri kullandı. "Yıldırım Demirören ve Fatih Terim yerlerinde dururken bu federasyonun sağlamlığı tartışılmaz. Ama süreci hızlandırmak, federasyonu zayıflatmak ve seçime götürmek için Terim istifaya zorlanır ve istifa edecek koşulların içine itilirse hesapları şu: 'Tek başına kalan Yıldırım Demirören'le karşı karşıya kalır, onu da yıpratır seçim kararı alırız' gibi ince hesaplar yapıyorlar. O hesapların nasıl sonuç vereceği bilinmiyor. Kimsenin güzünde Fatih Terim, Arda Turan'ın değeri yok. Amaç federasyonda iktidarı ele geçirmek."
Gökçe'nin altını çizdiği "Terim - Arda sorununu bir fırsat olarak değerlendirip alttan alttan kazanın ocağına odun taşıyanlar da var. Kimsenin güzünde Fatih Terim, Arda Turan'ın değeri yok. Amaç federasyonda iktidarı ele geçirmek" diyerek kimi işaret etmişti?
Arda'nın arkasında olduğunu ifade eden Göksel Gümüşdağ mı? Ya da "krizi tırmandıran" Arda Turan röportajıyla Rıdvan Dilmen mi? Bu arada Gümüşdağ'la, Dilmenin yıldızlarının barışık olmadığı uzun süredir kulislerde konuşuluyor.
TERİM "PLANLARINA ALET OLMAYACAĞIM"
Bu arada Atilla Gökçe'nin yazısı ve aynı gün FutbolArena'ya yaptığı açıklamanın ardından Fatih Terim'in de Ukrayna maçı öncesi bu olayı işaret ederek yaptığı açıklama TFF içindeki hesaplaşmaları adeta açığa çıkarıyordu.
Terim basın toplantısında "beni planlarının önünde görenlere kendimi de kadroya aldığım veya almadığım oyuncularımı da yedirmem. Planların aleti olmayacağım. Görevimin ve pozisyonumun sorumluluğu üzerinde davranmaya ve ihtiyacımız olan sağ duyuya ve sakinliği göstermeye çalışacağım, bu sakinliğe özen göstereceğim" diye konuşmuştu.
ŞİMDİ NE OLACAK?
Fatih Terim, Ukrayna maçı öncesi Arda konusunda "Arkadaşlar ben burada inanın bana yani şahsi bir işim kimseyle olması mümkün değil. Antalya'da prim meselesi değil dedim getirdiğiniz prim meselesine bağladınız" dedi. Arda da "sorun prim meselesi değil" dedi.
ARDA, TERİM'İN HOCALIĞINI BEĞENMİYOR MU?
O halde sorun ne? Bunlar açık açık anlatılmadığı için mecburen okuma ve tahmin yapıyoruz.
Aradan geçen bunca zamanın ardından anladığım sorun şu mu: Arda, Terim'in otoritesi için bir tehdit! Terim'in hocalığını beğenmiyor olabilir. Nitekim, Simeone ve Luis Enrique ile çalışmış, çalışan bir oyuncudan bahsediyoruz. Terim'in çalışma yöntemlerini beğenmeyen Arda'nın yanında yer alan diğer isimler Selçuk ve Burak mı?
Kendisine her dönem tam biat isteyen Terim'in bu tepkiyi kaldırması zaten mümkün değil. Terim'i Terim yapanlardan biri de bu: Silmek! Dolayısıyla "Ben ders almam ders veririm" diyen Terim, bunu boşa söylemedi ama en zayıf dönemi gibi duruyor. Çünkü karşısındaki güçlü oyuncu Barcelonalı Arda. Baskı her geçen gün artacak. Ama Terim, takımın başında olduğu sürece Arda'yı almaz. 'Yapamadı, aldı' dedirtmez. Terim'in bir duruşu var ve bundan vazgeçmez! Doğruluğu, yanlışlığı başka..
Ukrayna ile 1-1 berabere kalan Türkiye, İzlanda'ya 2-0 yenildi. Terim, gündeminde istifa olmadığını "mücadeleye devam edeceğiz" diyerek vurguladı. Atilla Gökçe'nin işaret ettiği noktadan hareketle TFF Yönetimi ile Terim arasında sıkı ve güçlü bağlar var. Bir anlamda buna mecburlar. Gökçe, "Yıldırım Demirören ve Fatih Terim yerlerinde dururken bu federasyonun sağlamlığı tartışılmaz" demişti.
Bu arada ya Terim'in sözleşme belgesinin basına sızmasına ne demeli?
Siyaset zaten işin içinde. Görüntü şu: Demirören cephesi iktidarı ikna ederse devam ederler. "Karşı cephe" ederse giderler. Karşı cephe kim?
Atilla Gökçe'nin ifadesiyle "konu Arda üzerinden Terim'i istifa ettirip, Demirören'i zayıflatmaksa" Arda üzerinden açık oynayan Göksel Gümüşdağ, Haluk Ulusoy ve Rıdvan Dilmen var. Üçü de ayrı "hareket" eden bu isimler mi?
Bu isimlerden biri Terim'in milli takımın başına getirilmesi projesinde TFF Başkanı Demirören'le etkin rol alan Gümüşdağ'sa, Terim ve Demirören'le neden ters düştü? Arda yüzünden mi?
"Mücadeleye devam" diyerek özetle istifa yok diyen Terim'i, Ukrayna beraberliği ve İzanda yenilgisi sonrası Türkiye'nin 2 puanda kalması ister istemez zorlayacak. Sonuçta hatırı sayılır bir istifa çağrısı var. Terim'in bu süreçte sarılacağı en önemli argüman şu olur. Çalışıyoruz, mücadele ediyoruz ve fikstür avantajımız var. Sonuçta 3-4 gün sonra milli takım gündemi bir dahaki kadro açıklanana kadar rafa kalkacak.
Tabii bu noktada şu da çok önemli: Medya gücü Demirören & Terim'de mi yoksa karşı cephede mi? Bu önemli bir tartışma konusu. Görüntüye göre Sansal Büyük'a Terim'in yanında. Dilmen, Arda'nın. Vatan ve Milliyetin sahibi Yıldırım Demirören. Hürriyet ve Sabah grubunun tavrı ne olacak?
Edindiğim bilgiler ve açık istihbarat sonucu yaptığım okumalardan çıkardığım sonuçları aktardım.
Dikkatle izliyoruz.
Kaynak: FutbolArena
Haber Aydın Cingöz